Türkiye'nin Irak'ın yeniden inşası için 5 milyar dolar kredi kolaylığı sağlamasının, Irak'ın istikrarında önemli katkılar sağlayacağını ve bunun da Türkiye açısından önemli olduğuna işaret eden Erdurmaz "Bu çok tabii bir davranış şekli. Türkiye, gücünü tam sınırında bulunan; üniter ve istikrarlı bir devlet olmasını istediği Irak için kullanarak; çevresindeki ülkelerin imar ve istikrarına ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bu süreçte, Türkiye hem bu yüksek miktarda krediyi verecek hem de Türk iş adamları Irak'ın imarında önemli rol oynayacak" dedi.
Sürecin Türkiye ile Irak merkezi hükümetinin ilişkilerini geliştireceğine işaret eden Erdurmaz "Böyle bir kredinin sağlanması Türkiye ve Irak merkezi hükümetinin ilişkilerini güçlendirecektir. Bu sayede çok büyük bir tehdit unsuru olan DAEŞ'in (IŞİD) ortadan kaldırılması ve Kuzey Irak bölgesindeki Kürt yönetiminin bağımsız ilan etmesi ve benzeri girişimlerin önlenmesini kolaylaşacaktır. Irak'ta güçlü bir merkezi yönetim olmasının Türkiye'ye de önemli olumlu yansımaları olacaktır. Irak'ın refahı tehdit unsurlarını azaltacaktır" ifadelerini kullandı.
ABD öncülüğündeki koalisyonun Musul'u IŞİD'den geri almasının ardından aylar geçmesine rağmen, şehrin sembolik yapıların tanınmaz halde olduğunun, kentin neredeyse bütün sokaklarının halen cesetlerle kaplı olduğunun ve Batılı ülkelerin şimdiye kadar vaat ettikleri yardımları bölgeye yollamadıklarının hatırlatılması üzerine Erdurmaz "Bölgenin yeniden inşası için 80 milyar dolar gibi paraya ihtiyaç olduğu söyleniyor. Musul'un acilen yeniden inşası son derece önemli. Musul derhal Irak merkezi hükümeti tarafından yeniden inşa edilmeli ve bölgesel hükümete (IKBY) bırakılmamalı. Bu konuda hem Türkiye hem de Irak'ın kararlılığı ortada" dedi.
Türkiye'nin ABD, AB ve Körfez ülkelerine oranla çok yüksek miktarda yardım yapma kararı aldığının hatırlatılması üzerine Erdurmaz "Türkiye, bu denli büyük miktarda yardım yaparken; Avrupa Birliği'nin az yardım yapması, AB'nin Irak'ta ABD veya Rusya gibi etkin olmamasıyla ilgili. Bu açıdan bakıldığında AB'nin geri durması ve çok az yardım yapması son derece normal. Önemli bir nokta, Suudi Arabistan'tan çok büyük oranda yardım bekleniyor olmasıydı. Ancak Suudi Arabistan da yeteri kadar yardım yapmadığı için Türkiye'nin yapacağı yardım oldukça büyük miktarda görünüyor" diye ekledi.
BÖYLE BİR YARDIMIN TÜRKİYE EKONOMİSİNE ETKİSİ NE OLUR?
Irak'ın yeniden inşası için Türkiye'nin 5 milyar dolar kredi kolaylığı sağlaması yönündeki kararının ülke ekonomisine olası etkilerini ise Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı eski Müdürü ve Ekonomist Bartu Soral Sputnik'e değerlendirdi. Türkiye'nin Irak'ın yeniden inşasına yönelik bu denli yüksek rakamda yardımda bulunmasını ‘iç politika hamlesi' olarak niteleyen Soral "Bu bir göz boyama hamlesi. Bizim kendi tasarruflarımız yurt içinde yapmamız gereken yatırımlara yetmediği için zaten dışarıdan borç alan bir ülkeyiz. Biz dışarıdan borç alarak yatırım yapma gayretindeyken ve dış borçlarımız ve cari açığımızı kapatmamız için bulmamız gereken miktar yılda 210 milyar dolarken; bir başka ülkeye 5 milyar dolar kredi verme hamlesi, iç politika hamlesinden başka bir şey olamaz. Buradaki amaç, ‘biz ne kadar güçlü bir ülkeyiz' mesajı vermek" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin içinde bulunduğu cari açığı derhal kapamasının gereğini savunan Soral "Türkiye'nin son 10 yıldaki dış ticaret açığı 700 milyar dolar. Türkiye ne yazık ki üretim, sanayi, tarım ve hayvancılığa yatırım yapmıyor. Yalnızca baraj, köprü, yol vs gibi alt yapıyı ilgilendiren, verimli olmayan ve ülkenin dış ticaret açığını kapamaya yardımcı olmayan alanlara yapılıyor. Bizim böyle bir dış ticaret açığımız varken, ülkemizde eskiden üretebildiğimiz ürünleri bütün ürünleri ithal ederken; Irak'ın yeniden inşası için kredi kullandıracağız. Bunun tek sebebi, Türkiye'de tıkanan inşaatının önünü yeniden açmak. Çünkü bu sektörde stok çok fazla. Zira AKP'nin 14 yıldır büyüttüğü yegane sektör inşaat sektörü. Elbette, kendi partilerinin inşaat firmalarını büyüttüler, zenginleştirdiler. Ve Türk ekonomisini tamamen inşaata dayalı bir ekonomi haline getirdiler. Ve o sektör şimdi durdu. Bu sektörü yeniden canlandırmak içinse böyle bir önleme başvuruyorlar. Bunun aynısını Suriye için de söylediler. Afrin'i temizledikten sonra yeniden inşa edeeklerini söylediler. Ancak bizim şu an yapmamız gereken tasarruf oranlarını arttırmak, dış ticaret fazlası verecek şekilde tarım, sanayi ve eğitim sistemimizi yeniden kurmamız" dedi.
‘TÜRKİYE AVRUPA ÜLKELERİNİN 2008'DE YAŞADIĞININ BENZERİNİ YAŞAYABİLİR'
Soral "Avrupa Birliği, 2008 ‘in sonunda ciddi bir krizle karşı karşıya kaldı. Krizden etkilenen Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın ortak noktası, euro'ya geçmelerinin ardından cari açık vermeleriydi. Yunanistan'ın yüzde 7.3; Portekiz ve İspanya ise yüzde 4.3 cari açık veriyordu. Cari fazla veren Almana ve Hollanda gibi ülkeler krizden hiç etkilenmezken; bu üç ülke krizden çok büyük oranda etkilendi. Krizden etkilenen ülkelerin bir diğer ortak noktası da kredilerin genişleme hızının yüksekliğiydi. Ve bu ülkeler, 2008'de girdikleri krizden 10 senedir kurtulamadılar. Türkiye'nin de son 10 senesinde ortalama yüzde 4.5'lik cari açığı var. Real sektörün kredi borcunun büyüme hızı ve hane halkının borçlanmasındaki büyüme hızı da krize giren bu üç avrupa ülkesiyle aynı. Türkiye bu dış ticaret açığı veren yapıyı değiştirmedikçe, yurt dışından gelecek finansmana bağlı kaldıkça, çok büyük bir ekonomik kriz içerisine gireceği belli" dedi.