"Bir süredir sökülen ağaçlarıyla gündemde Maçka Parkı. Avatar filmindeki gibi sahneler yaşanıyor. Bazı insanlar ‘Cennet köşeleri nasıl mahvederiz?' şeklinde yaklaşıyorlar konuya. Aslında daha önce gündeme gelip kamuoyu tepkisiyle biraz da değiştirdiler, kesilecek ağaç sayısını azalttılar. Kamuoyu tepkisinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha çıktı ortaya.
Kuzey Ormanları için ‘Sökülen ağaçların hepsi dikilecek' denmişti. Bu söküp götürmeler yalan olmasa bile her ağacı her yere götürüp dikmeniz normal bir şey değil.
Bu tür tünel projeleri de trafiği rahatlatmıyor. Çünkü tünel girişleri şişe ağzı gibi oluyor. Avrasya Tüneli'ne bakın, aynen böyle. Köprüler de böyle. Trafikte rahatlamayı sağlayan genel bir ulaşım planlaması, nüfus ve şehir planı olması. Daha çok ağaç dikeceğiz, diyorlar. Ama dikilenler rekreasyon bölgeleri yaratıyor. Doğal bir ağaçlandırma ve ortam olmuyor. İstanbul'da deprem toplanma alanlarının ne kadar azaldığını, üstüne ne kuleler dikildiğini hepimiz biliyoruz. Maçka Parkı insanların piknik yapıp nefes almalarını kolaylaştıran bir alan. Buranın aslında üçüncü havalimanı bağlantısı olduğu söyleniyor.
Üçüncü köprü yapıldı, trafiği açmak için. Ama üstünden geçen olmayınca hiçbir şey değişmiyor. Osmangazi köprüsü gibi projeler görselliğe yönelik ve talep karşılamıyor. Sonuçta ağaçlandırma yaptık diyorlar ama bunun hesabını soran da yok. ‘Diktik, tutmadı' diyorlar. İstanbul'un doğasına uygun ağaçlar dikiliyor mu?
Atatürk Kültür Merkezi'ne (AKM) ilk kazma vuruldu dediler. AKM'yi yıkıp yeni bir bina yapacaklar. Orası aslında Cumhuriyet Meydanı. Bu iktidarın Atatürk ve Cumhuriyet ile sorunları olduğunu biliyoruz. Böylesi hareketlerle bu isimlerden kurtuluyorlar. Bugün AKM'deki yapılara çirkin diyebilirsiniz ama bunlar aslında bir dönemi yansıtır. İstanbul'da yaşayanların hayatlarının ilk balesini, ilk sanat eserini orada seyrettiğinin farkında değiller. Yapılan yıkım işleri her şeye aykırı. 1999 tarihinde koruma kurulu tarafından korunmaya alındı. Koruma derecesi birinci grup. Birinci grup korunma demek sadece dış değil iç mimarisinin de korunması anlamına geliyor. Daha önce alınmış kararları hiçe sayıyorsunuz. En son 2008 yılında temsil yapıldı. O yıldan bu yana kültür sanat ihlali oldu.
Bugün gidin, prodüksiyon şirketlerini dolaşın, AKM'den talan edilmiş cihazları bulacaksınız. Cumhuriyet dönemine ait mimariyi, kültür sanat ve sosyal yaşamı ortadan kaldırmak istiyorlar. Gerçeğinde protesto ve şenliklerin olduğu İstiklal Caddesi'ni ortadan kaldırıyorlar.
Ortada bir çaresizlik durumu var. Hukuki olarak yapmamaları gereken bir şey. Bunlar için kamuoyu tepkisi gerekiyor. Ama uzun süredir kamunun tepkisizleştiğini de görüyoruz. İktidarın müdahale ettiği alanlar çoğaldığı için protestolar da zayıflıyor.
Dün bir yandaş gazeteci Maçka'ya itiraz edenlere terörle mücadele adına tepki gösterilsin dedi ve bizleri hedef gösterdi. Bizim söylediğimiz her şey doğru çıkıyor. Bugün geriye dönüp baktığımızda yaptığımız hiçbir konuda pişman olmadık, kandırılmadık. Bu işin çözümü daha çok bağırmak, daha çok tepki vermek. Üstüne gidersek geri adım atmak zorunda kalıyorlar. Biz demokratik alanda mücadele veriyoruz onlar şiddet alanında üstümüze geliyorlar. Şimdi belediye seçimleri geliyorlar şiddeti azaltacaklardır diye düşünüyorum."