Türkiye ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster’ın ardından Dışişleri Bakanı Tillerson’u bekliyor. Öncesinde iki tarafın Suriye üzerinden karşılıklı mesajlaşmaları gündemi belirliyor. Pentagon’un yeni bütçesinde 550 milyon dolar ayırdığı PYD/YPG için ABD yönetimi Suriye sahasında birlikte çalışmaktan vazgeçmeyeceği mesajları verdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise ABD ile ilişkiler için “Ya düzelecek ya da tamamen bozulacak” mesajı yolladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Menbiç’i ziyaret eden Amerikalı komutanlara atfen ‘Osmanlı tokadı yememişler’ çıkışı yaptı.
Suriye üzerinden Türkiye-ABD ilişkilerindeki durumu ve olası gelişmeleri ABC Gazetesi yazarı Ömer Ödemiş ile konuştuk.
Ömer Ödemiş ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’dan oluşan ittifakın Suriye’deki sürecin başındaki birlikteliğini anımsatırken, Ankara’nın da geçmişte YPG ile temasları ve Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması operasyonu gibi örneklere dikkat çekti:
“Suriye’deki sürecin ABD, Türkiye, Katar ve Suudilerle birlikte başlatıldığını hatırlamak gerekiyor. Bu ittifak ülkelerinin Suriye’ye giden Dışişleri Bakanı Davutoğlu’ydu. Bu görüşmede Esad’a, ABD’nin talepleri iletilmiş, o da ‘siz nerenin Dışişleri bakanısınız Türkiye’nin mi ABD’nin mi’ diye sert bir çıkışta bulunmuştu. Yani Suriye macerasına bunların dördü birlikte ve etken olarak da Türkiye ve Suudi Arabistan birlikte giriştiler. Amaçları oradaki rejimi değiştirip kendi eksenlerine uygun bir rejim inşa etmek ve İran’ı baskı altına almak, Lübnan’daki gücü baskına alıp ileriki aşamalarda da bu gücü dağıtıp kendilerine bir kuşak oluşturmaktı. Bu amaç ekseninde de her türlü uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak Suriye’deki devlet yapısı kırılmaya çalışılmıştı. İşler iyi giderse sorun yoktu aralarında. Birlikte YPG’nin silahlandırılmasına gittiler ve etkin olmasına çalıştılar. Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması operasyonu YPG ile yapıldı. Kobane sürecinde de birliktelikler çok net ortaya çıktı. Bu süreçte Suriye’ye geçen silahların tamamının da Türkiye üzerinden geçtiğini biliyoruz.”
‘SÖYLEMLER CİDDİYE ALINMAMALI, MESELE SURİYE SAHASINDAN TASFİYE OLMUŞ AKP VE TÜRKİYE’
“Yaşananlara baktığımız zaman bir tutarsızlık var. AKP’nin kendisinde bir tutarsızlık var. Söylemlerinin çok ciddiye alınmasını gerektiğini düşünmüyorum. Çok saçma sapan söylemlerle ortaya çıkıyorlar. Mesela Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız deniliyor. Toprak bütünlüğüne saygılıysanız orada izinsiz ne işiniz var, El Bab’da niye karakol kurup, kaymakam atıyorsunuz? Ya da İdlib’de bu kadar aktif varoluş neden? Daha pek çok şey sayılabilir. Bir başka söylenen şey: Egemenlik sınırlarına saygılıyız. Bu da tamamen yalan. Milletin gözüne bakarak söylenmiş yalanlar. YPG meselesinde de yalanlar devam ediyor. Şimdi Kürt koridoruna engel olmak istiyoruz deniliyor. Coğrafyayı bilen herkes bilir ki orada bu koridoru oluşturmak için Cerablus ve Azez’in de alınması lazım. Buralarda Türkiye’nin varlığı açık, oranın alınmasının mümkün olmadığı ve o bölgeye dönük bir harekât yapılmadığı da ortada. Tüm bunlara bakıldığında söylemlerin yalan üzerine kurgulanıp da bir algı yaratmaya yönelik olduğunu düşündüğümüzde ABD ile çatışmaya varacak ters söylemlerin de çok ciddiyeti yok. Şimdi YPG’yi niye silahlandırıp, para veriyorsunuz? Yeni değil ki bu. Şimdiye kadar niye sustunuz. Şimdiye kadar sustunuz şimdi mi zorunuza gitti. YPG’ye beş yıldır silah veriliyor. ABD şimdiye kadar bu güçleri bariz bir şekilde silahlandırılıyor. Peki başka bir ülkenin egemenlik hakkına saygılıydınız da böyle bir silahlanmayı ve oluşumu yaratmaya yönelik girişimlere beş-altı yıldır neden ses çıkarmadınız? Bu ülkedeki silahlı güç, bu ülkenin egemenlik hakkına saldırıdır demediniz de şimdi diyorsunuz.”
‘ABD’Yİ İLİKLERİNE KADAR BAĞIMLI HALE GELMİŞ BİR ÜLKE’
Ödemiş’e göre Suriye konusunda Türkiye’nin durumu ise şöyle:
‘SÖZLERİ CİDDİYE ALMAMAK GEREKİYOR’
AKP’nin tek derdinin iktidarda kalabilmek olduğunu belirten Ödemiş’e göre siyasi, ekonomi ve savunma alanlarında ABD’ye endekslenmiş bir yapıdan dolayı ABD ile ilişkilerin ya düzeleceği ya tamamen bozulacağı yoluna söylenen sözleri çok ciddiye almamak gerekiyor:
“Çavuşoğlu’nun ‘ya ilişkiler düzelecek ya tamamen bozulacak’ sözlerini ciddiye almamak gerekiyor. Tamamen bozulacak diye bir ‘şans’ yok zaten. Tüm savunma sistemi ABD endeksli oluşmuş, ekonomisi göbekten bağlı, siyasi sistem bağlı. Bugün bu sözleri söyleyen Cumhurbaşkanı bile geçmişte Başbakan olabilmek için ABD’ye gidip, icazet aldı. Daha hiçbir şey değilken ABD tarafından kabul edilip, Beyaz Saray’ın koridorlarında kendisine belli bir misyonun biçildiğini hatırlamak gerekir. Oradan baktığımızda bugün bu söylemlerin altını doldurabilecek bir tavır ve eylemliğinin gelişmesini çok olası görmüyorum. Bugün yapılan şey şu: Başından beri bunu söylüyoruz: AKP’nin tek derdi iktidarda kalabilmek. İktidarda kalabilmenin zemini gevşedikçe ve kaymaya başladıkça AKP bu zemini güçlendirecek atraksiyonlara ihtiyaç duyuyor. Nasıl ki Afrin böyle bir ihtiyaçtan gündeme geldiyse, aynı ihtiyaçtan Afrin üzerinden sergilenen şey ABD karşısına da konuyor. Türkiye’de ulusalcı geçinen oyların AKP’de bloklaşması-ki Kürt oylarıyla %50 barajını aşamayacağı anlaşıldığı için bu oyları bloklaştırmaya çalışan atraksiyonlardır bunlar. Bunların siyaseten de tarihsel sürecin gelişmesi dikkate alındığında çok fazla arkası doldurabilecek ve devam ettirebilecek, sonuca götürebilecek tavırlar olduğunu düşünmüyorum.”
‘SURİYE HALKI DİRENDİKÇE OYUN BOZULDU’
“Suriye halkı direndikçe oyun bozuldu. Oyun bozuldukça bunların ezberi de bozuldu. Ezber bozuldukça bunlar saçma sapan yönelimlere girişiyorlar. Şimdi rejim değişikliğini tekrar gündeme getirmeye başladılar. O zaman Soçi, Astana ve Cenevre’nin anlamı nedir? Bunların hepsini Suriye devleti kabul ediyor. Asıl mesele şurada Suriye’deki hesap uymadı. Uymayınca da ezber bozulunca, şu an telaştalar ve ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yeni bir strateji oluşturmak için çok hızlı hareket edemediler çünkü Rusya faktörü Suriye’de temel belirleyici olarak öne çıkmış durumdaydı. Suriye’deki tüm süreci Rusya yönetiyor. Türkiye’de ABD’de bunun farkında.”
‘SURİYE VE RUSYA’NIN KÜRTLERLE GÖRÜŞMESİ OLUMLU GİDİYOR’
Ödemiş, Suriyeli Kürtlerin, Şam ve Ruslarla bir karar aşamasında olduğunu söylerken, Şam’ın görüşmeleri sadece Afrin ile alakalı değil, Kürtlerin tüm pozisyonlarına ilişkin yapmak istediğini aktardı:
‘ABD POZİSYONUNU DEĞİŞTİRİP TÜRKİYE İLE YENİ BAŞTAN SAHAYA GİRMEZ’
Türkiye’nin bölgede aktif ve kendi başına var olmadığı, bu yüzden ABD’nin pozisyonunu değiştirip Türkiye ile yeni baştan sahaya girme şansı bulunmadığını düşünen Ödemiş’e göre ABD ve Türkiye sahada belirleyici olma şansını üç yıl önce kaybetti:
‘SURİYE’NİN İSRAİL UÇAKLARINI VURMASI BİR DÖNEMEÇ’
Ödemiş, Suriye’nin geçtiğimiz günlerde İsrail uçağını bir dönemeç olarak nitelerken, bunun Suriye’nin bölgeyi bu güçlere teslim etmemek adına her şeyi göze alabileceği mesajını taşıdığı belirtti ve ABD’nin Lübnan’dan giriş çıkış sürecini örnek gösterdi:
‘AFRİN’DE İŞLER İYİ GİTMİYOR, RUSYA ‘DUR ARTIK’ DEME NOKTASINA GELEBİLİR’
“Afrin’de işler iyi gitmiyor. Afrin’de 30kmlik yolu kısa sürede alırız denmişti. Daha önce Suriye için söyledikleri de vardı. Şam Emevi Camii’nde namaz kılırız diyerek çıktıkları yolda yine tökezleme var. Afrin’de aldıkları söylenen köyler boşaltılmış köyler. Mevziler var ve bu mevzilerde YPG biraz direniyor sonra geriye çekiliyor. Türkiye’nin ilerleyişi yatay, dikey bir ilerleme çok fazla yok. Böyle bir durumda kayıplara da baktığımızda sonuç iyi gitmiyor. Rusya’nın da verdiği bir süre ve bir durum var. Rusya’nın bir süre sonra ‘dur artık’ deme noktasına geleceği ve Suriye’nin çok yakın bir süreçte çok daha aktif olarak Afrin’de yer alacağını düşünüyorum. Yani Suriye devleti ve Ruslar oradaki yaşayan halkı ve güçleri Türkiye’nin önüne bırakmayacaktır. Bu süreçte Türkiye’nin Afrin’den girip, Menbiç’ten çıkmasına izin vermeyecektir. Türkiye’nin söylemi iç politikaya yöneliktir. Türkiye de bunun böyle olmayacağını zaten iliyor. Bu operasyonun amacı söylenildiğini yapmaktan çok iç politikada kendilerine zemin oluşturmak için yapılıyor. Bunun da ulusalcı, milliyetçi oyları bloklamaktan geçtiğini biliyoruz.”