'TİKSİNDİRİCİ BULUYORUM'
Avusturya'da yayımlanan Kurier gazetesine konuşan 75 yaşındaki yönetmen, her türlü tecavüz ve zorlamaya elbette karşı olduğunu, ama son kampanyanın bir önyargı cinnetine dönüştüğünü ve bunu tiksindirici bulduğunu dile getirdi.
''20-30 yıl önceki olaylarla ilgili bu suçlamaların ne kadarının cinsel saldırıyla alakası bulunmayan açıklamalardan ibaret olduğunu bilmek istemiyorum. #MeToo hareketiyle başlayan bu yeni, erkekten nefret eden püritenlik beni endişelendiriyor'' diyen Haneke, internette, sosyal medyada kol gezen 'habis' ortamın 'bu çok önemli meseleyle uğraşmayı, baş etmeyi daha da zorlaştırdığını' dile getirdi.
'FİLMLERDEN, DİZİLERDEN SİLMEK OLMAZ'
İzleyici kaybetmemek için zanlı aktörlerin filmlerden ve dizilerden silinmesini kınayan Haneke, bu teröre ileriye dönük beklentilerle boyun eğilen ortamda Nagisha Oshima'nın yönettiği Tutku İmparatorluğu (In the Realm of Senses) gibi bir filmin çekilemeyeceğini vurguladı. 1976'da çekilen Fransız-Japon yapımı film, sanatla pornografi arasında bir çizgide yürürken pek çok ülkede sansüre uğramıştı.
'TUTKU İMPARATORLUĞU ÇEKİLEMEZDİ'
"Cinsellik üzerine çekilen en derin, en engin filmlerden olan Oshima'nın Tutku İmparatorluğu gibi filmler bugün çekilemez, fon bile bulamaz'' saptamasını yapan Avusturyalı yönetmen ''Yeni Orta Çağ'da mı yaşıyoruz?'' diye çıkışarak şöyle devam etti:
''Tekrar ediyorum, bunun, ister kadına ister erkeğe yönelik olsun her fiziksel ve cinsel şiddetin kınanması ve cezalandırılması gerektiği olgusuyla bir ilgisi yok. Cadı avı Orta Çağ'da kalmalı.''
'BANA DA ŞOVEN ERKEK DOMUZ DİYECEKLER'
''Bu röportaj yayımlandıktan sonra internette benden 'şoven erkek domuz Haneke' diye söz edileceğini hayal edebiliyorum'' öngörüsünde bulunan Haneke, 2009'da Beyaz Bant (Das Weisse Band) filmiyle Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye, 2012'de Aşk (Amour) filmiyle hem Altın Palmiye hem de En İyi Yabancı Film Oscar'ı kazandı.