GÖZALTI SÜRECİNİ ANLATTI
Gözaltına alınanlardan 3 TTB yöneticisi, Cuma günü savcılığa sevk edildi. Ardından da adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Serbest bırakılan TTB yöneticilerinden Dr. Sinan Adıyaman, RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle'ye konuk olarak, gözaltı sürecini ve kendilerine yöneltilen suçlamaları anlattı.
"Malum açıklamadan dolayı gözaltı kararınız var dediler. Tamam dedim, içeri buyur ettim. Arama yaptılar. Evdeki bilgisayara el koydular. Telefona el koydular. Birkaç flash diskim vardı. Onlara el koydular. Daha sonra beraber muayeneye gittik. Muayenede darp olup olmadığına baktılar. Daha sonra da terörle mücadeleye görülüp orada gözetim altına aldılar." diyen Adıyaman, gözaltı sürecini şöyle anlattı: "Önce ben alındım. Arkasından Ankara’daki diğer üç arkadaşımız getirildi. Arkasından da diğer illerdeki arkadaşlar getirilmeye başlandı. Fakat İzmir’den Funda hocanın, Ayfer Horasan’ın Van’dan ve Diyarbakır’dan Şeyhmus arkadaşımızın gelmesi bayağı 1-2 gün gecikti."
Bir delil göstermediler bana. Böyle böyle bir şey var dediler. Ben de savcılıkta ifade vereceğimi söyledim. Daha sonra bir günden fazla, iki gün gözaltım devam etti ifade vermeme rağmen."
'DAHA KÖTÜSÜNE HAZIRDIM'
Adıyaman, tutuklanmalarının kendisini şaşırtmayacağını ise şöyle açıkladı:
"Daha kötüsüne hazırdım. Neden biliyor musunuz? Şu açıklamaya gözaltı kararı veren zihniyetin her şeyi yapabileceğine inandık artık. Ama bekledik. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmedi."
'TERÖR SEVİCİLİĞİYLE SUÇLANMAK ONURUMUZA DOKUNDU'
'AÇIKLAMAMİZ AFRİN OPERASYONUNA YÖNELİK DEĞİLDİ'
'ASKERLERİMİZİN CANIMIZ OLDUĞUNU SÖYLEDİK'
Sinan Adıyaman, sözlerini şöyle noktaladı:
"Yaptığımız açıklama Afrin operasyonuna karşı yapılmamıştır. En ufak bir şekilde bu geçmemektedir. Ve hatta iki gün sonra, Sayın Cumhurbaşkanının şiddetli söylemlerinden sonra ikinci bir bildiri yayınladık ve oradaki canların bizim de canlarımız olduğunu ve onların da yaşam hakkını savunduğumuzu söyledik. Bizim giden askerlerimizin, onların bizim de canımız olduğunu söyledik."