Merkez Bankası yılın ilk enflasyon raporunda 2018 için yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 7'den yüzde 7.9'a yükseltti. Raporda, 2019'da enflasyonun yüzde 6.5'e gerilemesi öngörülürken, orta vadede yüzde 5'te istikrar kazanacağı tahmin edildi. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyon dinamiklerinde genele yayılan ikna edici bir düşüş gerçekleşene kadar sıkı duruşun korunacağı mesajını yineledi.
Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Prof. Dr. Selva Demiralp, yılın ilk Enflasyon Raporu'ndaki beklentileri, enflasyonla mücadelede izlenmesi gereken politikaları RS FM'de değerlendirdi.
Prof. Dr. Selva Demiralp ilk olarak 'enflasyon hedeflemesi'ne dikkat çekti. Dünya genelinde 90'ların sonlarından Türkiye'de de 2006'dan bu yana resmi enflasyon hedeflemesi yapıldığını hatırlatan Demiralp, makroekonomik istikrarı sağlamanın ön koşulunun fiyat istikrarını sağlamak olduğunu belirtti.
Demiralp, "Çünkü fiyat istikrarını sağladığınız zaman uzun vadeli faizler düşecek, bu şekilde yatırımlar artacak, potansiyel büyüme artacak, gelir dağılımı üzerinde olumlu etkileri olacak, tasarruflar artacak. Enflasyonu düşürdüğünüz zaman zincirleme bir şekilde bütün makroekonomik göstergelerde olumlu bir gelişme görüyorsunuz" dedi.
Türkiye'de 2006'dan bu yana enflasyon hedeflemesini tutturamadığına vurgu yapan Prof. Dr. Selva Demiralp, 2018 tahminlerinin de gerçekçiliğine ilişkin soru işaretleri olduğunu söyledi.
Demiralp, Merkez Bankası'nın yüzde 7.9'luk tahminine karşın pek çok piyasa yorumcusunun beklentisinin yüzde 9'un üzerinde olduğunu ifade etti.
‘BÜYÜME ODAKLI POLİTİKALAR MERKEZ BANKASINI BASKILIYOR'
Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Prof. Dr. Selva Demiralp, dünyanın her yerinde hükümetlerin seçim takvimi nedeniyle büyüme odaklı politikaları tercih ettiğinin altını çizerek, merkez bankaları üzerinde de faizleri düşük tutma yönünde bir baskı olduğunu hatırlattı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) da tam olarak bağımsızlığını kazanamadığını savunan Demiralp, "Enflasyonu düşürmek için yapılması gereken standart: faizleri yüksek tutarsanız ve yeterli sabrı gösterirseniz enflasyon düşer. Ancak Türkiye'de bu sabır gösteremiyor" dedi.
Selva Demiralp, enflasyonu düşürmek için merkez bankalarının elinde, faiz ve sözle yönlendirme olmak üzere iki temel araç olduğunu hatırlatarak, TCMB'nın politikalarını değerlendirdi:
"Merkez Bankası'nın faiz silahını etkili kullanmadığını biliyoruz. Politika faizi yerine, Geç Likidite Penceresi (GLP) diye yeni bir araç çıkardılar. Siz enflasyonla mücadele edecekseniz faizleri uzun süre yüksek tutmanız gerekiyor. Ama bunu Geç Likidite Penceresi çerçevesinde yaparken, bir taraftan da 'ben her an faizi düşürürüm' dediğiniz için enflasyonla mücadelede kararlılığınız sorgulanır hale geliyor."
‘MERKEZ'İN KREDİBİLİTESİ ZARAR GÖRDÜ'
Merkez Bankası'nın kredibilitesinin zarar gördüğünü de savunan Prof. Dr. Selva Demiralp, bankanın yeni bir sayfa açarak daha agresif bir para politikası izlemesi gerektiğini söyledi:
"Bir rejim değişikliğine ihtiyaç var. Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflerine ilişkin sözünü yerine getirebilmek için normaldekinden daha da agresif bir para politikası uygulaması gerekiyor. Bunun için de kullanmanız gereken elinizdeki faiz silahıdır. İlk olarak Geç Likidite Penceresi uygulamasından çıkıp geleneksel politika faizi uygulamasına geçilmesi gerekiyor. Bu, uzun vadede çok daha güçlü sinyaller verilmesini sağlayacaktır. İkinci olarak da tekrar kredibilitesini kazanması gerekiyor Merkez Bankası'nın. 'Sıkı para politikasındaki duruş devam edecektir' gibi ifadelerin metine eklenmesinin ya da çıkarılmasının herhangi bir etkisi kaldığını düşünmüyorum. Çok somut ve net adımlar atılması gerekiyor."
Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Prof. Dr. Selva Demiralp, Merkez bankasının enflasyondan birinci derece sorumlu kurum olmakla birlikte diğer faktörlerin de enflasyona katkı sağladığını belirterek, genişlemeci maliye politikasını işaret etti.
Genişleyici para politikasının sıkı para politikasının tersi olduğuna vurgu yapan Demiralp, maliye politikaları ile para politikasının birbirini destekleyeci olması gerektiğini söyledi:
"Enflasyonun kabaca iki sebebi var: talep faktörlerinden kaynaklanan enflasyon ve maliyetten gelen enflasyon. Yıllardır Türkiye'de görece düşük büyüme olduğu için enflasyon maliyetten kaynaklanıyor diyorduk ama 2017 yılında ciddi bir genişleyici maliye politikası uygulandı: Kredi Garanti Fonu (KGF), vergi indirimleri vb. insanları tüketime teşvik eden politikalar. Tüketim arttığında ülke kendi kapasitesinin üstünde bir efor sarf ederek üretmeye başlayınca, bu enflasyon olarak geri dönüyor size ve merkez bankasının da işini zorlaştırıyor. Merkez'in, maliye politikasının enflasyon üzerindeki etkisini bertaraf etmesi için yüksek faiz politikası uygulamanız lazım."