ABD yönetiminin küresel bilek güreşindeki tutumunun Moskova'da nasıl algılandığı ve Amerikan müttefikleri ile ilişkilerdeki tutumu uzun yıllar Rusya'da görev yapmış medyagunlugu.com sitesinin kurucusu, gazeteci ve tarihçi Cenk Başlamış ile konuştuk:
‘RUSYA'NIN TARİHİ BATI İLE GERGİNLİKLELE GEÇMİŞ'
"ABD tarafından Rusya'ya yönelik aralarında üst yöneticilerinde bulunduğu bu tip listelerin ortaya çıkması, Rusya içinden bakmaya çalışarak söylemek gerekirse, herhangi bir şeyi değiştirmez. Bu listenin ortaya çıkmasındaki zamanlama da dikkat çekici. Biliyoruz ki 18 Mart tarihinde Rusya'da başkanlık seçimleri var ve bunun öncesinde Rusya'yı ABD'deki seçimlere müdahale etmekle suçluyorlar. İnsan hakları ihlalleriyle ilgili ABD'nin iddiaları var, Kırımın ilhakı ve son olarak Ukrayna'daki çatışmalara müdahil olması gibi şeylerin hepsini bir araya getiriyorlar ve Rusya'ya karşı bir yaptırım listesi hazırlıyorlar. ABD bunu hazırlıyor, iyi de Rusya'da bunun bir karşılığı yok. Eğer ki bunu Rusya'da mart ayında gerçekleşecek seçimlerin sonucunu etkilemek adına yapıyorlarsa bu gerçekten komik olur, böyle bir şeyin olması mümkün değil. Genel insan psikolojisidir bu, ülkenize dışarıdan bir saldırı, tehdit, şantaj olduğu zaman siz daha çok birlik oluyorsunuz. Hele hele bu Rus halkı için daha fazla. Yani Rusya'nın tarihi zaten Batı ile gerginlikler içinde geçmiş. Bu tür şeylerle Rusya'daki seçimlerin sonucunu etkilemek mümkün değil kesinlikle. Tabii detayları da vardır onu da mutlaka konuşuruz"
‘RUSYA OYUNU ABD'NİN BELİRLEDİĞİ KURALLARLA OYNAMIYOR'
"Tabii yaptırımlar Trump dönemine karşı bakışın olumsuz algılanmasına sebep oluyor ama burada bir parantez açayım. Geçen yıl olması lazım, bu ABD'deki başkanlık seçimlerinden sonra Türk-Rus-Amerikan ilişkileriyle ilgili bir program yapmıştık orada şunu söylemeye çalışmıştım: Evet, bir tarafta Trump'ın Rusya'ya, Putin'e yönelik olumlu, övücü ifadeleri var ama diğer tarafta başından beri Rusya'yı çevrelemeye çalışan, Rusya'ya 'düşman' gözüyle bakan bir yapı var ABD'de. Dolayısıyla Trump'ın seçim döneminde söyledikleri gerçek hayatta karşılığını bulamayabilir diye tahminde bulunmuştum. Bu gerçekleşiyor, Trump bir türlü söylüyor onun dışında ‘American Establishment' farklı bir şekilde söylüyor. Yani Rusya'yı bir düşman olarak görüp hiçbir zaman Rusya'nın siyasi, ekonomik, askeri olarak ayakları üzerinde doğrulmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama yaptırımların karşılığı nedir diye sorduğumuz zaman bunun karşılığı yok. Ekonomik olarak Rusya zor duruma düşebilir. Zaten ekonomisi daha iki yıl önceki krizden yeni yeni çıkıyor. Ama bunun somut bir karşılığı yok. Tersine bu yaptırımlar, ekonomik krizleri Rusya'da devam ettirip Batıya karşı öfkeyi arttırıyor. Rusların buna tepki vermesi konusuna gelince, Rusya burada bence çok akılcı, zekice davranıyor. Oyunu Amerikalıların belirlediği kurallarla oynamaktan kaçınıyor. Yani eğer Rusya buna duygusal bir tepki gösterecek olsa ilişkiler daha da gerginleşir. Bu belki Amerikalıların tercih ettiği bir şey. Ama daha soğukkanlı davranıyorlar. Üstelik önemli bir konu olarak Rusya'nın kendi içerisinde düşünmesi gereken bir başkanlık seçimi var. Dolayısıyla gayet soğukkanlı ve akılcı davranarak ABD'nin 'kışkırtmalarına' kapılmamaya çalışıyorlar."
‘RUSYA SAVUNMA HATTINI EN ÖNDE KURMAYA ÇALIŞIYOR'
"NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in Rusya'ya yönelik söylediği o 'işgüzarlık' lafından yola çıkarak Rusya'nın son dönemde uluslararası alanda öne çıkmaya başlaması, NATO ülkeleriyle iş birliği geliştirmesi gibi bu konuda bence şunu görmek ve şu tespiti yapmak gerekiyor: Rusya'nın Kırım, Ukrayna ve Suriye'de yapmaya çalıştığı şey yani bence bu üç olayın perde arkasında Rusya'nın kendisinin ve sınırlarını koruma iç güdüsü yatıyor. Ben bu tespitle Rusya'nın Kırım ilhakıyla ilgili doğru ya da yanlış yaptı diye bir tespitte bulunmuyorum, sadece bunun arkasında yatan düşünceyi kendimce aktarmaya çalışıyorum. Rusya'nın yapmaya çalıştığı şu, Sovyetler Birliği dağılınca Rusya'da artık Batıyla kucaklaşacağı zannedildi ve bu doğrultuda iyi niyetli ve biraz da naifçe bir bakış oluştu Batıya karşı. Ama Batıdan buna bir karşılık hiç gelmedi. Peki ne geldi? NATO'nun yayılması geldi, Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği'ne üye olma meselesi geldi ve Rusya giderek kendini köşeye sıkıştırılan ve çevrelenen bir ülke konumunda buldu. Dolayısıyla bu üç örnek de bence Rusya'nın savunma hattını ileride kurmasıyla ilgili bir konu. Ukrayna, Kırım ve Suriye. Çünkü Suriye meselesinde Rusya'nın kaygılarından biri neydi? Eğer Suriye rejimi de düşseydi Rusya oradaki belki de yegâne müttefikini kaybedecekti. Sonra sıraya İran ve belki de kendisi gelecekti. Yani anlatmaya çalıştığım tabii ki Rusya'nın kendine göre hesapları, çıkarları var ama Rusya da bence bir şekilde kendini korumak için savunma hattını en önde kurmaya çalışıyor. Yani bence bunu görmek gerekiyor."
‘RUSYA'NIN DA YAPTIĞI HATALAR VAR'
"Sovyetler Birliği 15 ayrı cumhuriyetten oluşuyordu. Rusya da Ukrayna da bu 15 cumhuriyetten ikisiydi. Şimdi Ukrayna ve Rusya'nın günümüzdeki ilişkilerini konuşurken o 13 cumhuriyeti bir kenara bırakmak ve Rusya ve Ukrayna'dan ayrı şekilde söz etmek gerekiyor. Çünkü bunlar gerçekten farklı ve özel ilişkilere sahip. Akraba topluluklar, dilleri yakın, dinleri bir şekilde kısmen yakın. Bence Rusya şurada şöyle bir hata yaptı: Bu kadar yakın olduğu ve iç içe yaşadığı Ukraynalıların bağımsız bir ülke olduğu gerçeğini kabul etmekte psikolojik olarak zorlandı. Hani o kadar iç içe yaşamışlar o kadar birlikte olmuşlar ki bir gün bir baktılar Ukrayna ayrı bir ülke olmuş ve bağımsız olmuş. Bence Rusya'nın bu konuda eksikliği ve hatası var. Ukrayna bağımsız bir devlettir gerçeğini Rusya kabullenmekte zorluk çekince bu da ona birtakım hatalar yaptırdı. Hep Ukrayna bizimdir ve bizimledir ‘Ukrayna'nın bağımsızlığının ciddiye alınmaması' gibi bir durum ortaya çıktı. Eğer bu gerçeği zamanında kabul etmiş olsaydı ona göre bir tespit yapsaydı ona göre doğru politikalar gerçekleştirilebilirdi. Şimdi Ukrayna meselesindeki durum şu: Bir tarafta her anlamda Rusya ve Rus kültürüne yakın bir Ukrayna var ama diğer tarafta bir itiş kakış ve Batı'nın müdahalesi var. Sovyetlerin dağılmasından sonra geçen 25-26 yılda Sovyet coğrafyasına baktığımızda yönünü en bulamamış rotasını en bulamamış ve ne yapacağına bir türlü karar verememiş ülkeyi bana sorsanız ben Ukrayna olduğunu söylerim. Ama bence burada Rusya'nın da hatası var. Ukrayna'nın bağımsız bir ülke olduğu gerçeğini zamanında kabullenseydi ona göre politikalar gerçekleştirirdi ama psikolojik olarak bunu kabul etmekte zorlandılar."
‘TÜRKİYE İLE RUSYA'NIN ÇIKARLARI EN AZINDA SURİYE'DE İŞ BİRLİĞİNE OLANAK SAĞLIYOR'
"Türkiye ile Rusya yüzyıllardır bu bölgede olan kendilerine göre hırsları ve iddiaları olan ülkeler ve çıkarları gerektirdiği zaman iş birliği yapıyorlar. Zaman zaman gerginlikler olabiliyor, karşı karşıya gelebiliyorlar. Ama en azından 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hızlanan bir Türk-Rus yakınlaşması olduğu gerçeği var. Türkiye ile Rusya ilişkilerinin yakınlaşmasına paralel olarak Batı ile Türkiye'nin ilişkileri gerginleşiyor. Birbirinden uzaklaşıyor. Elbetteki Rusya, Türkiye'nin yanında olmasını ister. Aslında bu 2000'lerin başında Putin iktidara geldiği zamanın akabininde Ankara'ya ilk defa resmi ziyaret yaptıktan sonra Rus tarafının Türkiye'ye belki bu ifadelerle değil ama söylemeye çalıştığı şey şuydu: ‘Bakın burada birlikte yaşıyoruz, gelin biz buraları birlikte yönetelim. Ortadoğu'da dahil, birlikte hareket edelim ve dış güçleri buradan elimizden geldiğince uzak tutalım' tabii dış güçler denince ABD ve Batı akla geliyor. Aynısı Karadeniz için de geçerliydi. Aslında Rusya'nın başından beri 2003-4 ten beri Türkiye'ye vermeye çalıştığı mesaj buydu ama zaman zaman politikalardaki farklılıklar gerginlikler ve anlaşmazlıklar yaratabiliyor. Ama bugün geldiğimiz nokta itibariyle Türkiye ile Rusya'nın çıkarları en azından Suriye'de iş birliği yapabilmesine olanak sağlıyor."
‘RUSYA'NIN BEKLENTİSİ CİHATÇILARIN ETKİSİZLEŞTİRİLMESİ'
"İki ülke radikal cihatçılarla mücadele formüllerini birlikte üretebilir mi bilmem ama Astana ve Soçi süreçleri başladıktan sonra Rusya'nın Türkiye'den Suriye'de bekledikleri arasında ya da başında Türkiye'nin kendi sorumluluk alanına düşen çatışmasızlık bölgesinde bu cihatçıların bir şekilde oradan uzaklaştırılması ya da etkisiz hale getirilmesi isteniyor. Bu konuda başından beri Rusya'nın beklentisi var. Oradaki cihatçıların etkisizleştirilmesi konusunda Türkiye'nin bir beklentisi var. Ama buradan iki ülkenin ortak hareket edebileceği bir şey çıkar mı onu bilemiyorum. Rusya kendine göre bir oyun planı kurdu Suriye'de. Bunu 30 Eylül 2015'te operasyon başladığı zaman, İran ile de iş birliği yapmaya başladı. Uçak krizinin geride kalmasının ardından Türkiye ile de yapmaya başladı ve kendine göre de bazı kural ve hedefler koydu. Bu çerçevede Türkiye ve İran ile de iş birliği yapıyor. Türkiye'nin bazı kendi güvenliği ile kaygıları Rusya anlıyor bence ama sonuçta bir iş bölümü yapıldı ve bu sorunun halledilmesi için Türkiye'ye güvenildi."