Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’nin (SADAT) kurucusu Adnan Tanrıverdi, Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtladı. Röportajın bir bölümü şu şekilde:
SADAT’la ilgili çok kritik iddialar var. Bunlardan en dikkat çekeni, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğunu söylemesiydi. Ümit Özdağ da bu iddiayı sürdürdü ve bunların SADAT’la ilişkili olduğunu ima etti. Sizin Türkiye’de silahlı eğitim kamplarınız var mı? Bu iddialara ne diyorsunuz?
Web sitenizde bireysel eğitim vermediğinizi belirtmişsiniz. Ama yine de sorayım, sivillere yönelik askeri eğitim veriyor musunuz?
Halk Özel Harekât (HÖH) gibi sivillere yönelik askeri yapılanmalara nasıl bakıyorsunuz?
HÖH’ü tanımıyorum. Askeri yapılanma içinde olup olmadığını da bilmiyorum. Ama her tür sivil silahlı örgütlenme tehlikelidir, gerekmez, uygun değildir. Bunlar kontrol edilemez. Devletin emniyet güçleri yeterlidir.
Bu anlamda HÖH gibi yapılanmalara sıcak bakmıyorsunuz, öyle mi?
Sivil silahlı organizasyonlar, prim verilecek veya tasvip edilecek bir hareket olarak kabul edilemez. Uçuk insanlar yok mu? Elbette var. Bana gelip "Cumhurbaşkanı’nı silahlarla koruyalım" diyorlar. Neden öyle bir şey istediklerini sorduğumda, devletin Silahlı Kuvvetler’ine güvenilmeyebileceğini söylüyorlar. "Peki size nasıl güvenilecek?" diye soruyorum. Ben de militarist yapıya sahibim zannediyorlar. İncelediğiniz zaman, adamın psikolojik bir sorunu veya eksik bir tarafı var, normal bir insan böyle düşünmez! (Gülüyor)
Geçen hafta Afrin harekâtı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan 'Güvenlik Zirvesi'nde siz de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yanında yer alırken gördük. O toplantıya hangi sıfatla davet edildiniz? SADAT kurucusu olarak mı?
Sizin AK Parti ile bağınız var mı?
AK Parti ile gönül ve oy veren seçmen bağlantım vardır. Parti üyesi değilim.
Adnan Bey, bir kez daha sorayım, AK Parti’nin ideolojik çizgisine uygun şekilde bir parti ordusu hazırladığınıza dair bir iddia da var, ne diyorsunuz?
Ben böyle bir fikrin tam karşısındayım! Partinin silahlı gücü ya da silahlı milislerin oluşması son derece yanlıştır. 'Devletin resmi silahlı gücü dışında silahlı militanlar olsun' fikrine taban tabana karşıyım. Ayrıca Cumhurbaşkanı’mız, güncel olaylara ilişkin kararlarını resmi kurullarla alır. Danışmanlar buna etki edemezler.
Gücünüzü biraz abartıyorlar mı yani?
Abartıyorlar! Ben de şaşırıyorum hatta "Biz neler yapabilirmişiz meğer" diyorum! Gülüyorum açıkcası… Böyle bir şey mümkün değil. Çok saf, temiz duygularla İslam ülkelerine, Silahlı Kuvvetler’imizin tecrübelerini nakletmek istedik. Hepsi bu… Ayrıca İslam ülkelerinin birlik olmasını istiyoruz, bu bizim 'kızıl elma'mız.
Peki SADAT neden şüphe uyandırıyor? Neden hep tartışmaların odağında?
SADAT’la ilgili en çok ortaya atılan iddialardan biri Suriye’deki muhalif grupları eğittiğiniz yönünde. SADAT’ın Özgür Suriye Ordusu’nu veya başka muhalif gruplara yönelik örgütlenmesi var mı?
Hayır. Suriye’nin içerisinde veya dışarısında herhangi bir eğitim veya örgütlenme faaliyeti olmadı. 2012’de, Suriye devriminin yeni başladığı zaman Hatay’ın güneyinde mülteci kampında Özgür Suriye Ordusu’nun kurucularından Riyad El Esad adında bir albaydan bahsettiler, onu ziyarete gittik. Ziyarete gidişimizin sebebi rejimin yaptığı katliamları Türkiye’nin bir tehdit olarak görmesiydi. Suriye’de muhalefet dağınıktı. Henüz Özgür Suriye Ordusu yoktu ve oradaki gerçekleşecek bir muhalefetin organizasyonu için görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerimizin tamamını devletin ilgili kademelerine rapor halinde ilettik.
Yine başka açıdan sorayım. Türkiye, ÖSO ile ortak operasyon yürütüyor. Orada muhalif grupların desteğe ihtiyacı olabilir. SADAT neden Türkiye’nin orada işbirliği yaptığı gruplara eğitim danışmanlığı vermedi?
Türkiye’nin NATO üyeliğine nasıl bakıyorsunuz?
NATO’ya üye olmasak yerli savunma sanayimizin tamamını kendimiz yapacak halde olabilirdik. Ama NATO’ya üye olunca Amerika veya diğer ülkelerden, askeri yardım kisvesi altında silah araç gereçlerimizi almak durumunda kaldık, bu da gelişmemizi engelledi. Mesela, Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra savunma sanayimiz biraz daha millileşti. Son zamanlarda da bunun üzerinde daha çok duruluyor.