"Biz kadınları 'ikinci sınıf insan' gören o berbat ideolojinin taşıyıcısıydı çok övülen 'Yaşar Usta' gibi karakterler" diyen Alçı'nın "Münir Özkul filmleri nostaljisi ve Dilek Yardım" başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
Birinci olay, Maltepe'de iki küçük çocuğun, annelerine sistematik şiddet uygulayan babaları tarafından vahşice öldürülmesiydi. Diğeri ise efsane sanatçı Münir Özkul'un ölümü.
İki minik kızını iki minik tabutun içinde büyük acılarla uğurlayan Dilek Yardım'ın durumu özellikle biz kadınları çok üzdü ve yaraladı. Eminim bu haberi okuyan her Türkiye kadını bir an için bile olsa kendini Dilek'in yerine koydu ve o boğulma hissini yaşadı. Ben bu hadise üzerine okumayı ve düşünmeyi bir süre başaramadım. Kahroldum, reddettim, lanet ettim…
'ERKEKLER ANLAYAMAZ'
Fakat bu müşterek hislerde birleşen bizler, zihniyet yapılarımızı hep "erkek ideolojileri" ve "erkek anlatıları" şekillendirdiği için, erkeklerin ideolojik kavgalarında kadınlar olarak yedek lastik olmayı çoğu zaman farkında bile olmadan kabulleniriz.
'HEPİMİZ KÖLEYİZ'
Dilek Yardım'lar madden ya da manen öldürülmeye devam eder ve bizler "erkek siyasetleri"nin esirleri olarak kendi aramızda kavga ederiz. Hiç kendimizi kandırmayalım, kadınlar olarak aslında yaşadığımız bu erkek düzeninde hepimiz bir şekilde köleyiz. En seçkin ve en imtiyazlı görünen kadının bile hayatı detaylı incelendiğinde bir zihinsel kölelik içinde olduğunu somut örneklerle ispatlayabilirim. Bunu sadece Türkiye bağlamında değil küresel düzeyde de söyleyebilirim ama olayı büyütmeyip Türkiye'de kalalım.
O FİLMLERİN KADINA BAKIŞI
KADINA KARŞI ŞİDDETE GÜLMEK
'ALİ YARDIM'LARIN TOHUMLARI BÖYLE EKİLDİ'
İşte böyle böyle bir ülkede Ali Yardım gibileri yaratan kadın düşmanı atmosferin tohumları ekildi. Biz kadınlar bu gerçeği görmeliyiz ve bize yutturulmak istenen bu "erkek nostaljisi"ne aldanmamalıyız. Aldanırsak yine Dilek Yardım'lar kaybeder. Yine kadınlar olarak bizler, hepimiz kaybederiz…
***
'AH NE GÜZELDİ O YILLAR!'
"Neşeli Günler"de "Nilgün ve annesi Sıdıka Hanım" karakterleri üzerinden de kadın karşıtlığı yapılır. Sıdıka Hanım'ın kocasından sonra üç defa daha evlenmesi adeta "azgınlık" olarak resmedilir. Filmin ideolojisi Sıdıka Hanım'ı "tu kaka" karakter olarak izleyiciye sunar. Dördüncü kocasının da lokmasını döktüğü gösterilen Sıdıka Hanım kızı Nilgün'e "Azıcık ellet ama daha fazlasına izin verme yoksa erkek kısmısı seninle evlenmez" diyen bir annedir. Başka bir sahnede de yine "Göster ama fazla elletme" diye "tavsiyede" bulunur. Yani bu çok övülen filmde, kadına karşı her türlü aşağılama ve bu kadın karşıtı söylemi normal gösterme mevcuttur aslında.
'KADINLAR AÇISINDAN PEK DE NEŞELİ DEĞİL'
Zeynep'i büyük aşkla sevdiğini söyleyen Uğur, bir yandan annesine olan sevgisini anlatır, diğer yandan babasının sekreteriyle "fingirdemesi", "erkeklik" duyguları açısından hoşuna gider. İşte böyle bir film "Neşeli Günler". Yani kadınlar açısından durum hiç de "neşeli" değil…"