Hürriyet'ten Nuray Babacan ve Razi Canikligil'in haberine göre, AK Parti hükümeti Atilla davasında jürinin altı suçlamanın beşi için verdiği suçlu hükmünün ardından tepkisini dile getirirken, bundan sonraki olası gelişmelere yönelik olarak da pozisyon geliştiriliyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın, son AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında dava değerlendirilirken “ABD aba altından sopa gösteriyor. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. Yakından takip ediyoruz, bundan bir şey çıkmaz ama ardından başka davaların gelmesi için bir altyapı oluşturuluyor” dediği öğrenildi.
'ZİNCİR DAVALAR GELEBİLİR'
Hükümet kaynakları da, bu davanın pilot kabul edilerek, zincir davaların gündeme gelip gelmeyeceğinin izleneceğini dile getirdi. Dava sırasında siyasi bazı isimlerin gündeme getirilmesinin, buna zemin hazırlama amacı taşıdığını savunan hükümet kaynakları, “Bu davayla ilgili üç ay sonra (11 Nisan) verilecek mahkeme kararından bağımsız olarak, bazı savcıların bu konuda hazırlık yapma olasılığı var. Bunun hükümete yönelik bir siyasi dava olarak kullanılma olasılığını dikkate alıyoruz” diye konuştu.
Hakan Atilla’nın avukatlarının Federal Bölge Mahkemesi’ne yapacağı temyiz başvurusu da bir başka aşama olarak önem taşıyor. Atilla’nın cezaya yapacağı itirazlar kadar, Türkiye’nin dava devam ederken ABD’ye yönelik ‘delillerin yasaya aykırı yolla edinildiği’ iddiası da gündeme getirilecek. Bu davanın ‘usul ve esas yönünden haksız ve yanlış kurgulandığı’ savunması oluşturulacak.
ABD ile Türkiye arasındaki Adli Yardım Sözleşmesi uyarınca, delillerin hukuka aykırı elde edildiği, Amerikan hukuku sisteminde usule uygun toplanmayan delillerin sanık aleyhine kullanılamayacağı tezi de işlenecek.
'BM VEYA LAHEY’E GÖTÜRELİM'
“ABD başka devletleri, onların tabiyetindeki gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı, bütün dünya üzerinde geçerli kurallar koyma yetkisine sahip değildir. Böyle bir yetki tekel olarak BM’ye tanınmıştır. BM bir ambargo kararı almıştır; Türkiye BM kararına uymuştur. BM kararını yetersiz bulan ABD ilave ambargo kararı almıştır. ABD kararı Türkiye için de başka devletler için de bağlayıcı olamaz. Böyle bir karara uymayan başka devlet vatandaşlarını ABD’nin suçlaması, yargılaması ve mahkûm etmesi uluslararası hukuka aykırıdır. ‘Tutarım, yargılarım, mahkûm ederim’ denilirse, bunun adı ‘uluslararası eşkıyalık’ olur. Bu tür oldu bittileri her devlet yapmaya kalkarsa dünya ABD vatandaşları dahil herkes için yaşanmaz hale gelir. Türkiye ABD’yi uluslararası hukukun imkânlarıyla mahkum ettirecek güce sahiptir; bu mücadelede yalnız da kalmayacaktır."
'BURADA DAHA BÜYÜK ŞEYLER OLUYOR'
NYT: 30 YIL HAPİS
Ceza belli olduktan sonra temyiz aşaması başlayacak. New York Times gazetesi, bankaları dolandırmak suçunun bile 30 yıla kadar hapis öngördüğüne işaret etti.
ABD’de çıkan karara hükümetten tepkiler yükselirken CHP kanadından da “Reza Zarrab baştan Türkiye’de yargılansaydı, Türkiye’de cezaevinde bulunsaydı bu dava hiç olmayacaktı” yorumu geldi. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir şunları söyledi:
“Amerikan yargısında gıyabi yargılama yok, sanık ele geçmeden yargılama yapılmıyor. Reza Zarrab baştan Türkiye’de yargılansaydı, Türkiye’de cezaevinde bulunsaydı bu dava hiç olmayacaktı. Ağır bir ceza, bu tablonun en masumunun böyle bir cezaya çarptırılması üzücü. Hakan Atilla Türkiye’de yargılanmış olsaydı daha az bir cezayla kurtulurdu. Çünkü bakanı, genel müdürü rüşvet alırken bunlara direnmiş. Ancak Türkiye’de bununla ilgili dava açılması için geç değildir. Bu yargılama yapılarak Türkiye bu pisliğin içinden çıkarılmalıdır. Bir bedel ödenmesi gerekiyorsa da bu bedeli bankanın, genel müdürün ödemesi gerekir. Korkarız Türkiye bu yanlış nedeniyle çok sıkıntılı süreçlere gidebilir. Çağlayan’ın anlaşma yapıp her şeyi orada anlatması yerine burada yargılanıp anlatması gerekir.”