"Cumhurbaşkanı’nın Abdullah Gül’ün açıklamalarına yönelik tavrının eski cumhurbaşkanını çok üzdüğünü zannetmiyorum.
Gül mantıklı bir siyasetçi olarak, Erdoğan’ın böyle bir tutum almasının doğal ve haklı olduğunu anlayacak olgunluktadır.
Gül’ü asıl üzen veya düşünmesine neden olan, AK Parti içindeki kimi isimlerin ve hükümete yakın medyanın kendisine koro halinde küfretmesidir muhtemelen.
Ama Abdullah Gül şunu da bilecek kadar eskidir siyasette ve AK Parti’de.
Ve yarın eğer güç yeniden kendisine geçerse, bugün kendisine sövenlerin, çevresinde “En büyük sizsiniz Abdullah Bey” diye toplanacaklarını ve sosyal medya arşivlerinden dün yazdıklarını silmeye çalışacaklarını da bilir.
O yüzden kimse siyasette övgüyü ve yergiyi çok önemsemesin.
Tamamen konjonktüreldir.
Güç neredeyse övgüler oradadır."
NE OLMUŞTU?
Resmi Gazete'de 24 Aralık 2017'de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de (KHK) 15 Temmuz darbe girişimi ve 'girişimin devamı niteliğindeki eylemlere' müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğu doğmayacağı hükmüne yer verildi.
Söz konusu kararnamede 8 Kasım 2017'de çıkarılan KHK'nın 37. maddesine ek yapıldı:
"Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına, veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır."
"15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne karşı arkasına bakmadan sokağa çıkıp direnen kahraman vatandaşlarımızı koruma amacıyla çıkartıldığını düşündüğüm 696 sayılı KHK'nın yazımındaki hukuk diliyle bağdaşmayan muğlaklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir. İlerde hepimizi üzecek olaylara ve gelişmelere fırsat vermemek için gözden geçirileceğini ümit ediyorum."
Gül, bu eleştirilerinden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere kurucusu olduğu AK Parti'den tepkiler aldı.