'ERDOĞAN'IN GÜL İLE TEMASI OLMADI'
"Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Gül'ün bu süreçte bir teması oldu mu?" sorusunu yanıtlayan Ünal, şunları söyledi: "11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, AK Parti'nin milletvekilliğini yapmış, başbakanlık yapmış, cumhurbaşkanlığı yapmış ve AK Parti'li olduğunu düşündüğümüz… Dolayısıyla bizim bir ilkemiz vardır, dostlarımızın bizimle medya üzerinden konuşmasını biz doğru bulmayız ve bu bizi üzer. AK Partililer birbirleriyle medya üzerinden konuşmazlar. Eğer gördükleri bir eksiklik varsa biz işlerimizi istişareyle yaparız. Dolayısıyla bu meseleyi biz istişare ederiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Üzüldüm.' ifadesinin de nedeni budur. Eğer eksik, muğlak gördüğü bir şey varsa bunu sayın Cumhurbaşkanımızla ya da sayın Başbakanımızla gayet rahat bir şekilde istişare edebilecekken medya üzerinden konuşuyor olması üzücüdür. Bizimle dostlarımızın medya üzerinden konuşmasını biz hiçbir zaman ilke olarak da kabullenmedik ve bir ahlak olarak da AK Parti'li olmak, birbiriyle medya üzerinden konuşmamaktır. İstişareyle yürütmektir. Cumhurbaşkanımızın da sayın Abdullah Gül ile bir teması olmamıştır."
11. Cumhurbaşkanı Gül, sivillere yargı muafiyeti getiren düzenlemeyle ilgili yaptığı açıklamaya yönelik eleştiriler için “Durumdan vazife çıkaracaklar hepimizi çok üzecek olaylara vesile verebilir. Ufak bir düzeltmeyle bunun önüne geçelebilir diye düşündüm. Oraya buraya çekmenin hiçbir anlamı yok” demişti.
TARTIŞMA YARATAN DÜZENLEME
Muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarından gelen tepkilere karşı hükümet düzenlemenin darbe girişiminin yaşandığı 15-16 Temmuz günlerini kapsadığını savunmuştu.
CHP, söz konusu KHK'yı Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıklamıştı.
'ORTADOĞU'DA YAŞANANLAR HAVA SAVUNMASINI ÖNCELİKLİ HALE GETİRDİ'
Ünal ayrıca, yaptığı açıklamada Türkiye'nin 15 Temmuz'un yaralarını sarmaya devam ettiğini vurgulayarak, FETÖ ile mücadelenin etkin şekilde sürdürüldüğünü anlattı. Vatandaşların güvenliğini sağlamaya dönük terör örgütleri, çeteler, mafya ve uyuşturucu tacirleriyle de etkin mücadele yürütüldüğüne dikkati çeken Ünal, Ortadoğu'da yaşanan olayların, hem sınır güvenliği hem de hava savunması için acil ve öncelikli hale geldiğini belirtti.
'TÜRKİYE İLK KEZ HAVA SAVUNMA SİSTEMİ KONUSUNDA ANLAŞMA YAPTI'
Ünal, S-400'lerin alımının tamamlandığını ve kredi anlaşmasının imzalandığı bilgisini vererek, HÜRKUŞ uçaklarının prototipinin geliştirildiğini ve seri üretim aşamasına gelindiğini kaydetti.
'ASTANA VE SOÇİ'DE SİYASİ ÇÖZÜM GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİRLİK NOKTASINA GELDİ'
Ünal, Fırat Kalkanı Harekatı'yla Kilis'ten Şanlıurfa, Gaziantep'e kadar bölgenin güvenliğinin sağlandığını, Suriye Astana süreci ve sonrasında Soçi Zirvesi'nde Suriye'de ateşkes noktalarının sağlanması ve kalıcı barış görüşmelerin başlamasının önünün açıldığını, siyasi çözümün gerçekleştirilebilirlik noktasına geldiğini söyledi.
'KILIÇDAROĞLU'NUN SÖYLEMİ, İHANET NOKTASINA GELDİ'
'PKK NE DİYORSA CHP DE AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR'
Tek tip kıyafet uygulamasına ilişkin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "Siz aşağılayıcı bir düzenlemeyi getiriyorsunuz. Bu insanlar mahkum olmadı ki. Tek tip elbise giydirmek ne demek?" sözlerinin hatırlatılması üzerine Ünal, "Tek tip kıyafet ile ilgili PKK ne diyorsa, PKK'nın ele başları ne söylüyorsa maalesef Cumhuriyet Halk Partisi de aynı şeyi söylüyor." değerlendirmesini yaptı.
Tek tip kıyafetle ilgili ABD, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve İngiltere örneğini kamuoyuyla paylaştıklarını dile getiren Ünal, şu açıklamaları yaptı:
- O gece darbe suçundan suçüstü yakalananların ve bu ülkenin güvenliğine, devletin bekasına dönük bir girişim içinde bulunanların, yani teröristlerin tek tip kıyafet içerisinde olacaklarıyla ilgili bir düzenleme yapıldı. Bu da kamuoyuyla paylaşıldı. Buna kimlerin itiraz ettiğine lütfen iyi bakın. Meselenin masumiyet karinesine uygun olmadığı yönünde bazı itirazlar var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına, özellikle Yunanistan kararına bakıldığında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir konuda karar verirken tek bir unsura bakarak karar vermiyor. Yargılamanın bütününe bakarak bu konuda karar veriyor.
- Dolayısıyla burada cürmü meşhut üzere yakalananların yargılanması sırasında bunların masumiyet karinesine dönük bir eksiklik açıkçası dünya örneklerine baktığımızda da görmüyoruz. Yine aynı Kemal Kılıçdaroğlu burada da kimi savunuyor? Burada da o teröristlerin hakkını savunuyor gözüküyor. Lütfen bir kere de bu milletin yanında olsun. Ne olur bir kere de demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri konuşurken bu milletin adına demokrasiyi, insan haklarını ve özgürlüklerini konuşsun. 250 şehidimizin o gün insan hakları ihlal edilmedi mi? O gün yaşananlar bir insan hakları ihlali değil miydi? Neden bir kez olsun 15 Temmuz gecesini bir insan hakları ihlali olarak Cumhuriyet Halk Partisi gündemine alıp da konuşmaz? Bu da ayrı bir konu.
'KILIÇDAROĞLU MİLLETİN GÖSTERDİĞİ KAHRAMANLIKTAN RAHATSIZLIK DUYMUŞ OLABİLİR'
Türk milletinin, 15 Temmuz gecesi yalnızca ülkesini işgalden, devletini de ele geçirilmekten koruduğunu ifade eden Ünal, şöyle devam etti:
- O gece her şey canlı yayında, bizim gözlerimiz önünde gerçekleşmedi mi? Ama bu akıl, bu anlayış hemen akabinde ne yaptı daha sabahında? 'Kafası kesilmiş asker' yalanını uydurdu. Sonra o servis edilen resimlerin Tayvan'daki bir askere ait olduğu ortaya çıktı biliyorsunuz internette. Kemal Kılıçdaroğlu şuna karar vermelidir, açıkça bunu söyleyebilir; Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da bu milletin gösterdiği kahramanlıktan kendi ülkesini, kendi devletini adeta çıplak elleriyle korumasından rahatsızlık duymuş olabilir.
'AÇIKÇA ÇIKSIN DESİN Kİ 'BEN DARBECİLERİN YANINDAYIM''
- Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayal ettiği planlar gerçekleşmemiş olabilir. Kemal Kılıçaroğlu'nun 15 Temmuz'la ilgili içinde bir erik kurusu, bir hayal kırıklığı olabilir. Kemal Kılıçdaroğlu açıkça çıksın desin ki 'Ben darbecilerin yanındayım'. Karnından konuşmasın. Çünkü bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylemlerinin ve eylemlerinin analizi yapıldığında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu milletin, şehitlerimizin, gazilerimizin yanında olmadığı, onların hassasiyetleriyle ilgili bir gün konuşmadığı görülmüştür.
"Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadar bir kez olsun şehit yakınlarıyla empati yaptığını zannetmediğini" söyleyen Ünal, "O gece kendi ülkesini korumak için sokağa çıkanlara hakaret eden milletvekiline karşı, affedersiniz 'it' ifadesini kullanan milletvekiline karşı Kemal Kılıçdaroğlu bir disiplin işlemi başlatacak mıdır? Başlatacağını hiç zannetmiyorum" ifadesini kullandı.
'250 ŞEHİDİMİZİN O GÜN İNSAN HAKLARI İHLAL EDİLMEDİ Mİ?'
Mahir Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
- Aynı Kemal Kılıçdaroğlu bu millete 'sarayın polisi', 'sarayın askeri', 'halkın polisi', 'halkın askeri' diye bölücülük yapıyor. Aynı şekilde aynı Kemal Kılıçdaroğlu, polise ve askere 'Seçilmiş, meşru hükümetin talimatlarını yerine getirmeyin.' çağrısı yapıyor ama aynı Kemal Kılıçdaroğlu, o gece darbe yapmak için harekete geçen darbecilerin, halkın üzerine ateş açan darbecilerin çaresiz olduğunu söyleyecek kadar da aklımızla zekamızla alay edecek bir dil ve üslup kullanıyor.
- Kemal Kılıçdaroğlu bundan vazgeçsin diyeceğim de vazgeçeceğini hiç zannetmiyorum. Çünkü kullandığı dil, üslup ve maalesef içinde bulunduğu gaflet, dalalet ve hıyanet artık örtülemez bir hale gelmiştir. Biz bu durumu acıyla izliyoruz. Milletin bir ferdi, sıradan bir vatandaş olarak ben bu sözleri söylerken açıkça ifade edeyim, gerçekten içim yanıyor. Çünkü bertaraf edilmiş bir darbe girişimi, kurtarılmış bir ülke varken Kemal Kılıçdaroğlu maalesef o gece tankların yanından sıvışmayı, kaçmayı tercih etmiş ve sonrasında da bu milletin değerlerine, kutsallarına, kutsiyetine ihanet emiştir. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu kadar kutsalı varsa o geceyle ilgili bir daha konuşmaz, konuştuklarından da pişmanlık beyan eder diye umut ediyorum.