Milli Savunma Bakanlığına yönelik yazılı soru önergesine verilen yanıt ile bu durumun ortaya çıktığını belirten Tanrıkulu, 31 Mart 2017 tarihinde verdiği önergesine neden yaklaşık 8 ay sonra yanıt verildiğini merak ettiklerini söyledi.
Bu durumun önergeye verilen yanıttan önce kamuoyu ve askerlerle paylaşılmamasını eleştiren Tanrıkulu, yaşananın siyasi ahlaka ve vicdana da sığmayacağını ifade etti.
Tanrıkulu, konunun muhatabı firmanın 24 ayrı kışlaya daha et temin ettiğine işaret ederek, "O kışlalar neresi? Bunlarla ilgili inceleme yapılmış mıdır?" diye sordu.
Bir şirket düşünün ki, kendi ordusunu kazıklayarak, kışlaya dört ton at eti veriyor. Ordusuna bunu yapan, sıradan vatandaşa et diye lastik satar.
— İsmail Saymaz (@ismailsaymaz) 20 Aralık 2017
Açıklamalarının ardından Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun, KHK ile meslekten ihraç edilenlere ilişkin ilk kararlarını vermesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Tanrıkulu, komisyonunun vereceği kararların, Türkiye'de etkili bir iç hukuk yolu olup olmadığının testi niteliği taşıdığını belirtti. Tanrıkulu, "Umarım başvuranlar açısından etkili bir iç hukuk yolu oluşturur" dedi.
Yüksek mahkemenin görevi olmadığı halde gerekçeli bir hüküm kurduğunu ve masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri süren Tanrıkulu, kararın bireysel başvuru hakkının özüyle de bağdaşmadığını dile getirdi.
Anayasa Mahkemesi, Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna itirazı aylar sonra hukuka aykırı bir biçimde red etti.
— Sezgin Tanrıkulu (@MSTanrikulu) 21 Aralık 2017
AK Parti iktidarında olduğu gibi her dönemde yargının siyaseti vesayet altına aldığı bir kez daha tescilledi.
Ama asıl hapiste olan şimdi Anayasa Mahkemesi galiba…