Serhat Sarısözen'le Gündem Dışı'na bu hafta, günümüz Türk edebiyatının sözünü sakınmayan isimlerinden şair-yazar Onur Caymaz katıldı. Caymaz'la son romanı ‘Sıfır'a ve edebiyata dair konuşuldu. Caymaz, hem günümüz Türk edebiyatına ve hem de eleştirmenlere eleştiri oklarını yöneltti:
"Bu sene kitap fuarında, önemli yazarlar 50 kitap imzaladı, edebi değeri olmayan kitaplar binlerce imzalanıyor. Kitap fuarı hangarlarında imza attığında kendini yazar sanan bir tür tuhaf insan türedi. Hangarda imza atmak, yazarlık ölçüsü değildir. Bir yazarın iyi olduğunu zaman ve kalıcılık belirler. 40 sene sonra da yazardan bahsediyorsak o yazar başarılıdır."
Kişisel gelişim kitaplarını, ‘herkese kendi doğrularını yaptırmayı zorlayan kitaplar' olarak tanımlayan Caymaz, kişisel gelişim kitaplarını, ‘korkunçluklar' olarak tanımladı. Caymaz'a göre, birkaç kişisel gelişim kitabı dışında edebi değeri olan kişisel gelişim kitabı yok.
‘YAZMAK BU ÇAĞDA O KADAR DA ÖNEMLİ BİR ŞEY DEĞİLDİR'
Yaklaşık 3.5 yıldır ‘yaratıcı okurluk' projesi üstünde çalışan Onur Caymaz, ‘yaratıcı yazarlık' atölyelerini eleştirdi. Caymaz, "Yaratıcı yazarlık diye bir şey olamaz, yazmak bu çağda o kadar da önemli bir şey değildir, bundan daha önemli olan ‘okumak'tır. Yazarlık, doğuştan gelen bir yetenektir" dedi.
‘ÇÖP EDEBİYAT'
‘Zevkler ve renkler tartışılmaz' sözünün doğru olmadığını, aksine zevklerin ve renklerin tartışılabileceğini söyleyen Caymaz'a göre, ‘iyi edebiyat' diye bir şey vardır, bir de ‘çöp edebiyat' vardır.
‘BİZDE EDEBİYAT, HİÇBİR ŞEY YAPMAMAK ÜZERİNE KURULU'
Caymaz, "Çok uzun zamandır bizde edebiyat, hiçbir şey yapmamak üzerine kurulu, Sanatsal bir değer taşıyan bir şeyiniz yoksa, edebiyat yapmamanız gerekir, kendinde bir sanat duygusu varsa, sanatçı bunu söylemeli. ‘Benim kitabım 400.000 sattı' diyorlar bu önemli değil, 5 yıl sonra da kitabın satması önemli. Reşat Nuri'nin kitapları her yıl 5000 satar, bir yazarın bir anda 400.000 satması önemli değil" dedi.
‘NURULLAH ATAÇ, FETHİ NACİ ÖLDÜKTEN SONRA MEYDAN, ONLARIN ALTI YEDİ KARAT DÜŞÜKLERİNE KALDI'
Eleştirmenleri de eleştiri yağmuruna tutan Onur Caymaz, "Her şeyi bilen eleştirmenlerimiz var. Nurullah Ataç, Fethi Naci öldükten sonra meydan, onların altı yedi karat düşüklerine kaldı" dedi.
Edebiyatın geldiği noktada eleştirmenlerin de suçlu olduğunu söyleyen Caymaz, "Türkçe edebiyat değil, Türk edebiyatı vardır. Önce günümüz Türk edebiyatının kendini Türkçe edebiyat sanmasından vazgeçmesi lazım, komik oluyor, ezik görünüyor. Türkçe edebiyat değil, Türk edebiyatı demenin, bu tayfanın anladığı anlamda milliyetçilikle ilgisi yok. Bu tayfa, beğenmediği her şeyi faşizm sanıyor. İnsanların dilinin korunmasının tuhaf bir şey olarak algılandığı bir zamana geldik" ifadelerini kullandı.
‘ÇOCUKLUK ANISINI YAZANLAR, KENDİNİ YAZAR ZANNEDİYOR'
"Ben ‘Sıfır'ı yazmasaydım ölürdüm" diyen Caymaz, son romanı ‘Sıfır'ı 7 yılda tamamlayabilmiş. Caymaz'a göre, Sıfır, bir cevap kitabı, ‘çöp edebiyata', edebiyatı, çocukluk anıları yazma sanma durumuna bir cevap kitabı. Onur Caymaz'a göre, çocukluk anısı yazma durumu, edebiyat değil: "Herkesin çocukluk anısı var ama çocukluk anılarını edebi bir biçimde kaleme almak yazarlıktır."
‘İSKENDER PALA 6 AYDA BİR KİTAP ÇIKARDIĞI İÇİN BU KİTAPTAN 5 KİTAP ÇIKARIRDI'
"6 ayda bir kitap çıkardığı için, İskender Pala olsaydı bu kitaptan (Sıfır'dan), 5 kitap çıkarırdı" diyen Caymaz, "İnsanlar artık gerçek edebiyatın peşinde koşuyor, çünkü açlık bu yönde. İnsanlar iyi bir kitap ismi, iyi bir film ismi duymaya acıkmışlar. İnsanlar Emrah Serbes, Murat Menteş dışında bir şey duymak istiyor" dedi.
‘BİR ERKEK, BİR KADINDA KAYBOLMADIĞI ZAMAN YETERİNCE ERKEK DEĞİLDİR'
Kitabının ana 4 karakterini erkeklerin oluşturduğu ‘Sıfır'da, erkekler, kadınlarda kaybolmuş durumda. Caymaz, "Bir erkek, bir kadında kaybolmadığı zaman yeterince erkek değildir. Bu erkeklerin hepsi kadınlarda kaybolmuş, bir kadın tarafından yola çıkarılmış fakat kadınlar tarafından yolda bırakılmış. Romanda kadının olmaması, benim kadın düşmanı olmam demek değil. Çöp edebiyat, kitap çok satsın diye de kadını ele alabiliyor. Bu kitap buna da bir cevap aslında" dedi.
‘TÜRKİYE'DE ‘ERKEK YAZAR' VEYA ‘KADIN YAZAR' DEMEK BİR ‘KÖYLÜLÜK' GÖSTERGESİ'
Caymaz, "Bizim ülkemizde ‘erkek yazar' ya da ‘kadın yazar' demek gibi bir köylülük var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ayrım yok. Bazı arkadaşlar zannediyorlar ki, ‘kadın yazar' deyince bir tür feminist mücadele veriyorlar. Fakat kadın yazar diye bir şey yoktur, sözgelimi ‘Yazar Leyla Erbil' vardır. ‘Kadın yazar Leyla Erbil' değil. Yazar sıfatının önüne gay koyayım, kadın koyayım, erkek koyayım olmaz. İşine güvenmeyen birtakım kişiler, birtakım sıfatlar eklerler. Kimse kendiyle bu kadar meşgul olmasın, önemli olan ortaya çıkan işlerdir. Bunun aksini savunmak köylülüktür" dedi.
ONUR CAYMAZ KİMDİR?
1977 yılında İstanbul'da doğdu. Marmara Üniversitesi Elektronik- Bilgisayar Bölümü'nü bitirdi. Yazdıklarıyla Adam Sanat, Adam Öykü, Varlık, Öküz, Virgül, Eşik Cini, Sarnıç, Notos Öykü, Express ve benzeri dergilerde göründü. Yanı sıra Radikal, Cumhuriyet Kitap, Yurt gazetelerinde yazıları; Birgün gazetesinde köşe yazıları yayımlandı. Şiir, öykü, roman kitapları yazdı. Şiirleri İngilizce, Arnavutça, Bulgarca, Ermenice gibi çeşitli dillere çevrilen Caymaz, yurt dışında da birçok festivale katıldı. Öğretmenlik, bilgisayar programcılığı gibi işlerden sonra son sekiz yıldır editörlük, bağımsız yazarlık ve reklam ajanslarında düzeltmenlik yapmaktadır. ‘Bağımsız'ı özenle vurgular. Bunun dışında son birkaç yıldır kendi hazırlamış olduğu Yaratıcı Okurluk atölyesiyle genç-yaşlı birçok okura ulaşmış, ‘iyi okurun kötü yazardan iyi olduğunu', ‘büyük yazarları ancak büyük okurların okuyabileceği' düşüncesini yaygınlaştırmaya çalışmıştır.