Şengün, dava sürecinde, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'ın tutukluluğunun devamına ilişkin kararda da ret oyu kullandıktan sonra, başkanlığını yürüttüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki görevinde alınarak, 2011 yılında Bolu'ya düz hâkim olarak atandı ardından da 2013 yılında istifa etti.
RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına konuk olan Şengün, son dönemde Türkiye'deki hukukun durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
'VİCDANİ KANAATLE HERKESİ İDAM EDERSİNİZ'
"Vicdani kanaatle herkesi idam edersiniz. Ortada bir delil olacak ve o delili de vicdani kararınıza gerekçe olarak göstereceksiniz. Salt vicdani kanaat uygulamak sizi taraf yapar."
'HUKUKU BİTİRDİĞİNİZDE DEVLETİ BİTİRİRSİNİZ'
Şengün'ün bir uyarısı da vardı. "Hukuku bitirdiğinizde devleti bitirirsiniz" diyen Şengün, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hukukla bu kadar oynamaz. Hukuku bitirdiğinizde, devleti bitirirsiniz. Maalesef ona doğru gidiyoruz. Hukuk var demekle hukuk olmaz. Yargı kağıt üzerinde bağımsız ama uygulamalar maalesef onu göstermiyor." ifadesini kullandı.
Şengün, Ergenekon davasında mahkeme heyeti başkanıyken, heyet üyesi olarak görev yapan Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu'nun bugünkü durumlarına da değinerek, "Birisi tutuklu, birisi firarda. Onlara acıyorum. Çoluk çocukları var. Üzülüyorum." dedi. Şengün, Ergenekon davası sürecine değinerek, "Çok şeyi yoluna koyabilirdik, kendilerini uyardım. Keşke böyle olmasaydı." diye konuştu.
TUTUKLU GAZETECİLER…
Gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin de yorum yapan Şengün, "Bir basın mensubunu 1 yıl bir yazı yazdığı için cezaevinde tuttunuz. Sonra da serbest bıraktınız. Bunu tutuksuz yargılayamaz mısınız? Eğer bir suç varsa yazısında, illa ki tutuklamak mı gerekir. Sonra cezaevinde yattığı için eline 3 — 5 kuruş tutuşturmanın bir anlamı var mı?" ifadelerini kullandı.
Şengün'ün, Türkiye'de bağımsız yargının tesis edilmesi için de bir reçetesi vardı. Şengün'e göre, bağımsız yargının yolunun herkesin sesini çıkarmasında geçtiğine vurgu yaparak şunları söyledi:
"Herkes ortaya çıkıp konuşmalı. Türkiye'de 80'in üzerinde hukuk fakültesi var. Bunların dekanları, profesörleri, öğretim görevlileri var. Hepsi 'hocam' diye hitap ettiğimiz insanlar. Bir tane var mı çıkıp beyanda bulunan. Korkuyorlar. Çünkü ertesi gün üniversiteden atıyorlar. Artık bir şey yapmak lazım. Bir tanesi, iki tanesi atılır. Üçüncüsünü atamazlar. Mutlaka bir karşılık verilir, bir tepki gösterilir."