Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde Necip Fazıl Kısakürek için yapılan törende konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Biz dik durmayı Necip Fazıl Kısakürek'ten öğrendik. Biz 15 yıldır büyük, güçlü Türkiye'yi inşa etmenin gayreti içindeyiz. Biz üstadın ömrü boyunca beklediği inkılap varya onu gerçekleştirmek için çalıştık çalışıyoruz. Türk milleti olarak daha dünyaya son sözümüzü söylemedik. Milyarlarca Müslüman olarak da son sözümüz henüz ağzımızdan çıkmadı. Herşeyin zamanı olduğu gibi bu büyük itilafın da zamanı var.
İnşallah en kısa sürede haksızlıkları elle düzelteceğimiz günleri de göreceğiz. Bunun ilk adımlarını Suriye'de atmaya başladık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: #Kudüs giderse #Medine'yi koruyamayız. Medine giderse #Mekke'yi koruyamayız. Mekke giderse #Kabe'yi de kaybederiz https://t.co/VeIHwFwWQ4 pic.twitter.com/gYy6fWsXq7
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) 15 December 2017
- Tüm Müslümanların geleceğini yakından ilgilendiren oyunu biz bozduk. Şimdi de Kudüs üzerinden saldırı başladı. İlk adımları çarşamba günü attık. Şunu biliyoruz Kudüs giderse Medine'yi koruyamayız. Medine giderse Kabe gider demektir. Kudüs giderse İstanbul, İslamabad, Şam gider demektir. Kudüs hepimizin haysiyeti namusu varlık gayesi demektir. Bu bozuk düzen gün geliyor hakları elinden alınan Filistinli olarak karşımıza çıkıyor. Gün geliyor bataklıklarda son nefesini veren arakanlılar olarak geliyor. Arakan için orada cumhurbaşkanları, başkanlar beraber bizzat toplantı yaptık. Duyarsız kalamayız. Attığımız adımların neticeisini alıyoruz.
- Bizler millet, ümmet ve insanlık olarak tepenize inen gök kubbeyi daha fazla görmezden gelemeyiz.
Düzen bozuk olabilir ama bizim buna rıza gösterme mecburiyetimiz yoktur. Bu bozuk düzene karşı mücadele edeceğiz. Şayet tıpkı geçmişte hep yapılageldiği gibi 'otur' denildiğinde otursak, 'sus' denildiğinde sussak, 'ver' denildiğinde versek, 'al' denildiğinde alsak, inanın bana, bu saldırıların hiçbiriyle karşılaşmazdık ama biz şu veya bu gücün ne dediğine değil, sadece ve sadece Allah'ın ne dediğine baktık, sadece ve sadece milletimizin ne dediğine baktık.