“Çağlar gece 01.00 dolayında kolunda uyuşma, göğsünde ağrı hissetti. Eşiyle birlikte Koşuyolu’ndaki bir özel hastaneye gitti.
Nöbetçi doktorlar Çağlar’ı muayene etti, EKG çekti, bir aksilik görünmediğine karar verdi:
– Gaz sıkışması olabilir. Size gaz sıkıntınızı çözecek bir ilaç yazalım. Bunu kullanın, rahatlarsınız.
Eşinin kullandığı arabayla nöbetçi eczaneye yöneldiler, İbrahim Çağlar cebini yokladı, yanına para almamıştı. Eşi atıldı:
Eşi ilacı alıp döndüğünde Çağlar’ı başı önünde, kendinden geçmiş buldu. Hemen aynı hastaneye döndü. Kalp masajıyla müdahale sonrası Çağlar, aynı hastanenin Bağcılar’daki merkezine yönlendirildi. Orada anjiyo yapıldı, doktor Çağlar’ın eşi ve o ana kadar haberi olup hastaneye koşan arkadaşlarına durumu açıkladı:
– Anjiyo yaptık, bir damar tıkalıydı. Stent taktık. Hastayı iki gün burada müşahede altında tutacağız. Bir süre vücudun oksijensiz kalması sorun yaratmış olabilir.
Çok geçmeden telefon geldi:
– İbrahim Çağlar ikinci kez kalp krizi geçirdi. İbrahim’i kaybettik…