Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
'DÜN BÖYLE YAPTILAR, BUGÜN DE BÖYLE YAPIYORLAR'
- Ülkemizi karalamak adına yapılan kampanyalar değil. 10 Ekim 1922 tarihli bir ABD gazetesi Mustafa Kemal'i 'Korkunç Türklerin en korkuncu' olarak niteliyor. Bir diğeri (aynı dönem) Mustafa Kemal'i 'bir terör sembolü' olarak niteledi.
- Bunların bugünden farkı var mı? Dün böyle yaptılar bugün de aynısını yapıyorlar.
- Bunlar 1922 Mudanya Mütarakesi'nin imzalanmasının ardından gelmişti.
Ne zaman bu millet ayağa kalkmaya çalışsa ABD ve Avrupa medyasında hakkımızda olumsuz algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Bizim sadece paramızı değil siyaseten de yönetmeye çalışıyorlar. Davos'ta o zamanki IMF Başkanı siyaseten akıl vermeye kalktı. Ben dedim ki 'Taksitlerinizi alıyor musunuz?' Sustu. Sene 2013. Borçları ödedik, defteri kapadım.
2 gündür Yunanistan'daydım. 150 bine yakın soydaşımızın olduğu Gümülcine'de o annelerin gözyaşlarını tespit ettim. Umut neresi? Umut, Türkiye. Buraya bakıyorlar. Türkiye'nin sendelemesi demek o kardeşlerimizin de sendelemesi demek.
Oradaki okuldan Celal Bayar ismini kazımışlar. Böyle bir şey olabilir mi?
'ABD'NİN ALDIĞI KARAR ULUSLARARASI HUKUKLA VE BÖLGENİN GERÇEĞİYLE BAĞDAŞMIYOR'
- ABD'nin aldığı karar ne vicdanla, ne adaletle, ne uluslararası hukukla ne de bölgenin gerçeği ile bağdaşmıyor. Bu açıklama en büyük darbeyi Amerika'nın da üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne vurmuştur. Tarih dünde kalırsa yazık, tarihi geleceğe taşımak çok önemli. Amerika'nın da altında imzası olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1980 yılında aldığı 478 sayılı kararını son açıklamayla Amerika yok saymıştır. Böyle bir şey olabilir mi? Altında imzan var ve bugüne gelmiş bu iş, şimdi ise sen bu imzayı inkar diyorsun. Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin dahi dikkate almadığı, itibar etmediği bir Birleşmiş Milletler'in diğer ülkeler nezdinde itibarı ve inandırıcılığı olamaz.
- Hiç kimse hukukun üstünde değildir Kimse pazusuna güvenerek uluslararası hukuku yok sayamaz.
'GÜÇLÜ OLMAK HAKLI OLMAK ANLAMINA GELMEZ'
- İsrail bir işgal devletidir. Şu anda polisiyle oradaki gençleri, çocukları terör estirerek vuruyorlar.
F-16'larıyla Gazze'ye saldırıyorlar. Niye? Ben güçlüyüm diye. Güçlü olmak haklı olmak anlamına gelmez. Haklı olan güçlüdür.
Bir kısım Yahudiler de bundan rahatsız. Trump 'Ben yaptım oldu' anlayışıyla bir yere gitmek istiyor. Dünyayı yönetmek bu kadar, kusura bakmayın, kolay değil. Güçlü olmak size bu hakkı vermez. Hele hele büyük ülkelerin liderleri, buradan sesleniyorum, dünyada çatışmakla değil, barıştırmakla görevlidir. Bunu yapması lazım.
'BU PROVOKASYONUN ARKASINDA EVANJELİSTLER VAR'
- ABD'nin Kudüs kararının bizim nazarımızda hiçbir hükmü yoktur. Sizlere Filistin haritalarını gösterdim.
Nerelerden nerelere geldik. Bunu ancak devlet terörü yapanlar yapar. Kudüs'ün kaderi 1967'den beri hiçbir hukuk, ahlak tanımadan Filistinlilerin topraklarını gasbeden işgalci bir devletin ellerine bırakılamaz. Bunun adı kuzuyu vahşi bir kurda teslim etmek olur. Kudüs bizim göz bebeğimizdir. Kudüs bizim ilk kıblemizdir. Kudüs bizim için bir kırmızı çizgidir. Hatta 1.7 milyarlık İslam aleminin kırmızı çizgisidir. Bu bir provokasyondur. Bu provokasyonun arkasında Evanjelistler var. Asla rıza göstermeyeceğiz.
Müslümanlar haklı oldukları bu meselede işgalcilere malzeme vermemelidir. Tepkimizi gösterirken demokrasiden ayrılmamalıyız. Biz asla ırkçı olamayız. Masumlara zarar veremeyiz. Aksi takdirde farkımız kalmaz.