'TÜRKİYE VE ÇİN, BİRBİRİNİ BATILI KAYNAKLAR ÜZERİNDEN OKUYOR'
Önen, "Türkiye ve Çin’in birbirini Batılı kaynaklar üzerinden okuduğunu görüyoruz. Çin’de yaşamış, bu ülkeyi bilen, bu halkın konuştuğu dili konuşabilen ve o topluma uyum sağlamış bizden olan insanlara ihtiyacımız var” diye konuştu.
'YAŞADIĞIMIZ ETKİLEŞİMLER VAR'
Önen, Türkiye ve Çin halklarının birbirlerini kendi gözünden okuyup kendi toplumuna anlatması gerektiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Çin’in Türkiye ile sosyal, kültürel ve aile yaşamı anlamında bariz birçok benzer özelliği var. Ancak biz, benzerlikleri bize bakan yönüyle ve kendi gözümüzden göremediğimiz için bunların farkına varamıyoruz. Görev süremde en çok çaba sarf edeceğim konu, Çin’deki Türk sayısını ve Türk varlığını artırmak olacak. En büyük hedefimiz bu olacak. Çin, kültürünü, dilini öğrenmeden, insanını tanımadan, burada yaşamadan öğrenilecek bir ülke değil. Burada bizim ortak kültürümüz ve ortak tarihimiz var. Yaşadığımız etkileşimler var. Çin ile Türkiye’nin, aracıları devre dışı bırakıp birbirini kendi gözlerinden doğru bir şekilde tanıması gerekiyor.”
Büyükelçi Önen, “Ben Uzakdoğu kavramını da reddeden bir Büyükelçi olacağım” ifadesini kullanarak, “Asya’nın doğu ucunda bulunan Çin’in Türkiye’ye ne kültürel ne de coğrafi olarak uzak olmadığına” işaret etti.
“Uzak batı kavramı olmadığı gibi Uzakdoğu kavramı da olmaması gerekiyor.” diye konuşan Önen, Türk iş adamlarının buraya uzak olarak bakmaması gerektiğinin altını çizdi.
Önen, “Çin’in artık sadece ucuz iş gücüyle anılan bir ülke değil, aynı zamanda Ar-Ge ve teknoloji üretiminin de giderek arttığı bir merkez haline geldiğini" belirterek, “Çinliler, artık sadece üreten değil, artık ciddi ölçüde tüketim yapan ve özellikle lüks tüketimi artıran bir toplum” ifadesini kullandı.