Dün İstanbul polisi Zarrab'ın 17 çalışanını gözaltına aldı. Gerekçeler arasına başka ülkelere bilgi kaçırma ve yurt dışına kaçma kuşkusu var.
Peki, daha önce ta 2013 yılında Zarrab'tan kuşkulanıp hakkında Başbakan'a istihbarat raporu veren MİT, 2016'da Zarrab'ın yurt dışına kaçma ihtimalini hiç mi göremedi?
Zarrab'ın İranlı patronu Babek Zencani idam cezasına çarptırıldıktan sonra Zarrab'ın İran istihbaratının merceği altına daha da girmiş olabileceğini, Zarrab'ın İranlı tetikçiler paniğine kapılmış olabileceğini hiç mi tahmin etmedi?
Fethullah Gülen'in gizli örgütlenmesinin anahtarı ByLock uygulamasının MİT tarafından deşifre edilmekte olduğu, Türkiye'nin —henüz farkında olmasa da- dolu dizgin 15 Temmuz'a sürüklendiği günlerden, Mart 2016'dan söz ediyoruz.
Ya Emniyet?
ABD Konsolosluğunun kaçakçılık ve istihbarat işleriyle ilgili irtibat görevlisi Metin Topuz üzerinden FBI ile bağlantı içindeki Emniyet artık Zarrab'la ilgilenmiyor muydu?
Ya da o konunun MİT yetkisi içinde olduğu mu düşünülüyordu?
Eğer Zarrab, iddia edildiği gibi ABD İstanbul Başkonsolosluğu ile irtibat kurmuş ve yakalanma görüntüsü altında teslim olma pazarlığı yapmışsa, bu dikkatlerden nasıl kaçabilmişti?
Kılıçdaroğlu'nun çağrısına uyarak Başbakan Binali Yıldırım'ın dört eski bakan hakkında Zarrab ile irtibatlı yolsuzluk ve rüşvet iddialarının Meclis'te yeniden açtıracağına pek ihtimal vermiyorum. Bunu Yıldırım da istemez. Ama o istese bile Parti'nin genel başkanı Erdoğan, Zarrab davasını ABD'nin kendisine ve Türkiye'ye komplosu olduğunu söylüyorken bu ihtimal zayıftır.
Ama bu davanın Türkiye'de sonuçları olacağa, bazı devlet görevlilerinin olan bitenden sorumlu tutulacağına, mecazi anlamıyla bazı başların düşüp koltukların boşalacağına kesin gözüyle bakabiliriz.