Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bazı işadamlarının varlıklarını yurtdışına kaçırma gayreti var. Buna izin verilmeyecek, bu adımlar vatana ihanettir" sözlerine açıklık getiren Bozdağ, "İşadamları herhangi bir kısıta sahip olmadan faaliyetlerine devam edeceklerdir. Bunların teminatı kanunlar ve finans sistemimizdir. Herhangi bir sınırlama söz konusu değildir, bundan sonra da olmayacaktır. Cumhurbaşkanımızın böyle bir talimatı olmamıştır" diye konuştu.
Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı Man Adası belgelerinin sahte olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu'nu istifaya davet eden Bozdağ, "Karanlık güçler Kılıçdaroğlu'nun son kullanma tarihinin dolduğuna karar vermiş" dedi.
'ERDOĞAN SİTEMİNİ İFADE ETTİ'
Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü'nde toplanan Bakanlar Kurulu'nun ardından kameralar karşısına geçen Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Dün sayın cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklama bugün sayın cumhurbaşkanımız tarafından çok net bircimde tavzih edildi. Ne demek istediğini birinci ağızdan açıkladı. Türkiye serbest piyasa ekonomisine sahip bir ülkedir. Cumhurbaşkanımız para transferlerinin kısıtlanması ya da engellenmesiyle ilgili herhangi bir talimatı olmamıştır. Bu konuda herhangi bir sınırlandırma söz konusu değildir. Cumhurbaşkanımız kendi ülkesine güvenmedikleri için paralarını başka ülkelere çıkarmak isteyenlere yönelik bir sitem olduğunu ifade etti. Sitemini ifade etmiştir.
'SERBEST PİYASA EKONOMİSİ VAR VE DEVAM EDECEK'
- Türkiye'nin terör örgütleriyle irtibat halinde olanlarla ilgili bir hassasiyeti vardır. Terör örgütünün kasası olanlara karşı hukuk devleti olarak gereken yapılmaya devam edilecektir. Serbest piyasa ekonomisi vardır ve devam edecektir. İşadamları herhangi bir kısıta sahip olmadan faaliyetlerine devam edeceklerdir. Bunların teminatı kanunlar ve finans sistemimizdir.
'YENİ BOMBALAR NE ONU BİLMİYORUM'
Yarın CHP'nin açıklayacağı kağıt parçaları ve yeni bombalar ne onu bilmiyorum. Bildiğiniz gibi Sayın Kılıçdaroğlu 2 haftadır bir iddiada bulundu. Dedi ki Man Adası diye bir ada var, vergi cenneti 1 sterlinlik şirketlere Cumhurbaşkanı ve ailesi para transfer etti iddiaları var. Bunun ispatı olarak dekontları gösterdi. Bu iddialarla ilgil Cumhurbaşkanımız net bir şey söyledi: Böyle bir para gönderimi söz konusu değildir, aksini ispat ederseniz siyaseti bırakırım, ispat edemezsen sen CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılacaksın.
'KILIÇDAROĞLU MÜFTERİLİĞİNİ İSPAT ETTİ'
Gösterilen kağıt parçaları sahtedir. Elindeki kağıt parçalarını medya ve yargıya ver. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine sıkışında kağıtları medyaya dağıtmak zorunda kaldı, isteyerek dağıtmadı. Bu kağıt parçaları incelendiğinde ne çıktı ortaya? Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve ailesinden birisinin Man Adası'nda bir şirkete tek kuruş para göndermediğini bu dekontlar ispat etmektedir. Bu dekontlar net bir şekilde Sayın Kılıçdaroğlu'nun müfteriliğini ispat eden belgelere dönüşmüştür.
'KARANLIK GÜÇLER KILIÇDAROĞLU'NUN SON KULLANMA TARİHİNİN DOLDUĞUNA KARAR VERMİŞ'
Bizim Kılıçdaroğlu'dan beklediğimiz onurlu ve haysiyetli bir kişi gibi davranması. Bu gösterdiğin dekontlar sizin yalancılığınızı ispat eden birer belge olduğu ortaya çıktı. Şimdi söyler misin? Alçak, müfteri, yalancı kim? Bunu net bir şekilde ifade etmesi lazım. Onurlu bir insan gibi Sayın Kılıçdaroğlu'nun yapması gereken istifa etmektir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmeye davet ediyorum. İstifa etmeyeceğini bile bile istifaya davet ediyorum. Kılıçdaroğlu'na şunu da ifade ediyorum, sizi göreve getiren baronlar ve FETÖ'cüler gitmenize karar vermiş. Bir başarıya ulaşılamıyor, öyleyse pimi çekilmiş bombaları eline verelim, kendi kendini imha etsin. Bu bombaları eline verenler kendisini göreve getirenlerdir. Karanlık güçler Kılıçdaroğlu'nun son kullanma tarihinin dolduğuna karar vermiş.
Yarın da başka belgeler açıklayacaklarını söylüyorlar, ben de merakla bekliyorum. Kılıçdaroğlu elinde patlayan Man Adası'nın bombalarından sonra konuyu değiştirip başka yeni bombalar ortaya koyarak başka tartışmalarla günü kurtarmaya çalışacak. Günü kurtarma şansı yok. Yalan siyasetinin CHP'ye de Kılıçdaroğlu'na bir faydası yoktur.
'AFRİN İÇİN TEREDDÜT EDİLMEYECEK'
Suriye'deki her hadise Türkiye'nin ulusal güvenliğiyle doğrudan ilgilidir. Türkiye çatışmaların sona ermesi barış ortamının tesis edilmesi Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyacak barış tesisine önem vermektedir. Bunu yaparken meşru olan bütün çevrelerle birlikte yapılmasını önemsemektedir. Terör örgütlerinin muhatap kabul edilmesini reddediyoruz. Afrin'de PYD/YPG teröristlerini yer aldığını biliyoruz. Buradan yönelecek her türlü saldırıya karşılık verilmektedir. Bundan sonra da tereddüt edilmeyecektir.
'İSRAİL'İN KUDÜS HAMLESİ: FELAKET OLUR'
- Kudüs ve Harem-i Şerif'in statüsü uluslararası anlaşmalarla belirlidir. Bu statüyü korumak bölgedeki barış için hayati öneme sahiptir. Bu statünün kaldırılarak başka bir adım atılırsa büyük bir felaket olur. Bölgede kırılgan bir şekilde devam eden barış sürecini yok eder. Yeni huzursuzluklara, öngremediğimiz, ne zaman biteceğini bilemediğimiz olaylara yol açabilir. Bunun İsrail'e de başka ülkelere de faydası yoktur. Türkiye Kudüs'ün bu statüsünün korunmasını desteklemiştir. Türkiye bu politikasından sapmış değildir. Türkiye bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmektedir ve etmeye devam edecektir. Bölgeyi yeni çatışmalara sürükleyecek adımlar atılmasından kaçınılmalıdır.
'ZARRAB KONUSUNUN ÜSTÜ ÖRTÜLMEDİ'
Şimdi ABD'deki bir dava devam ediyor. Görülmeye başladığı hafta eş zamanlı şekilde Cumhurbaşkanımız ve ailesi hakkında itibar suikastına teşebbüs etti Kılıçdaroğlu. Buradan şunu demesini beklerdim, hiçbir ülke Türkiye hakkında yargı yoluyla karar veremez. Türkiye'nin çıkarları konusunda hiçbir ülkenin takdit yetkisi yoktur. Sayın Kılıçdaroğlu'nun duruşu yerli ve milli değildir. Zarrab hadisesi 17-25 Aralık'ta FETÖ terör örgütünün yargı darbe teşebbüsünün bir parçasını oluşturmaktadır. Türkiye bu konuyu araştırdı. Hem yargı yoluyla hem yasama denetimi yoluyla. Zarrab ile ilgili konunun üzeri örtülmedi. Gerekli soruşturmalar yapıldı. Şu anda New York'ta devam eden davanın yargıcı 17-25 Aralık sürecinde Türkiye'ye karşı açıklamalarda bulunmuş ve FETÖ'nün sözcülüğünü yapmış bir kişidir.
Bilirkişi de FETÖ'cü, tanık da FETÖ'cü, yargılamayı yapan hakim FETÖ organizasyonuna katılan bir kişi. Burada devam eden dava FETÖ, ABD yargısı işbirliğinde 17-25 Aralık sürecinde Türkiye'de başarılamayanın ABD'de tekrarlanmasından başka bir şey değildir. Türkiye, İran ile ticaretini uluslararası hukuka uygun yapmıştır. Türkiye hakkında herhangi bir ülkenin yargılama yapması ve mahkûmiyet kararı vermesi mümkün değildir. Türkiye bu hadiseleri yakından takip etmektedir. Buradan çıkacak bir kararın bizim açımızdan bir kıymeti yoktur. Böyle bir yargılamadan biz adalet beklemiyoruz. Türkiye'yi suçlamak için büyük bir çaba var. Rıza Zarrab'ın üzerine kurulan baskı ve ceza tehdidi ile yaptırılan iftiralar var. Bunlar bir komplonun ortaya konmasından ibarettir.