‘DAVADA TÜRKİYE'NİN İRAN SİYASETİNİ YARGILAYACAKLAR ENDİŞESİ’
Deniz Zeyrek, Türkiye'de Sarraf davasının anlaşılmasında sorunlar bulunduğu görüşünde. Zeyrek’e göre dava; ABD’nin uluslararası duruşuyla alakalı ve Ankara’da var olan Türkiye'nin İran siyasetinin yargılanacağı endişesinin aksine farklı boyutlar taşıyor: “Türkiye-ABD ilişkilerinde Zarrab davası meselesini biraz ayrı tutmak gerekiyor. Bu dava biraz ABD'nin uluslararası taviziyle alakalı. Yani ABD bir İsviçre ya da bir Alman bankasına da ceza keserken toleranslı olmadı. İran konusunda ABD'nim bir yasası ve ambargo kararı var. Bu yasa ve ambargo kararına göre ilgili kişilerin hareketlerinin suç kapsamına girip girmediğine bakılıyor ve uymayanlar bir şekilde cezalandırılıyor. Bu noktadan bakıldığında Türkiye'de Zarrab davasını çözümlemede bir sorun var. Öyle bir ortam yaratıldı ki sanki Zarrab beraat ettirildi ve elini kolunu sallayıp aramıza katılacak gibi bir algı oluştu. Durum böyle değil. Zarrab suçlarını kabul ettiği için yargılanmasına gerek kalmadı. Dün itibariyle üzerine yöneltilen suçlamaları kabul ettiğini söyledi ve ABD yargılama sistemide bu durumlara müsait. Zarrab'a, daldaki iki kuş mu yoksa eldeki bir kuş mu teklifi sunuldu, o da elindeki bir kuşu tercih etti. Ama netice itibariyle Zarrab suç işlediğini ve ABD yasalarını ihlal ettiğini kabul etti. İkinci olarak ise benim duruşmalardan gördüğüm kadarıyla ABD'liler bu işi İran ambargosunun delinmesi ve o sırada bir takım roller üstlenen insanlara yönelik bir çizgiye taşıdı. Türkiye'de birçok insanın gösterdiği reaksiyonu (Bu davada Türkiye'nin yargılanması) şahsen gösteriyordum. Türkiye, İran'a ambargo uygulamak zorunda değildir. Bu ABD'nin kararıdır, Türkiye buna uymak zorunda değildir. Bu görüşü savunabilirim. Bunu savunduğum için yargılanmak ve suç işlemiş sayılmak çok da tutarlı bir yaklaşım değil. Endişe ettiğim şey buydu. Yani Türkiye'nin İran'a siyaseten farklı bakışını yargılayacaklar diye bir endişem vardı ama tablodan gördüğüm kadarıyla Zarrab'ın içinde bulunduğu şema ortaya çıktı.”
'BİZ BURADA ZARRAB'A ÖDÜL VERDİK'
'ABD MÜTTEFİKLİĞİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEDİ'
Deniz Zeyrek diğer yandan her müttefiklik ilişkisinde mevcut olan karşılıklı işbirliğinin Türkiye-ABD ilişkilerinde sağlanamadığına dikkat çekti. Zeyrek'e göre ABD, Türkiye'nin tehdit olarak gördüğü YPG konusunda hiçbir şey yapmayıp müttefiklik ilişkisinin gereğini yerine getirmedi: “Öte yandan YPG meselesi ciddi bir mesele. YPG, Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği bir yapılanma ve ABD'nin de bunu kabullenmesi gerekiyor. Nasıl ABD tarafı 'biz İran'a ambargo uyguluyoruz siz de uyun' diyerek Türkiye'den bir iş birliği bekliyorsa, Türkiye de 'biz YPG'yi terör örgütü olarak görüyoruz, bizim sınır güvenliğimizi tehdit ediyor' dediğinde ABD'nin de bunu dikkate alması lazım. Ama bugüne kadar böyle bir şey yaptılar mı? Yapmadılar. ABD bu konuda müttefikliğin gereğini yerine getirmedi. İyi bir müttefiklik sınavı veremediler. Dolayısıyla da Türkiye'nin güvenlikle ilgili en temel beklentileri karşılanmayınca Türkiye'nin bazı arayışları ortaya çıktı.”
'TURİZMDE RUSYA VE İRAN ETKİSİ'
'S-400'LERİN NATO SİSTEMİNE ENTEGRE EDİLEMEYECEĞİ İYİ BİLİNİYOR'
Türkiye'nin bir tür esneklik ve kıvraklık göstererek Batı'da istediğini bulamayınca Rusya ile S-400 pazarlığına yöneldiğini söyleyen Zeyrek'e göre Türkiye ile ABD arasında karşılıklı güvensizliğe dayalı bir sorun mevcut: “Türkiye'nin üzerine düşen görevler var. Türkiye'nin algısıyla ve imajıyla alakalı çok ciddi sıkıntılar var. Bunların da düzeltilmesi lazım. Avrupa'da Batı'da ortaya çıkan olumsuz algıyı destekleyen ve buna malzeme sağlayan birçok uygulama var ülkemizde. Bunların da düzeltilmesi lazım ama netice itibariyle ekonomisinden, diplomasisine kadar her alanda böyle bir esneklik ve kıvraklık var. Bir yerde istediğinizi bulamadığınızda başka bir yere gidiyorsunuz. Yani ABD'den F-35 savaş uçağı alıyorsun kodlarını sana vermiyor, yani senin güvenliğini bir şekilde kendi elinde tutuyor. Buradan istediğini alamayınca başka bir yere yöneliyorsun. Füze sistemi için Rusya ile pazarlık yapıyorsun. TSK ya da Savunma Sanayii Müsteşarlığı, S-400'lerin NATO sistemine entegre edilemeyeceğini gayet iyi biliyorlar. Ama Başbakanın da söylediği gibi 'siz eğer bizim ihtiyacımız olanı satmayı redderseniz, böyle bir tavrı ortaya koyarız'. Yani netice itibariyle Türkiye ile ABD arasında karşılıklı güvensizliğe dayalı bir sorun yaşanıyor. İki tarafında bu güvensizliği besleyen adımları oldukça fazla.”
'ANKARA TRUMP'IN SÖZLERİNE BAKMAK İSTİYOR AMA… '
'ABD'NİN SURİYE'DE GÖRÜNDÜĞÜNDEN DAHA GÜÇLÜ PAZARLIK ELİ VAR'
Fırat Kalkanı cebi de dahil, Suriye'nin yarısında Putin'in 'orkestra şefi' olduğunu belirten Zeyrek'e göre Suriye'de ABD'nin eli sanıldığı kadar güçsüz değil: “Bu bir Türkiye meselesi değil. Bu ABD ile Rusya arasındaki bir mesele. Burada Türkiye'nin de İran'ın da çok fazla belirleyiciliği yok. Orkestra şefi Putin. Ama Putin, Suriye'nin yarısınında yani Türkiye'nin Fırat Kalkanı ile bulunduğu alanda orkestra şefi. Bugün Suriye'nin hayat damarları Fırat Nehri ve Deyr ez Zor civarındaki petrol yataklarıdır. Kobane'den, Deyr ez Zor'a oradan Irak sınırına Fırat Nehrinin geçtiği noktaya kadar bu nehrin doğusunda kalan bütün topraklar şu anda ABD'lilerin destek verdiği grupların elindedir. Dolayısıyla da ABD'nin orada göründüğünden daha güçlü bir pazarlık eli var. Bu nedenle de ben Rusya'nın her dediği olur gibi bir yaklaşımı doğru bulmuyorum. Netice itibariyle Suriye'nin geleceğine karar verilmesi için ABD ve Rusya birlikte masaya oturacaklar ve Cenevre burada önemli olacak. Çünkü Astana ne yazık ki ABD'nin ve Avrupalıların dışlanması nedeniyle Suriye'nin ilk sınırlarının belirlendiği bir toplantıya dönüştü. Yani Fırat'ın batısında Rakka'dan Deyr ez Zor'a kadar olan kısmın güneyindeki toprakların nasıl organize edileceğinin konuşulduğu bir toplantıya dönüştü. Dolayısıyla Suriye geneline dair, Suriye'nin dış sınırlarının konuşulacağı bir toplantı yapılması gerekiyor. Onun da adresi Cenevre gibi gözüküyor.''
'TÜRKİYE'NİN İÇİNDE BULUNDUĞU İTTİFAK KONJONKTÜREL'
'ABD VE AB'Yİ SON ZAMANLARIN EN BASİRETSİZ SİYASETÇİLERİ YÖNETİYOR'
Eski ABD Başkanı Roosevelt ile Trump'ı yan yana koyan Zeyrek'e göre, son senelerde siyasetin kalitesinin düşmesiyle birlikte ABD ve AB'yi son yılların en basiretsiz siyasetçileri yönetir hale geldi: “Sonuç itibariyle NATO'nun Türkiye'yi kaybetmemesi lazım. Ama NATO ya da ABD bunun farkında mı çok emin değilim. Çünkü Avrupa'yı da ABD'yi de son zamanlarda görülen en basiretsiz siyasetçiler yönetiyor. Siyasetin kalitesi düştü. Yani bundan 20 sene önceki Avrupa liderlerinin ismini say denilse sayılabilir. Ama bugün 27 Avrupa ülkesinin liderlerinin ismini hatırlamakta zorlanırız. Dünya ve Avrupa böyle bir dönemden geçiyor. Bugün Ertuğrul Özkök Roosvelt'i yazmış. Bir Roosevelt'i bir de yanında Trump'ı düşünelim. Yani böyle durumları hesaba katacak ve analiz edecek bir siyasi atmosfer dünya'da da yok.”
'TÜRKİYE'NİN DENGE SİYASETİ GÜTMESİ GEREKİYOR'
Zeyrek son olarak, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde dış politikada yeni bir planlamayla NATO ve AB ile ipleri koparmadan bir denge politikasına yönelmesini gerektiğini ekledi: ''Uçak kriziyle Türkiye'nin bütün yumurtaları bir sepete koymasının sakıncılarını acı bir şekilde gördük. Onun için Türkiye'nin NATO'yla AB ile ipleri koparmadan bir denge politikası izlemesi gerekiyor. Yani o dengeyi kaybettiği anda 'ben bundan sonra Rusya ile gidiyorum NATO ve AB ne hali varsa görsün' dediğimiz andan itibaren Türkiye gerçekten Rusya'nın elinde bir ülke fotoğrafı verir. Onun için Türkiye jeo-stratejik öneminin farkına vararak, güçlü bir ülke olduğunu, G-20 içerinde bulunan bir ekonomi olduğunu hatırlamalı. Yani Rusya'nın ve ABD'nin arasında sıkışmış bir ülke görüntüsü iyi bir görüntü değil. Ben önümüzdeki dönemde dış politikada bir strateji ve siyaset planlama ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.”