Kritik soruları Suriye-Türkiye Dostluk Komitesi Koordinatörü ve Şam Üniversitesi’nden Prof. Mehmet Yuva ile konuştuk:
'ASTANA VE SOÇİ SÜRECİ BATI BAŞKENTLERİNDE ÖNEMLİ BİR KAYGI SEBEBİ'
Prof. Mehmet Yuva'ya göre BM temel kararları çerçevesinde gerçekleştirilen Astana ve Soçi süreçlerinden, Batı ülkeleri kaygı duyuyor ve bu süreçlerin verdiği korkuyu Trump-Macron görüşmesi sonrası kamuoyuna yansıyan açıklamalarda görmek mümkün: “Astana süreci ve sonrası Paris gibi Batı başkentlerinde önemli bir kaygı sebebi olmuş durumda. Geçtiğimiz günlerde Macron-Trump arasında gerçekleştirilen telefon görüşmesinin perde arkasında hasıl olan şey de bu kaygı olmuş olabilir. Trump ve Macron görüşmesi sonrası kamuoyuna yansıyan açıklamalar Suriye'deki siyasal çözümün BM şemsiyesi altında sağlanması yönünde bir sürü vurgu yapan noktalar içeriyordu. Şu an BM şemsiye altındaki Cenevre görüşmelerine atıfta bulunan Macron ve Trump, aslında Astana ve Soçi'de yapılan görüşme-toplantıların BM'nin Suriye'yi ilgilendiren temel kararları çerçevesinde yapıldığını biliyorlar. Trump ile Macron arasında gerçekleşen görüşme sonrası yapılan açıklamaya baktığımız zaman Astana ve Soçi sürecinin Trump ve Macron nezdinde yarattığı ızdırabı ve korkuyu görmek mümkün.”
‘ÇÖZÜME EN YAKIN FORMÜLLER ASTANA VE SOÇİ'DE’
‘CENEVRE'DEN ÇÖZÜME DAİR SONUÇ BEKLEMEK ABESLE İŞTİGAL’
Cenevre görüşmelerinde BM'nin 'kayıtsız ve şartsız' ilkesinin gerçekleşmesi yönünde bazı engellerin artık ortadan kalktığını anımsatan Yuva, Cenevre'den çözüme dair herhangi bir sonucun çıkmasını ise beklemiyor: “Cenevre görüşmelerinde 8. toplantı yapılıyor. Artık Cenevre'ye muhaliflerin tek bir çatı altında katıldıklarını görmekteyiz. Bu muhalefetin Cenevre'den iki beklentisi vardı. Birinci beklenti temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp masaya getirilen Esad'sız çözüm meselesiydi. Fakat BM Suriye özel temsilcisi De Mistura başından beri Cenevre'deki görüşmelerin kayıtsız ve şartsız olacağını belirtmişti. Muhalefetin bu tutumu Şam heyetini temsilen Cenevre'ye ulaşan Beşar Caferi başkanlığındaki heyetin Cenevre'ye bu kadar geç gelmesinin en büyük nedenlerindendi. En nihayetinde bu engel aşıldı ve muhalefet çark etti. BM'nin 'kayıtsız şartsız Cenevre görüşmelerine başlanmalı' ilkesine geri gelindi. Muhalefetin ikinci talebi ise yeni bir anayasa talebi meselesiydi. Şimdi artık Suriye'de yeni anayasanın Suriyeliler arasında yapılıp, onların iradesini temsil edeceğini ve mevcut anayasada hangi düzenlemelerin yapılacağı konuları üzerinde bir istişare yapılabilir. Fakat Cenevre'den Suriye'deki mevcut durumu çözecek kararlı bir sonucun çıkmasını beklemek abesle iştigal olur.”
‘PYD'NİN CENEVRE'DE YER ALMASINA ŞERH KONULDU’
'TÜRKİYE'NİN KISMİ OLUMLU TAVRI ŞAM’DA DİKKATLE İZLENİYOR'
Türkiye'nin son süreçte Astana ve Soçi ile beraber girdiği kısmi olumlu tavrın Suriye tarafından dikkatle izlendiğini belirten Yuva'ya göre Türkiye, Suriye'de eğer gerçekten siyasi çözümden yanaysa bunun olumlu bir karşılığı hiç süphesiz olacak: “Erdoğan'ın Suriye ile temasa yönelik açık kapı bırakan açıklamalarının ardından Suriyeli yetkililerin de açıklamaları oldu. Özellikle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın siyasi danışmanı Buseyna Şaban'ın 'siyasi çözümden yana olan herkesle masaya oturmaya hazırız' açıklamasının Türkiye boyutuna dikkat çekmekte yarar var. Zira Türkiye'nin hem Astana hem Soçi'de ortaya koyduğu 'kısmi' olumlu tavır, Suriye tarafından da dikkatle izlenmektedir. Suriye'nin iki önemli müttefiği olan Rusya ve İran ile hem Astana hem de Soçi'de ortak hareket eden ve ortak bir irade koyan Türkiye'nin bu açıklamalarının Şam tarafından dikkate alınmaması düşünülemez. Türkiye eğer Suriye'de gerçekten bir siyasi çözümden yana ise Suriye'de bunun olumlu bir karşılığı hiç süphesiz olacaktır. Sadece Buseyna Şaban değil Suriye'de görüştüğümüz Baas Partisi yetkilileri ve devlet görevlileri de aynı yönde açıklamalarda bulundular ve iki ülkenin özellikle Astana ile Soçi zirvesi çerçevesinde bu siyasi çözüme katkılarının olumlu yönde olacağı yönünde intibalar ortaya çıktı. Suriye'de eğer yapıcı bir siyasi çözüm arzulanıyorsa ve eğer bunun üzerinde mutabık kalınacaksa, Türkiye de bu sürecin önemli parçasıysa, bu parçanın Suriye tarafından ihmal edilmesini ve dikkate alınmamasını düşünmek doğru olmaz. Şam'da bütün tarafların yapıcı bir rol oynamaları halinde Suriye'deki siyasi çözüme katkı yapabilecekleri ve onların bu katkılarından yararlanılabileceği yönünde önemli olumlu tepkiler almaktayız.”
‘TÜRKİYE HATALARINDAN DERS ALARAK SURİYE'DE ASKERİ ZAFERE KATKI SUNAR HALE GELDİ’
'SURİYE KAMUOYUNUN TÜRKİYE'NİN 'U DÖNÜŞÜ' YAPTIĞINA İNANMASI ZAMAN ALACAKTIR'
Türkiye'nin İdlib'de Rusya ile beraber hareket ederek bazı sorumlulukları yerine getirmesinin Suriye kamuoyuna olumlu etkileri olacağını savunan Yuva'ya göre Türkiye hakkında, Suriye kamuoyundaki —önemli etkenlere dayanan- olumsuz algı zamanla ortadan kaldırılabilir: "Suriye kamuoyu ve basını ile beraber Türkiye'nin hareketlerini yakinen takip eden gözlemciler, İdlib'de TSK ile Rus askerlerinin özellikle gözlem noktalarında ortak hareket ettiklerini ve teftiş ettiklerini —hatta Halep'ten gelen öğrencilerle ve çocuklarla birlikte karşıladıklarını- en azından bu sorumluluğu birlikte yerine getirdiklerini görmekteler. Rusya'nın en azından Türkiye'ye bu derece yakın durması ve İdlib'deki meseleyi beraber yürütmesi, hiç süphesiz Suriye kamuoyuna da olumlu yansıyacaktır. Ancak Suriye kamuoyunun, Türkiye ile ilgili olarak tatmin olması ve Türkiye'nin hakikaten bir 'U dönüşü' yaptığına inanması zaman alacaktır. Zira Suriye kamuoyunun nezdinde Türkiye ile ilgili olumsuzluk haklı olarak çok önemli etkenlere dayanmaktadır. Türkiye'nin bu olumsuzlukları giderecek ve Suriye kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde sahada ortaya koyabileceği eylemlerle bu olumsuz algıyı ortadan kaldırabileceğine inanıyorum."
'ESAD'SIZ ÇÖZÜM OLMAYACAĞI YÖNÜNDE GENEL KANAAT OLUŞTU'
Yuva, son olarak Suriye'de artık meselenin sonuna gelindiğinin herkes tarafından idrak edildiği bir ortamda Esad'sız çözüm olmayacağı yönünde genel bir kanaatin oluştuğunu ve Cenevre'de başlayan süreçten sonra ana konulardan birisi olacak anayasa tartışmalarında, askeri ve psikolojik üstünlüğü elde etmiş olan Suriye, Rusya ve İran tarafının taleplerininin daha ağır basacağını söyledi: "Fakat esas itibariyle Suriye ve bölgeyi ilgilendiren ana konulardan birisi, Cenevre'de başlayan süreçle birlikte önümüzdeki dönemde ağırlıklı olarak, Suriye için öngörülebilir ve kabul edilebilir yeni bir anayasa üzerinde tartışmaların çok yoğun olacağıdır. Zira Suriye sahasında askeri olarak meselenin artık sonuna gelindiğini herkes idrak etmiş durumda. Ayrıca Esad'sız bir çözüm olmayacağı yönünde genel bir kanaat oluşmuş durumda ve bu yöne doğru artan bir meyil var. Suriye sahasında askeri olarak kaybeden taraf olan ABD, Suudi Arabistan ve onlarla birlikte hareket eden muhalefet, 'en azından yeni siyasal süreç içerisinde bu anayasa çalışmaları sürecinde neler kazanabilirizi', 'sahayı siyasi olarak tamamen kaybetmemek adına bu yeni anayasa içinde bize neler düşeri' düşünerek bunun çabası ve mücadelesi içinde olacaklardır. Buna karşılık masanın öbür tarafında askeri ve psikolojik üstünlüğü elde etmiş olan Suriye, Rusya, İran tarafının hiç süphesiz talepleri daha ağır basacaktır ve bu süreç esnasında kavganın ve çatışmanın esas itibariyle bu çerçevede yürüyeceğini söylemek mümkün."