CENEVRE'DE ŞARTSIZ VE DOĞRUDAN GÖRÜŞMELER
Bu süreçte dört önemli konu olduğunu vurgulayan CHP'li Yılmaz, bunları da ‘yeni anayasanın yazımı', ‘yönetim', ‘seçimler' ve ‘terörle mücadele' olarak açıkladı. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha ziyade yeni bir anayasanın yazımına odaklanılacak ve seçimler hususu ele alınacak. Yeni bir anayasanın yazımı şu anlama geliyor; Suriye yeniden tarif edilecek, Suriye'nin sınırları, iç yönetim yapısı ve yönetime ilişkin bütün detaylar burada tarif edilmeye çalışılacak. Tabii ki seçimler. Bizim dikkatimizi çeken en önemli husus bu zamana kadar hep Suriye muhalefete müzakerelerin devamı için Esad'ın görevden ayrılmasını şart koşuyordu. Ama malumunuz Halep'teki yenilgi ve diğer yenilgiler, Astana zirvesinde çatışmasızlık bilgelerinin oluşturulması akabinde Soçi'deki gelişmeler nedeniyle artık bu şarttan vazgeçmiş görünüyorlar. Yani şartsız ve doğrudan görüşmeler başlıyor yarın."
CHP'li Öztürk Yılmaz, Türkiye için en önemli konunun Suriye'nin toprak bütünlüğü olduğunu vurgularken, "Çünkü bizi de doğrudan ilgilendirecek hususlar var. Suriye'de bu zamana kadar olan ve gelen sistem bundan sonra eğer siyasi süreçte olumlu gelişme olursa kökten değişecek" dedi.
ABD'nin Suriye'de asker konuşlandırması için Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duymadığını ifade eden Yılmaz, "Çünkü hedef IŞİD ile mücadele demişti ve oradaki PYD, YPG ve PKK'yı bir ortak olarak görüp yoluna devam etmişti, bütün uyarılara rağmen. Ama şimdi ABD, IŞID sonrası dönemde Suriye'de kalabilmesi için Türkiye ve Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duyacaktır. Bu ABD ile 2-3 yıldır Suriye konusunda açılan pergelin yeniden kapatılması için bir fırsat teşkil edebilir" dedi.
CHP'li Yılmaz, şöyle devam etti:
"Neden? ABD'nin varlığını Rusya istemiyor, Rusya'nın desteklediği Esad istemiyor, İran istemiyor, Hizbullah istemiyor. Suriye'de ABD'nin varlığını tek isteyen PYD/YPG o da müzakere masasında şu an itibariyle bulunmuyor. Dolayısıyla ABD, Suriye'de kalabilmesi için güçlü bölgesel bir ortağa ihtiyaç duymaktadır. O ortak da Türkiye olabilir.
CHP'li Yılmaz, SDG güçlerinin Suriye ordusuna katılabileceği yönünde haberler ve iddiaların sorulması üzerine de, "Suriye'de eğer Irak'taki yol takip edilirse yani Suriye'deki yapı bir federal sisteme oturtulursa Irak'ta yaşanan sıkıntıların benzeri burada yaşanır. Ama şunu da söyleyelim ben ABD'nin orada bu kadar üs elde ettikten sonra asker konuşlandırdıktan sonra buna kolay kolay Cenevre'de razı olabileceğine ihtimal vermiyorum. Yani göreceğiz. Suriye artık üniter bir Suriye olmayacak. Toprakları bütün olacak evet ama üniter bir Suriye olamayacak. Çünkü tespih taneleri dağıldı artık toparlamak çok zor" diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın telefon görüşmesini de değerlendirdi. Bu görüşmeye ilişkin bir fotoğrafın yayınlandığını belirten Yılmaz, "O fotoğrafta gördüğümüz kadarıyla gergin bir surat vardı, gergin bir yüz hatları vardı" dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu görüşmede ABD Başkanı Trump'ın, "YPG, PYD'ye yapılan silah yardımı saçmaydı, bu saçmalığa son vereceğiz" dediğini ifade eden Yılmaz, Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada ise Suriye'de bu konuyla ilgili yeni düzenlemelerden bahsedilmekle yetinildiğini, doğrudan bir açıklama yapılmadığını söyledi.
Yılmaz, "Ben çok merak ediyorum acaba Trump, PYD'ye YPG'ye silah verilmesi saçmalıktı dediğinde orada bir gülüşmeye konu oldu mu? Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı Mayıs ayında ABD'ye yapmış olduğu ziyaretin hemen öncesinde Trump, PYD'yi silahlandırma kararı almıştı ve PYD'ye giden 4 bin tır dolusu silahı gönderme talimatını da Sayın Trump vermişti. Zaten verilecek kadar silah verildi. Mesele o silahların orada tutulması. Bu silahlar kime karşı kullanılacak, yani bu silahlar kim hedefte ve kime dönecek, mesele budur. Biz başından beri söylüyoruz ABD, PYD alanını himaye edip orada bir bölge oluşturmak istiyor ve PYD/YPG'yi de Peşmerge gibi donatmak ve silahlı güç olarak orada barındırmak istiyor" diye konuştu. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hal böyleyken şu olsaydı sürpriz olabilirdi. Trump şöyle deseydi sürpriz olabilirdi; ‘Evet, biz bu silahları, benim yönetimimde olan ABD yönetimi bu silahları verdi ve yanlıştı, yanlış olduğunu anladık. Şimdi o silahları topluyoruz, verdiğimiz silahları geri alıyoruz" deseydi gerçekten bu daha fazla ciddiye alınırdı ve inanılırdı. ABD'nin bu konudaki maalesef tutarsız Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat etmeyen yaklaşımını da bu vesileyle not etmek istiyoruz."
Kıbrıs görüşmelerini de değerlendiren CHP'li Öztürk Yılmaz, bu konuda yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını, zamanın tüketildiğini söyledi. Yılmaz, "Bir türlü KKTC'nin ayrı bir devlet olması gerektiğine inanç yok, inanılmıyor, geçiştiriliyor" dedi. KKTC'nin seçimlerinin beklendiğini buradan farklı bir irade çıkınca u dönüşü yapılacağını savunan Yılmaz, "Sonra da Şubat ayında Rum tarafından seçimler var ve tekrar taviz masasına dönülecek, müzakere masasına değil taviz masasına dönülecek. Çünkü her kalktıklarında bir şeylerin tavizini vererek kalktılar, her oturduklarında verdikleri noktadan devam ediyorlar" diye konuştu.
KKTC'nin dünyaya tanıtılması konusunu gündeme getirdiğinde eleştiri aldığını belirten Yılmaz, "Artık giderek sertleşeceğiz. Eğer bu konuda samimi bir duruş görmezsek bu konuda daha fazla ses çıkartacağız. Çünkü sizin yaptığınız bizi Akdeniz'e gömmek, Türk askerini orada işgalci konumuna sokmak, garanti ittifak anlaşmasını sulandırmak, KKTC'nin topraklarını, egemenliğini küçültmek ve oradaki KKTC'deki Kıbrıs Türk kardeşlerimizi azınlık konumuna sokmak ve Türkiye'yi işgalci olarak damgalamak" dedi.