''MEVLİD-İ NEBİ HAFTASI' ADIYLA KUTLANMAYA BAŞLANACAKTIR'
"Bundan önce Peygamber Efendimiz'in doğduğu, alemleri ve dünyamızı şereflendirdiği günün içinde yer aldığı hafta, 'Kutlu Doğum Haftası' adıyla, her yılın nisan ayı içerisinde kutlanıyordu. Diyanet İşleri Başkanlığının aldığı yeni bir kararla, Peygamber Efendimiz'in doğduğu, dünyamızı ve alemleri şereflendirdiği günün içinde yer aldığı hafta, 'Mevlid-i Nebi Haftası' adıyla Miladi Takvime göre değil, Hicri Takvime göre kutlanacaktır. Önümüzdeki hafta bu konudaki yönetmelik değişikliği yayınlanacak ve 2018'den itibaren de Hicri Takvime göre Peygamber Efendimiz'in dünyayı şereflendirdiği hafta, 'Mevlid-i Nebi Haftası' adıyla kutlanmaya başlanacaktır."
Kutlu Doğum Haftası olarak bilinen Mevlid-i Nebi Haftası kutlamalarını sabit bir tarihe alan Hükumet bu kararında değişikliğe gitti. Buna göre Kutlu Doğum Haftası, artık Miladi değil, Hicri Takvime göre kutlanacak. Kutlu Doğum Haftası, 14 Nisan ile 20 Nisan arasında sabitlenmişti.
Bozdağ konuşmasında terörle mücadele sorununa da değindi.
Bozdağ terörün zemin bulduğu alanı ortadan kaldırmak için özellikle üniversiteler, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve kanaat önderlerine büyük görevler düştüğünü belirtti. Şimdiye dek bu konuda herkesin üzerine düşen görevi tam olarak yerine getiremediği için İslam coğrafyasının kan gölü haline geldiğini vurgulayan Bozdağ, "Kim bu kanı akıtıyor? Bunları, kendilerine 'Müslüman' diyen, şeytanın müritleri yapıyor. Bunlara kim merhametle, iyi gözle bakarsa, kim de 'bunları anlayalım' diye uğraşırsa bunlara en büyük desteği vermiş olur. Belki silah kullanmamıştır ama o niyetiyle onlara destek vermiş olur.
Bugün, İslam'a ve Müslümanlara, bunlardan daha fazla düşmanlık yapan, yeryüzünde ikinci bir organizasyon yoktur. Eğer bütün İslam düşmanları bir araya gelse, 'İnsanları İslam'dan uzaklaştırmak, Müslümanlardan nefret ettirmek için terör örgütü veya bir organizasyon yapsak' dese belki bu DEAŞ terör örgütü gibi, El Kaide, Nusra terör örgütü gibi terör örgütleri icat edebilirlerdi. İşte bunların yaptıkları tam da budur."
İslam dünyasını karıştırmak isteyenlere maşa olan bu örgütlere karşı topyekün bir mücadelenin gerekli olduğuna işaret eden Bozdağ, "Bu noktada camilerin son derece önemli bir görevi vardır. Eğer camiler, Türkiye'nin dört bir yanında kendilerine yüklenen fonksiyonu layıkıyla yapabilseler, bu terör örgütleri Türkiye'de asla destek bulamaz. Hiçbir terör örgütü de kendine yeterince destek bulamaz" dedi.
Bozdağ, camilerde görev yapan herkesin, İslam dininin aydınlık yüzünü doğru bir şekilde anlatmakla yükümlü olduğuna dikkati çekti.
"Camileri ezan vakti açıp, namazdan sonra kapatmak, bu camilerin üzerine yüklendiği fonksiyonunu anlamamaktır" diyen Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının ve din görevlilerinin cami hizmetlerine ağırlık vermesini istedi.
Son dönemlerde İslamla ilgili farklı tartışmaların ortaya çıktığına değinen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bir yandan mezhep-mezhep, bir yandan meşrep-meşrep, İslam toplumunu ayırmak için uğraşırken, yeni bir siyasal mühendislik bugünlerde yeniden gündeme geldi. Benim bildiğim kadarıyla İslam tektir. Yorumları farklı olabilir ama İslam tektir. Kitabı Kuran, peygamberi Hazreti Muhammed'dir. Ilımlı Müslüman ılımsız Müslüman diye Müslümanları birbirinden ayırmak, İslam anlayışını birbirinden ayırmak asla kabul edilemez. Bu, Müslümanlara ve İslam'a dönük, yeni bir uluslararası projedir. Buna yatkınlık gösterenler, bu projeye taşeronluk yapanlardır."
Bu tür anlayışlara yer açılmasına izin verilmemesi gerektiğini belirten Bozdağ, "Maalesef bu mühendislik çalışmaları, taşeronlarını da kolay buluyor. Çünkü istihbarat örgütleri bunları paraya boğuyor, pek çok kapının bunlara açılması için başka karanlık güçler de bunlara çok büyük imkanlar veriyor. Kim bunlarla ilgili konuşmaya başlıyorsa, bakın bunun arkasında onu konuşturan el kimdir, o eli göreceksiniz. İslam üzerindeki bu yeni mühendislik faaliyeti karşısında da hep beraber durmamız lazım."