Enflasyonu daha yüksek faizlerle aşağı çekmeye çalışmanın, 'yangına benzin dökmeye' benzediğini belirten Ertem, bu politikanın aynı zamanda kuru hedefleyerek yerel parayı daha değerli hale getirmeyi amaçladığını, bunun da orta vadede üretim ekonomisini boğarak ekonomiyi ithalat ve borç çevirme ekonomisine dönüştüreceğini dile getirdi.
Ertem'in bugün Milliyet gazetesinde kaleme aldığı "NATO ve faiz-enflasyon meselesi üzerine…" başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
Dünya 1980’i gördüğünde sistem, 1973’te kapısını çalan ancak petro-dolar gibi geçici birikimlerle uzattığı büyük bir krize adım atmıştı. Tek çare olarak, devletçi uygulamalardan vazgeçmek ve kamu tarafındaki sermaye birikimini, ucuza özel tekellere devrederek, düşen kar oranlarını yukarı çekmek yolu benimsendi ve önce İngiltere’de Thatcher ile sonra ABD’de Reagan ile neoliberal politikalar devreye sokuldu. ABD’de buna “arz yönlü iktisat” denirken, İngiltere’de yoğun özelleştirme dalgasıyla gelen süreç "Thatcherizm” diye adlandırıldı.
Bu dönem, Türkiye, Latin Amerika gibi gelişmekte olan ülke ve bölgelerde ise darbeler ve faşist askeri süreçlerle geçildi. İşte bu karanlık dönemin başaktörlerinden birisidir Paul Volcker… Volcker, faiz artırarak enflasyonu önleyeceğini sanan iktisat aldatmacasının en büyük ve ilk uygulayıcısıdır.
Bir yanda Volcker’in sıkı para politikası ve yükselen faizler, bir yanda Reagan’ın tekeller için hızla düşürdüğü vergi oranlarıyla ABD’de tekelci sisteme “can suyu” verilmiş ve kriz halının altına süpürülmüştü.
Peki, ne oldu? Üretim hızla düştü, işsizlik 1945’ten beri görülmemiş düzeye çıktı, on yıl hiç düşmedi ve şimdiki krizin temel dinamiğini oluşturdu. Dolar değerlendi, ABD’nin cari açıktan başlayarak devasa tasarruf-yatırım, kamu açıkları oluştu. Ama bunlar, ABD savaş makinesinin sağladığı dolar ve ABD kâğıdı talebiyle finanse edildi. Daha değerli dolar, daha yüksek faiz daha fazla güneyli, doğulu kanı demekti. Sonrasını biliyorsunuz, Volcker, aslında enflasyonu gerçek anlamda önleyemediği gibi, sistemin en derin krizinin temellerini attı.
İşte şimdi bütün bu yoksullaştırıcı, bizi köle eden paradigmayı bitiriyoruz. Bu açıdan önümüz aydınlıktır. Siyasi ve ekonomik olarak…