Metin Feyzioğlu'nun sözleri yalnızca, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yla ilgili de değildi. Feyzioğlu, DHKP-C üyesi oldukları suçlamasıyla tutuklanan avukatlar konusunda da açıklamalarda bulundu. "Tutuklanan avukatların, tutuklanma gerekçesinde Nuriye ve Semih'in avukatı olmaları yoktu" diyen Feyzioğlu, savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit olduğu İstanbul Çağlayan Adliyesi'ndeki DHKP-C saldırısında, saldırıyı düzenleyen örgüt üyelerinin birinin üzerinden tutuklanan avukatların isimlerinin olduğu bir liste çıktığını da öne sürdü.
RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle'nin konuğu olan Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ve avukat Several Ballıkaya, Feyzioğlu'nun açıklamalarını değerlendirdi.
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, konuyla ilgili görüşleri şöyle:
"Nuriye ve Semih'in dosyası üzerinden bir kısım tartışmalar arttı. Nuriye ve Semih'in vekilleri olan ve tutuklanan Selçuk Kozağaçlı ve diğer 16 meslektaşımız üzerinden bir tartışma çıktı. Ne ile ilgili yargılandıkları ve neyle suçlandıkları önemli. Birincisi; görünürdeki suçlama, ikincisi; görünürün altındaki suçlama. Benim bakışım şudur: Meslektaşlarımız hakkın ve adaletin yerine gelmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. Sistemin hukuka aykırılıkları ve adaletsizlikleri gereği, sistemin dışına itilip tutuklanan insanların avukatlıklarını yapıyor bu arkadaşlarımız. Soma'yı, Nuriye ile Semih'i, Gezi olaylarının sonuçlarını, haksız ve adaletsiz tutumlar nedeniyle ölen ve tutuklanan insanların savunmanlığını yapıyorlar."
"Neden acaba hukuksuzluklara karşı direnen avukatlar tutuklanıyor?" diyerek sözlerine devam eden Canduran, Feyzioğlu'nun tutuklanan avukatların, öldürülen DHKP-C'linin üzerinden isimlerinin çıkmasına yönelik sözlerine atıfta bulunarak "Deniyor ki; DHKP-C ile alakaları var. Ben şimdiye kadar kanıtlanan bir şey görmedim." dedi.
'GİZLİ TANIK İFADESİNDEN BAŞKA BELGE YOK'
OHAL KHK'sıyla kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği'nin Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın tutuklanmasını da değerlendiren Canduran, "Gerek Selçuk Kozağaçlı, gerek Engin Gökoğlu gerekse de diğer tutuklu avukat arkadaşların dosyaların baktığımız zaman, sadece gizli tanık ifadesinden bahsediliyor. Hiçbir belgeyi dosya içinde görmedim. Bir belge, dosyanın içinde varsa, bu delildir zaten. Bu delil, ancak ve ancak mahkeme heyetince değerlendirilir. O değerlendirmenin içinde, suç örgütüyle bağlantısı olup olmadığı araştırılır, varsa, ceza verilir. Yoksa serbest bırakılır. Kimse unutmasın; her sanık, cezası kesinleşene kadar masumdur." diye konuştu.
'KARAR YOKSA ÖRGÜT ÜYESİ OLARAK SUÇLAYAMAZSINIZ'
Canduran, sözlerini şöyle noktaladı:
"Selçuk Kozağaçlı suçlanmış olabilir. Ama şu an elinizde, onun örgüt üyesi olduğuna dair herhangi bir ilâm yoktur. Bir mahkeme ilâmı da yok ise, sanığa bir sonuç isnat edip onu örgüt üyesi olarak suçlayamazsınız."
İstanbul Barosu'nun bir önceki seçimlerinde başkan adayı olan avukat Several Ballıkaya da, Metin Feyzioğlu'nun açıklamalarını değerlendirdi.
"Metin Feyzioğlu'nun açıklamalarını şaşkınlık içinde okudum." diyen Ballıkaya, "Çünkü baroların ve baroları temsil eden organlarda görev alan kişilerin görevi, meslektaşlarının dayanışmasını sağlamak ve hukukun üstünlüğünün korunması için gerekli mücadeleyi gerçekleştirmek." ifadesini kullandı.
MASUMİYET KARİNESİ VURGUSU
Ballıkaya da, Hakan Canduran gibi 'masumiyet karinesi' ilkesine atıf yaparak, Metin Feyzioğlu'nun ilk yapması gerekenin meslektaşının masum olduğunu düşünmek olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bir baro başkanının yapması gereken şudur: Bir meslektaşı gözaltına alındığında, ilk olarak meslektaşının masum olduğunu düşünmesi gerekir. Çünkü hakkında bir hüküm yoktur. Hüküm verilinceye kadar da, masum olduklarını kabul edilmesi gerekir. Özellikle 12 Eylül'de gözaltına alınıp tutuklanan avukatların, suçlu olduklarını düşünüyor. Metin Feyzioğlu, 12 Eylül'de tutuklanan avukatların dosyalarına baksaydı, onların mesleklerini yaptıkları için, Nuriye ile Semih'in avukatı oldukları için tutuklandıklarını görecekti."