Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve çalışanlarının yargılandığı davanın dördüncü duruşması bugün yapılıyor. Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu bir yıl; muhabir Ahmet Şık 305 gün; muhasebe çalışanı Emre İper ise 208 gündür cezaevinde bulunuyor. Zafer Arapkirli ile Seyr-i Sabah'a konuşan Cumhuriyet gazetesi davası avukatlarından Fikret İlkiz, "Cumhuriyet gazetesinden 4 kişi tutukludur. Bu tutukluluğu sona erdirdiğiniz zaman herkesin bundan memnun olması gerekir. Ama önce tutukluyorsunuz, yargılıyorsunuz, sonra serbest bırakıyorsunuz ve bizim bu özgürlüklere sevinmemizi bekliyorsunuz. Çok yanıltıcıdır. Asıl önemli olan ceza davalarının, soruşturmaların açılmaması gerekir. Açıldığı an ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü hakkı ihlal edilmiştir. Tüm sevindirmeler siyasal iktidarların gazetecileri hedef gösterdiği bir yöntem biçiminden ibarettir" dedi.
İlkiz, şöyle devam etti: "İddianamede ileri sürülen suçlamalar iddiadır. Dolayısıyla biz savunma makamı olarak yargılanan gazeteciler bakımından bu iddialara karşı diyeceklerimizi bildirdik. Bu aşamada henüz bu anlamda delillerin tartışılmasına tam geçilmedi. Giderek bazı deliller mahkeme önünde tartışılmaya başlanacak. Ama bu arada bu soruşturma bir iddianameye bağlandığına göre yargılama bunu ileri sürdüğü iddialar ve dosyaya sunulan deliller üzerinden devam etmelidir. Bir başka deyişle ucu açık bir soruşturma yapılamaz. Ben böyle diyorum ama Türkiye'deki bazı soruşturmalar böyle devam ediyor. Bu da onlardan birisi" ifadelerini kullandı.
‘DEMOKRASİ HUKUKTUR'
"Gazetecilik fiillerinin suç olarak yargılanmaması gerekir" diyen İlkiz, "Eğer herhangi bir şekilde bir iddianame ile gazetecilik faaliyetinden bir suç yaratmaya çaba gösterir ve gazetecileri bu nedenle herhangi bir terör örgütü ile bağlantılı göstermeye ya da yardım ve yataklık gibi kavramlarla açıklamaya çalışırsanız bu hukuki olmaz. Hukuki olmaması, laik demokratik sosyal hukuk devleti olduğunu söyleyen bir ülkede yargının ve bu anlamdaki demokrasinin yara almasına neden olur. Çünkü demokrasiyi ne yazık ki yıllardan beri Türkiye'de açılan ceza davaları üzerinden tartışıyoruz. Oysa tartışılacak bir şey yok. Demokrasi hukuktur. Hukuk tek başına bir şey ifade etmez ama adalettir. Adalet duygusunu insanlar üzerinde zayıflatırsanız bu toplumu olumsuz yönde etkiler. Bugün 31 Ekim. Umarım uzun tutukluluk kabul edilir, hak ihlali kabul edilir, ona göre bir karar çıkar" şeklinde konuştu.