MÜSİAD, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ticaret ataşelerini, MÜSİAD Genel Merkez’de misafir etti. Türkiye’nin AB üyesi 28 ülke ile gerçekleştirdiği ithalat ve ihracat potansiyelinin yanı sıra ticari ilişkiler, doğrudan yatırım ve iş ortaklığı fırsatları değerlendirildi.
Toplantıda konuşan Kaan, Türkiye’nin AB’ye üye olma isteğinde ve kararlılığında her zaman artış olduğunu, fakat AB tarafında aynı tutumun söz konusu olmadığını söyledi.
'AVRUPA'YLA İLİŞKİLERİMİZİ SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRMEK İSTİYORUZ'
Kaan, Türkiye’nin 2023 hedefleri çerçevesinde dünyanın ilk 10 ekonomi arasına girme hedefini anımsatarak, iş adamları olarak ekonomik ilişkilerin ve ticari ortaklıkların, siyasi çekişmelerle zedelenmesini doğru bulmadıklarını ifade etti:
“Birçok ülkede, birçok farklı bölgede varlık gösteriyoruz. Bu ülkelerdeki siyasi, ekonomik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu gelişmelere karşı tavrımızı da şeffaf bir şekilde ortaya koyuyoruz. Sivil toplum kuruluşu olmanın yanı sıra bir lobi kuruluşu olarak da hareket ediyoruz. Biz MÜSİAD olarak, Avrupa’yla olan ilişkilerimizi mümkün olduğunca olumlu bir çizgide tutmak ve sürdürülebilir hale getirmek gerektiğine inanıyoruz.”
Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yücel de toplantıda yaptığı konuşmasında Türkiye’nin, iktidar değiştirse de, AB’ye katılım yönündeki stratejisini değiştirmediğini belirterek, üyelik konusunun hükümetler üstü bir devlet politikası olduğunu söyledi. AB’nin bölgesel bir barış projesi olarak oluşturulduğunu söyleyen Yücel, bu projenin artık küresel bir barış projesine dönüşmesi gerektiğini ifade etti. Bunun yolunun Türkiye’nin AB üyesi olmasından geçtiğini savunan Yücel, bugüne kadar üyelik sürecinde 16 fasılın açıldığını, birçok faslın ise siyasi blokaj nedeniyle açılmadığını kaydetti:
“Müzakere sürecinin bazı siyasi gerekçelerle bloke edilmesi, aslında aday ülkenin AB standartlarına yaklaşmasını engellemektir. Sonuçta üyelik kararı müzakerelerin sonunda verilecektir. Müzakere süreci ile üyeliği birbirine karıştırmamak gerekiyor. Olması gereken, müzakere sürecinin önündeki bütün engellerin kaldırılması ve Türkiye’nin her bir fasılda AB ile masaya oturması, AB’nin eleştirilerini bu resmi platformda Türkiye’ye iletmesidir. AB Türkiye’yi siyasi konular, insan hakları ve adalet konularında eleştiriyor. Ama bu eleştirilerin değerlendirmesi gereken resmi platform olan müzakere sürecinde 23. ve 24. fasılların açılmadığını görüyoruz. AB’nin Türkiye ye yaklaşımı konusunda bir samimiyet değerlendirmesini kendi içerisinde yapması gerekiyor.”
Ayrıca Yücel, Türkiye’nin AB’nin geleceğini de düşündüğünü ifade ederek, aşırı sağın yükselişini endişe verici olarak yorumladı.
MÜSİAD Uluslararası Ticaret ve İşbirlikleri Komisyonu Başkanı Mehmet Zeki Güvercin ise Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde, iki aktör arasında yaşanan siyasi gerilimlerin ekonomik ilişkilere asgari düzeyde yansıması gerektiğini söyledi. Gümrük Birliği anlaşmasının imzalanmasından bu yana ikili ticarette 7 kat artış yaşandığını dile getiren Güvercin, “Gümrük Birliği Anlaşması, anlaşmaya dahil olduğumuz günden günümüze kadar, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ekonomik ilişkileri yepyeni bir boyuta taşıyarak, ülkemiz için ciddi bir kazanım oldu. AB'den Türkiye’ye giren yabancı yatırımların hızlanmasında da etkili bir misyon üstlenen Gümrük Birliği Anlaşması, böylece söz konusu dönemde AB’nin, Türkiye’nin hem en büyük ticaret ortağı hem de en büyük yatırımcısı konumuna yükselmesinde önemli bir rol üstlendi” dedi.