Davacılar hakkındaki geçici tutuklama kararlarının yasallığını sorgulayan AİHM, bu kararların Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) tutuklama nedenleriyle ilgili 100'üncü maddesinde belirtilen hükümlere uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda kapsamlı açıklama istedi.
AİHM, geçici tutukluluk kararı ve bu karara yapılan itirazı reddeden yargıçların kullandığı gerekçelerin yeterli ve yerinde olup olmadığını da sordu.
AİHM Türk hükümetinden Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumları konusunda ayrıntılı bilgi ve belge talebinde de bulundu.
NE OLMUŞTU?
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 28 ve 29 Haziran 2017 tarihlerinde AİHM’e başvurarak, haklarındaki geçici tutukluluk kararı ve tutukluluk koşullarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu savunmuşlardı. Davacılar AİHM’e gönderdikleri dava dilekçesinde, haklarındaki geçici tutukluluk kararını 'keyfi' ve 'açlık grevine son verdirmek için alınmış bir önlem' olarak tanımlamışlardı. Gülmen ve Özakça, geçici tutukluluk kararı verilirken kullanılan gerekçelerin ise 'temelsiz' olduğu tezini ileri sürmüşlerdi.
AİHM SAYESİNDE İLK KEZ MUAYENE
AİHM’in çağrısı üzerine Gülmen ve Özakça 14 Temmuz’da Ankara Sincan Cezaevi içindeki hastanede muayene edildi. AİHM’in 21 Temmuz’daki ikinci başvurusu üzerine davacılar bu sefer 25 Temmuz’da Ankara Numune Hastanesi’nde muayeneye alındı. Numune Hastanesi’nde 11 hekim ile hazırlanan raporda davacılar için "Mevcut bulgulara göre hayati tehlike arz eder. Hayatını yalnız başına idame ettiremez. Ancak mevcut bulgular tutukluluk halinin tehirini gerektirmez. Hastane statüsünde sağlık birimi olan ceza infaz kurumlarında veya resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde takip ve tedavi edilebilir" görüşüne yer verildi.
AİHM bu görüş üzerine, Gülmen ve Özakça’nın Sincan Cezaevi Kampüsü Devlet Hastanesi’nde tutulmalarının 'yaşamlarına ya da organlarına telafi edilemez zararlar verecek gerçek ve acil bir risk oluşturmadığına' karar verdi. Buna karşılık davacıların güncel ihtiyaçlarını Numune Hastanesi raporunda belirtildiği gibi gerçekleştirebilmeleri ve istedikleri doktorlar tarafından muayene edilebilmelerine olanak tanınması için Türk hükümetinin gerekli önlemleri almasını istedi.
AİHM, iki eğitimcinin açlık grevine son vermeleri için daha önce yapmış olduğu çağrıyı da yineledi. Gülmen ve Özakça işlerine geri dönebilmek amacıyla 11 Mart 2017 tarihinde açlık grevine başlamışlardı.