Suriye ordusunda görevli Velid Hali başkent Şam’da düzenlenen bir basın toplantısında, Hama'da Rus askeri polisinin görev yaptığı gözlem noktasına 18 Eylül'de saldıran terör örgütü Fetih el Şam (eski adıyla El Nusra) militanlarının, ABD yapımı silahlar kullandığını tespit ettiklerini kaydetti.
Hali, militanlara ülke dışından yasadışı olarak gönderilen ABD, Belçika ve İngiltere yapımı 100 parça silah ve roketatar ele geçirdiklerini de belirtti. Basın toplantısında konuşan Ali el Ali de militanların ellerine geçen silahların, Pentagon'un müttefiklerine yardım programı kapsamında satın alındığını, bu silahların deniz yoluyla Ortadoğu'ya ulaştırıldığını, Suriye'ye ise hükümet güçlerinin kontrol etmediği sınır bölgelerinden sokulduğunu söyledi.
'BU GRUPLARIN ÜZERİNDE ABD SİLAHLARININ ÇIKTIĞINI BİRÇOK DEFA GÖRDÜK'
Konuyla ilgili Sputnik’e değerlendirmede bulunan güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, “Bu, yeni bir fotoğraf değil. Buna dair fotoğraf geçmişte pek çok kere kendisini gösterdi. Özellikle tanksavarlar konusunda Amerikan yapımı TOW’ları gördük. Diğer tarafıyla şunu da söylemek gerekiyor; TSK, Güneydoğu’da PKK’dan ele geçirilen bir M4 saldırı tüfeğini paylaşmıştı, bunun seri numarası üzerinde görünüyordu. Ben de arşivimi tararken aynı kafileden başka bir silahın, DAEŞ’ten ele geçirildiğini fark etmiştim” dedi.
'BATI MENŞELİ SİLAHLARIN ENVANTERİNİN DAHA SIKI TUTULDUĞUNU BİLİYORUZ'
Terör örgütlerinin kullandığı Rus ve Batı menşeli silahların arasında bir fark bulunduğunu ifade eden Ağar, “Rus menşeli silahların şöyle temel bir karakteri var; menşei bellidir ama alanı vereni pek belli değildir. Ama Batı menşeli silahların envanterinin çok sıkı tutulduğunu biliyoruz. Sıkı tutulan bu envanterdeki silahların, bu grupların üzerinde çıkması, açıkçası desteğin nerelerden geldiğine dair ispatlar barındırıyor. Diğer taraftan bu örgütleri yönetmek ya da yönlendirmek isteyen ABD’nin değişik yapılanmalarının, bu örgütler üzerindeki etkisi de sahada bilinen gerçeklerden biridir. Dolayısıyla şaşırtıcı değil” dedi.
Ağar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öte tarafıyla sahadaki gruplar üzerinde ABD’nin ya da Batı dünyasının bilinen ya da bilinmeyen büyük bir etkisi olduğu, temel gerçek. Burada bir vekaletler savaşı var. Vekalet savaşında kullanılan silah ve mühimmatın bir şekilde kendisini göstermesi şaşırtıcı değil. Diğer tarafıyla şöyle bir şey var; ABD’nin sadece kendi üretimi olan silahlar değil, aynı zamanda Doğu Bloğu menşeli, Rus menşeli silah ve mühimmatları değişik tedarik kaynaklarından temin ederek buradaki gruplara dağıtıldığını görüyoruz. Bunun en bariz örneği de YPG’ye ve PKK’ya verilen silahlarda çıktı. Örneğin AT-4, SPG-9, Doçkalar, bunlar Rus menşeli olmakla birlikte ABD tarafından sahadaki terör örgütlerine verildiğini görüyoruz.”
Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş da Sputnik’e yaptığı açıklamada “Zaten ABD bu konularla ilgili kendisini kurtarmak amacıyla bundan yedi-sekiz sene evvel Irak’ta 300 bin Amerikan silahının kaybolduğunu ilan ettiler ki kimin elinde çıkarsa silah, kendi verdikleri ortaya çıkmasın diye. Bunun sonucunda şöyle bir ortam yaratılmış oldu; kendileri vermiş olsalar bile Irak’ta kaybolmuş silahlardan ele geçirilmiş diyecekler” dedi.
Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesinden sonra Batı’nın, El Kaide’nin öncüllerini oluşturan kuvvetleri desteklediğini, El Kaide’nin türevlerinin bugün Suriye’de güçlendiğini dile getiren Karakuş, “Batı ülkeleri Sovyetler Birliği’nin son döneminde ‘Yeşil Kuşak’ oluşturmak için El Kaide’nin öncüllerini destekledi. Daha sonra bunlar İslami terör örgütü noktalarına geldiler ve fevkalade yanlış işler oldu, şimdi de Suriye’de böyle devam ediyor. Dolayısıyla Suriye’deki örgütlerin elinde böyle silahların çıkması hiç şaşırtıcı değil, gayet doğal" diye konuştu.