TÜRKİYE’NİN 3 AKTÖRLE İLGİLİ CİDDİ REZERVLERİ VAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yeni bir Kobani yaşatmayız’ açıklamasını Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Sputnik’e değerlendirdi. Erdoğan’ın, Türkiye’nin daha önce söylediği ve izlediği temel politikaları bir kez daha dile getirdiğini ifade eden Bağlı, Türkiye’nin temelde Suriye ile ilgili yaklaşımında üç aktörle ilgili çok ciddi rezervlerinin olduğunu, bunları da uluslararası kamuoyu ve diplomasiyle yürütülen bir çalışma sonucunda bertaraf edilmesi gerektiğini söylediğini belirtti.
Türkiye’nin rezervlerini de ‘Esad rejimi’, ‘IŞİD terör örgütü’, ‘PYD/PKK terör örgütü’ olarak ifade eden Bağlı, Türkiye’nin her üç yapının bölgede çok ciddi olarak sadece Suriye’yi değil diğer ülkeleri de etkileyecek bir sonucu doğuracağını her vesileyle dile getirdiğini anlattı. Türkiye’nin bunun mutlaka durdurulması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Mazhar Bağlı, şöyle konuştu:
'DENGEYİ BOZAN ABD OLDU'
Oysaki Türkiye ve diğer ülkeler burada farklı etnik orjinden kaynaklan siyasal yapılanmaların birer varlık olarak kabul edilmesinde çok büyük rezervleri yoktur. Burada farklı mezhebe sahip olanların bir siyasal mekanizmanın içerisinde yer almalarına karış Türkiye’nin bir rezervi yoktur. Bu coğrafya da farklı ideolojiye sahip olanların siyasal yapılanların içerisinde bulunmalarına yönelik bir rezervi yoktur. Tek bir rezerv olduğu konu şiddete başvuran terör eylemleri ve benzeri yapılanmaların bu coğrafyanın herhangi bir yerinde nüfuz edip bir varlığa dönüşmüş olması ciddi anlamda bütün bir bölgeyi etkileyeceğine dair bir kaygısı var ve bunu çok şiddetle dile getiriyor."
'TÜRKİYE BENCE DE İZİN VERMEYECEKTİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasını “Herhangi bir etnik, dini, mezhepsel sorunu kendine maske olarak kullanıp onun arkasından bir takım şiddet unsurlarını bir siyasi aktör haline getirilmesine Türkiye izin vermeyecektir” şeklinde değerlendirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Mazhar Bağlı, “Bence de izin vermeyecektir” dedi. Bağlı, Türkiye’nin bu konudaki kararlılığını çok açık bir biçimde İdlib operasyonuyla da ortaya koyduğunu vurguladı.
Erdoğan’ın aynı zamanda ABD ve Batı’ya terörü desteklemeyin mesajı da verdiğini ifade eden Bağlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Terörü desteklemekten kastettiğimi şey sadece terör örgütlerinin ideolojileri yahut da onların düşüncelerinin ifade edilmesine bir alt yapı oluşturmak anlamında genelde okunuyor ama günümüzde özellikle bu PKK terörünün Suriye’de güçlenmesine giden süreçte bahsi geçen aktörlerin desteğinin silah desteğine varacak kadar çok ileri boyutlarda olduğunu gördük. Çünkü bunu artık açık ve net olarak dile getiriyor. Buna ciddi anlamda bir itirazı var Türkiye’nin. Yani terörün nereden kaynaklanırsa kaynaklansın hangi maskenin arkasında gizlenmiş olursa olsun ya da hangi sorunun arkasında gizlenmiş olursa olsun teröre ve şiddete başvuran yapılanmaların ciddi anlamda bütün dünyanın geleceği için bir tehdit oluşturduğunu Türkiye yaşadığı olaylardan hareketle dile getiriyor. Onlara da bir nevi aslında bir uyarıda bulunmuş oluyor; bunun sonu yoktur, bugün siz herhangi bir terör unsurunu desteklediğiniz de yarın bir başkası başka bir terör unsurunu da destekleyebilir. Dünya siyasetinin içerisinde günümüzün temel insan hakları yaklaşımı içerisinde terör ve şiddetin bir unsur olarak siyasetin içerisine zehirli bir kıymık gibi dalmasına Türkiye izin verilmemesi gerektiğini söylüyor. Burada yapılan yardımların bir biçim de diyelim ki IŞİD terörüne kalkanmış gibi gösterip, PKK terörüne meşruiyet kazandırmanın terör olaylarından birisini diğerinden ayırmanın özde bir farkının olmadığını söylüyor."