https://anlatilaninotesi.com.tr/20170916/soylu-tugluk-anne-cenaze-saldiri-fotograf-asagiliksiniz-1030171776.html
Soylu'dan 'Tuğluk'un annesinin cenazesine saldıran kişiyle fotoğraf' açıklaması: Aşağılıksınız
Soylu'dan 'Tuğluk'un annesinin cenazesine saldıran kişiyle fotoğraf' açıklaması: Aşağılıksınız
Sputnik Türkiye
İçişleri Bakanı Soylu, HDP'li Tuğluk'un annesinin cenazesine saldıranlardan bir kişiyle çekilen fotoğrafıyla ilgili Twitter'dan yaptığı açıklamada... 16.09.2017, Sputnik Türkiye
2017-09-16T13:57+0300
2017-09-16T13:57+0300
2017-09-16T20:21+0300
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/103017/40/1030174019_0:32:1200:710_1920x0_80_0_0_5686ed9354daec728fb13548d96f75a5.jpg
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2017
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/103017/40/1030174019_8:0:1191:743_1920x0_80_0_0_5f39c2550464d08b083e530e6b47f780.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
türkiye, haberler, süleyman soylu, aysel tuğluk, hatun tuğluk
türkiye, haberler, süleyman soylu, aysel tuğluk, hatun tuğluk
Soylu'dan 'Tuğluk'un annesinin cenazesine saldıran kişiyle fotoğraf' açıklaması: Aşağılıksınız
13:57 16.09.2017 (güncellendi: 20:21 16.09.2017) İçişleri Bakanı Soylu, HDP'li Tuğluk'un annesinin cenazesine saldıranlardan bir kişiyle çekilen fotoğrafıyla ilgili Twitter'dan yaptığı açıklamada 'Aşağılıksınız' ifadesini kullandı. Soylu, AK Parti Maçka İlçe Başkanlığı'nın 6. Olağan Genel Kurulu'nda da "Yuh ya yuh. Öyle senaryolar üretiyorlar ki…" diyerek çıkan haberlere tepki gösterdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine saldıranlardan bir kişiyle çekilen fotoğrafıyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Twitter'dan yapılan açıklama şöyle: "Aşağılıksınız! Bugün 16 Eylül 2017, iki bakan, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idam edilişinin 56. yıldönümü. Size benzeyen insan müsveddelerinin iftiralarıyla alçakça asıldılar. Yarım asır geçti, aşağılık tavrınız değişmedi. O akşam Ankara Valisi ve Ankara Emniyet Müdürü ile birlikte olayın gerçekleştiği mezarlığa, akabinde bilgi almak, ailenin mezar yeri değerlendirmesini beklemek ve karakolun önünde bir araçta bekleyen Aysel Tuğluk ile görüşmek için karakola gittik. Aysel Tuğluk'a başsağlığı dileyip 45 dakika görüştük. Ardından ailesiyle değerlendirme yapmak için izin istedi. Görüşmeler sonrası ailenin cenazeyi Tunceli'de defnedilmesi konusunda kararı geldi ve gerekli hazırlıklar yapılıp tedbirler alındı. Heyetle birlikte 1 saat kadar olayların videosunu izledik. Yaklaşık 3.5 saat karakolda bulunmamızın ardından olayla ilgili yapılması gereken gözaltı talimatlarını verip karakoldan çıktık.
'ÖNEMLİ OLAN KİMİN BİZİMLE FOTOĞRAF ÇEKİLİP ÇEKİLMEYECEĞİ DEĞİL SUÇA KARIŞIP KARIŞMADIĞIDIR'
Bu esnada orada bulunduğumuzu bilen mahalle eşrafı karakolda bizimle fotoğraf çekilmek istedi ve ayrılırken birçok kişiyle fotoğraf çekildik. Önemli olan, hayatımızın her döneminde kimin bizimle fotoğraf çekilip çektirmeyeceği değil hukuk açısından bir suça karışıp karışmadığıdır.
'ŞAHIS ERTESİ GÜN GÖZALTINA ALINDI, HALA GÖZALTINDA'
Talimatlarımız sonrası tahkikatın derinleştirilmesi sonucu 48 kişinin ifadesi alındı ve ifadesi alınan bu şahıs da savcının talimatıyla ertesi gün gözaltına alındı ve halen gözaltındadır.
Mahalle eşrafının bizimle fotoğraf çekme talebi talimatımız sonucu yapılan incelemede fotoğraf çekilenlerden birinin de göz altına alınması, fitne gerçeğini değiştirmez. Tam tersine bu konudaki hassasiyetimizi ve olaya bakışımızı ortaya koyar. Biz bu konuda gereğini yapmışız ve yaparız. Rahmetli Adnan Menderes ve iki bakanın idamına giden yoldaki taşlarını da bu fitne felsefesiyle dizdiler. Allah fırsat vermesin."
Öte yandan Soylu, AK Parti Maçka İlçe Başkanlığı'nın 6. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada da bu konuya değindi:
- Biz öncelikle insanız ve kendi görevlerimizi hakkıyla, adaletiyle ve bize öğretilen kurallarla ve ölçülerimizle yapmak zorundayız. Eğer biz bundan saparsak bu Allah’ın ve milletin gücüne gider. Biz biliriz ki insanlar yeryüzünde Allah’ın elçileridir. Onların gücüne giden, Allah’ın gücüne gider.
Aysel Tuğluk’un annesi öldü. Bizim bir arkadaşımız bana gece telefon açtı. Ben de Adalet Bakanımızı aradım ve 'Annesi 80 yaşında vefat etmiş, biz buna izin verelim' dedim. 'Haklısın' dedi. O arada Sayın Cumhurbaşkanımıza (Recep Tayyip Erdoğan) bir notla arz ettik, 'Doğru olan, insani olan da budur' dendi. Ardından arkadaşlarımıza 'Gerekli tedbirleri alın' dedik.
Şöyle bir teklif daha geldi. Bir kişi cezaevinden çıkarsa, eğer o gece cezaevinin dışında kalması gerekiyorsa normali ilgili cezaevinde veya yakın bir cezaevinde kalmasıdır. Bana yine ilgili arkadaşımız, bizim partimizin yetkilisi dedi ki 'şöyle bir talepleri daha var. Siz izin verirseniz eğer akşam kendi evinde kalabilirmiş. İzin verir misiniz? dedi. Dedim ki 'ona da izin verelim', verdik. Ondan sonra da biz başka işlerle meşgul olduk. Fakat cezaevinden çıkması gecikti yani prosedürler falan sonra geldi, cenaze ikindide defnedilmesi gerekirken ikindiyi geçti, akşam vaktinde cenaze oluştu. Bunun da farkında değiliz, bizim de yerel yönetimler toplantımız vardı, konuşmalarımız vardı, başka programlarımız söz konusuydu.
Zangır zangır herkes beni arıyor. 'Burada olay var, bu olayla ilgili hemen müdahale edin.' Ben de hemen emniyet müdürümü aradım, dedim ki cenazede olay mı var? Dedi ki 'Efendim cenaze defnedildi, ben çıktım. Olay bitti bir şey yok diye arkadaşlara bıraktım ben ayrıldım ama hemen bakıyorum. Bana bir şey gelmedi.' Ankara valimi aradım, o da aynısını söyledi. Dedim hemen bir bakın, hemen müdahale edelim. Sonra Ankara Emniyet Müdürüm aradı, 'Evet efendim ilçe emniyet müdürümüz orada bütün tedbirler alınmış, ilk önce 5, sonra 10, sonra 15, sonra 25 kişilik grup geldi burada protesto ediyor.' Hemen müdahale edin, kesinlikle müsaade etmeyin dedim.
Anlatıyorlar şöyledir böyledir diyorlar. Dedim ki tahrike gerek yok, biz bu işin üstesinden geliriz. Bu arada dediler ki 'Biz bu cenazeyi buradan çıkaracağız, definden.' Dedim ki bakın çıkartmayın bu yanlış olur, ayıp olur. Bunu yaptırmamalıyız. Bunlar 5, 10 dakikanın içinde gerçekleşiyor, olay zaten 20, 25 dakikalık bir olay. Ben hemen oraya geliyorum bekleyin dedim. Gittik oraya baktım ki ben gelmeden cenazeyi çıkartmışlar. 'Durdurun cenazeyi' dedim, durdurdular. Cenazeyi biz buraya tekrar defnedelim. Orada ailenin şöyle bir değerlendirmesi oldu, 'bu kadar olaydan sonra eğer tekrar bir şey olursa biz çok üzülürüz.' dediler. Ben de bunu insani gördüm. O zaman dedim, bir değerlendirme yapın hep beraber, ne yapmak istiyorsanız biz size yardımcı olalım. Burası olur, Karşıyaka Mezarlığı olur, memleketinizi istiyorsanız memleketinize…
O arada Sayın Cumhurbaşkanımıza bu olayı arz ettim, efendim böyle böyle bir durumla karşı karşıyayız talimatınız bu konuda nedir? Dedi ki 'Eğer aile burada gömülmesini artık istemiyorsa hemen bir uçak tutun. (Biz uçağı ayarladık Türk Hava Yollarıyla saat 2 buçuk 3 gibi hareket edebileceğimizi de hesaba koyduk.) Uçakla beraber cenazeye gitmek isteyenleri ve cenazeyi de memleketine götürün orada da tedbirleri alın, defni gerçekleştirin.' dedi. Ben de 'emredersiniz' dedim ve netice itibarıyla olayın başından sonuna kadar…
Bu arada şöyle ifadeler de geldi, ben kamuoyuna her şeyi açıklamakla yükümlüyüm, telefonda bana söylenenler 'bize Ermeni dölü.', 'siz Kürt'sünüz', 'Alevi'siniz' dediler. Bir sürü şey söylendi. Ben arkadaşlarımıza ilk gittiğimde mezarlığa sordum, böyle ifadeler oldu mu, güvenlik görevlileri dediler ki 'Böyle ifadeler olmadı.' Olur bazen güvenlik görevlileri duymamış olabilirler, bazen söylemekten imtina edebilirler. Dedim ki getirin videoları. Bütün videoları izledik orada 1 saat, tek tek ne söylendi, ne yapıldı, ne edildi. Böyle bir laf yok bir kere, böyle bir söz yok. Başka sözler var, 'buraya gömdürmeyiz, bizim ailemiz burada, şehidimiz burda, anam burda, babam burda, bilmem ne burada…' Aslında belkide onlar kimin gömüleceğini de tam anlamıyla da bilmiyorlar, gece yarısı da olunca 'niye acaba gece buraya gömülüyor', böyle bir durum da oluştu. Netice itibarıyla biz oraya gitmeden önce polis tabiriyle söylüyorum onları püskürttüler, alanı temizlediler öbürleri de çıktı gitti.
Karakolda bu işlemleri takip ettik, sonra oranın eşrafı geldi. Ben 2, 3 saat oradayım. Bak başıma gelen işe Araplar geldiler, benimle fotoğraf çektiriyorlar, 'fotoğraf çektirebilir miyim? Özür dilerim bilmem ne diyor? Yüzlerce insanla fotoğraf çektiriyoruz. Eşraf, belediye başkanları geldi hepsiyle sohbet ettik. Orada 'bu olay olmasaydı çok ayıp oldu, yanlış oldu, bu olay bizi çok üzdü' sitemlerimi de ilettim. Bu arada dedim ki hemen tahkikata başlayın, kim varsa ifadesini alın, tanıkların da şüphelilerin de ifadesini alın ve gereğini yerine getirin. Burada en ufak bir boşluk vermeyeceksiniz. Sabahleyin sizden bu işin sonucunu bekliyorum dedim. Fotoğraf çektirmek isteyenler oldu. Polisler, komiser arkadaşlar, amirler, eşraf herkesle birer birer fotoğraf çektirdik, hadi bakalım Allah yolunuzu açık etsin dedim, arabaya bindim ve gittim.
Gece saat 1, 1.30'da 'İçişleri Bakanı saldırganların birisiyle beraber karakolda fotoğraf çektirdi.' Yuh ya yuh. Öyle senaryolar üretiyorlar ki… Olay şu, 48 kişinin ifadesi alındı, o benim fotoğraf çektirdiklerimden bir tanesinin de ifadesi alındı ve şu anda gözaltında yani onun da olaylarda ne kadar etkisi var, ne kadar etkisi yok savcılık ve bizim arkadaşlarımızın değerlendirmesi sonrası çıkar. Yani sırf bu olayda bir iftira atmak, bir fotoğraf, yandık biz o zaman. Günde binlerce fotoğraf çektiriyoruz bazen Anadolu'ya gittiğimizde, insanlarla bir araya geldiğimizde. Hepsinin hangi hali ortaya koyduklarını mı bileceğiz yani. Biz fotoğrafa bakmayız? Biz neye bakarız biliyor musunuz? Kimin hukuka uyup uymadığına, kimin kurala uyup uymadığına, kimin bu kuralları yerine getirip getirmediğine, kim haksızlık yaparsa yapsın benim görevim, babası bile haksızlık yaparsa gereğini yerine getirmekle mükellefim.