CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu sorunların nasıl çözüleceğini de üreticilerle konuştuklarını vurgulayarak, "Fındık üreticisinin sorunları var. Bütün Türkiye konuşuyor ama sadece konuşmayan hükümetin kendisi. Bu kadar dert varken bu dertlerin üstü örtülmek isteniyor" ifadesini kullandı.
'BENİMLE İLGİLENİYOR, BENİMLE UĞRAŞIYOR, BENİMLE KONUŞMAK İSTİYOR, BANA ÇATIYOR'
Vatandaşın gündeminin farklı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sayın Erdoğan'ın gündemi ise ayrı. Fındık üreticisinin gündemi ayrı Sayın Erdoğan'ın gündemi ayrı. Efendim beyaz et, buğday ve hububat üreticisinin gündemi ayrı Sayın Erdoğan'ın gündemi ayrı. Onlar 'Geçinemiyoruz, borç batağındayız. Aman sorunumuzu çözün.' diyorlar. Sayın Erdoğan'ın tek gündemi var. O da benim. Tabii bu beni mutlu ediyor. Onun gündeminde sadece ve sadece benim olmam beni mutlu ediyor. Benimle ilgileniyor, benimle uğraşıyor, benimle konuşmak istiyor, bana çatıyor. Amaç acaba toplumun yoğun gündeminden toplumu nasıl koparırım? Beni üzen nokta asıl burası. Türkiye'nin gerçek sorunlarını konuşamıyoruz ve tartışamıyoruz."
'TELEVİZYONA ÇIKMAYA KORKTUĞUN KİŞİYİM'
'BU MİLLETİN BAŞINA PKK'YI, IŞİD'İ, FETÖ'YÜ SEN MUSALLAT ETTİN'
"Gel yüreğin yetiyorsa ben terörü 4 yılda nasıl bitireceğimi sana anlatacağım ve sen de dinleyeceksin, vatandaşlar da dinleyecek" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
Kemal Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit döneminden iktidar devralındığında PKK, IŞİD ve FETÖ'nün olmadığını bildirerek, "Şimdi hem İŞİD hem PKK hem FETÖ var. Bunları sen besledin, büyüttün. Oslo'da bunlarla beraber oldun. Habur'da Türkiye Cumhuriyeti'nin hakimlerini, savcılarını bunların ayağına gönderdin. Dolmabahçe'de oturdun. İmralı'da oturdun. O yetmiyormuş gibi döndün FETÖ'ye 'Ne istediniz de vermedik?' dedin. Onlara her istediklerini verdiler. İyi de bu ülkenin çiftçisine, emeklisine, taşeron işçisine, garibanına, işsizine niye vermedin?" ifadesini kullandı.
"Niye benimle uğraşıyorsun? Sabah, öğle, akşam Kılıçdaroğlu. İyi, gayet güzel. Memnunum ben bundan. Beni konuşuyorsan önüme çıkmaya niye cesaret edemiyorsun? Benim sorularımdan korkuyorsun değil mi? Korkacaksın daha. Zaten Kılıçdaroğlu hastalığının nüksetmesinin nedeni de bu. Sesimi duyunca, fotoğrafımı görünce kan beynine sıçrıyor. Hele hele cevap vermeyince çıldırıyor. Çıldırabilirsin, kan beynine sıçrayabilir ama ben bu ülkede mazlumların, taşeron işçilerinin, emeklilerin, memurların, sanayicilerin, herkesin avukatı olacağım. Sen ise belli çevrelerin avukatı olacaksın. Sana çok açık ve net bir soru daha soruyorum Sayın Erdoğan. Sen terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptın mı, yapmadın mı? Ben senin yaptığını gayet iyi biliyorum. Ver beni mahkemeye. De ki 'Kılıçdaroğlu beni terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmakla suçluyor.' Niye vermiyorsun mahkemeye? Senin mahkemelerinde yargılanacağım üstelik. Senin hakimlerinin önünde yargılanacağım. Belgeleri tek tek o hakimin önüne koyacağım. Hakim dahi kıpırdayamayacak. Cesaretin varsa gel kardeşim. Öyle ulu orta bağırmanın hiçbir anlamı yok."
Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamasının ardından kanaat önderleriyle basına kapalı gerçekleştirilen toplantıya geçti.