"Maalesef tüm dünyada otoriterliğin yükseldiği ve gazetecilere yönelik baskının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri de (Donald) Trump yönetimiyle birlikte bu yola tevessül etmiş gibi görünüyor. Bu tabii ki üzücü. Çünkü ABD gibi basın özgürlüğünün anayasal teminat altında olduğu bir ülkede yaşanan bu gelişme, tüm dünyadaki gazeteciler için kaygı verici."
Gazetecilere yönelik ‘ajan' veya ‘lobici' gibi suçlamaların kabul edilemez olduğuna işaret eden Kuleli "Yerel ve uluslararası medya mensupları her ülkede eşit haklara sahip olmalı. Sputnik muhabiri Türkiye'de sahip olduğu haklara ABD'de de sahip olmalı. ‘Ajan' veya ‘lobici' gibi ithamlarla gazetecilerin faaliyetlerinin kısıtlanmasını kabul etmiyoruz. Bugün Türkiye'de nasıl ‘ajan' ‘lobici' gibi ithamların gazetecilere yöneltilmesine karşıysak, buna dünyanın her noktasında da karşıyız. Tüm medya çalışanlarına ve dünyadaki özgür medyaya yönelik bir gözdağı ve müdahaledir. Bu açıkça medya özgürlüğüne müdahaledir" ifadelerini kullandı.
ABD'nin konuya ilişkin ‘dünya kamuoyunu tatmin edecek şekilde' bir açıklama yapmasının zorunluluğuna işaret eden Kuleli "ABD'den bir an önce bu konuda dünya kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar bekliyoruz. Çünkü teorik düzeyde herkes basın özgürlüğü, insan hakları ve demokrasiden yana. Ama ülkeler, siyasi çıkar ve konjonktürel durumları sebebiyle bu değerleri ihlal ediyor. Bunlar temel haktır ve bu haklar sayesinde demokrasi vardır. Gazetecilerin yaptıklarına tüm devletler saygı göstermeli" diye konuştu.
Feinberg'e yönelik soruşturmanın ABD Adalet Bakanlığı ve FBI'a ülkedeki siyasal süreçleri etkilemeye çalışan kurumları saptama ve soruşturma konusunda ekstra yetkiler verilmesini öneren yasa tasarının ABD meclisine sunulmasını takip ettiğinin hatırlatılması üzerine Kuleli, ABD'nin kendi seçimlerine müdahale edildiği şeklindeki iddialarla daha baskıcı ve otoriter bir tutum içerisine girdiğine işaret etti:
"Dünyadaki gelişmeleri takip eden her yurttaş, ABD'nin başkanlık seçimlerine müdahale edildiği iddiasıyla nasıl bir baskıcı, otoriter yola girdiğini açıkça görüyor. Bu adeta olağanüstü hal ilan etmek gibi. ABD'de seçim sonuçlarına müdahale ediliği iddiasıyla ‘bütün gazetecileri kısıtlayalım', ‘bütün gazetecileri sorgulayalım' ve ‘e-maillerini okuyalım' gibi bir eğilim oluştu."
‘ABD'DEN YAYILAN DALGA BÜTÜN GAZETECİLERİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ TEHDİT EDİYOR'
ABD'den yayılan bu ‘baskıcılık dalgasının' basın özgürlüğünü dünya çapında kötü etkileyeceği yönünde değerlendirmede bulunan Kuleli "ABD bu yola girdiğinde hem ülkesindeki yerel ve uluslararası basın mensuplarının peşini bırakmayacaktır. Hem de bu dalga dalga bütün dünya vatandaşlarının haber alamama, gerçekleri öğrenememesine sebep olacak bir eğilim. Tüm yurttaşlar bu duruma karşı çıkmalı" dedi.
Baskıya karşı ayrım yapmaksızın dayanışma içerisinde olmanın önemine değinen Kuleli "Biz bu baskıya maruz kalanları, Türk, Alman, muhafazakar veya solcu gibi tavizler verirsek tüm dünya kaybedecek. Insan hakları, basın özgürlüğü gibi temel değerler çok uzun yıllar boyunca verilen mücadeleler sonunda kazanıldı. Bu kazanımları geriletecek, tırpanlayacaklara karşı bir arada durmalı ve mücadele etmeliyiz" diye ekledi.