Güvenilir raporlara göre, koalisyon güçlerinin ‘Rakka’nın geri alınması’ operasyonunu resmen başlattığı 6 Haziran gününden bu yana 150’si çocuk en az 860 sivil, bu güçlerin aralıksız süren ve neredeyse ‘hedef gözetmeyen’ saldırılarında hayatını kaybetti.
SİVİLLER İKİ ATEŞ ALTINDA
Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan raporda IŞİD tarafından kaçma girişimlerinin ölümle sonuçlanmasına yol açacak çeşitli ‘önlemler’ alındığı belirtilirken, koalisyonun havadan ve karadan yürüttüğü operasyonların da sivillerin hareketlerini kısıtladığına dikkat çekiliyor. Yani Rakka’da sivillerin kaçışı hem IŞİD hem de ABD öncülüğündeki koalisyonun saldırılarıyla engelleniyor.
Musul ve Rakka’yı geri almaya yönelik operasyonlar boyunca koalisyon güçlerinin, ‘teröristleri hızlıca bertaraf etmenin neticede daha fazla hayat kurtarmaya yarayacağına’ dair tartışmalar yürüttüğünü anımsatan FP, Rakka’da ya da başka yerlerde savaşın temposunun düşmesine yönelik beklentilerini şimdilerde bu güçler tarafından bir kenara koyulduğunu belirtti.
FP, güvenilir kaynaklardan elde edilmesine rağmen sivil kayıplarının yetkililer tarafından inkar edildiğine dikkat çekti:
“Koalisyon güçlerinin komutanı Townsend çoğu vakada, ne kadar iyi araştırılırsa araştırılsın, sivil ölümlerine dair sayıların abartıldığını öne sürdü. Haziran ayında, BM’den gelen bir soruşturma heyeti Rakka bölgesindeki sivil kayıpların halihazırda ‘sarsıcı’ boyutlara ulaştığına dair uyarıda bulunmuş, Townsend ise buna itiraz ederek heyetin ifadelerini ‘abartılı’ olarak nitelemişti. BBC’ye verdiği demeçte, ‘Buna dair bir kanıt gösterin bana; diye konuşmuştu. 22 Ağustos’ta Townsend yine, bu kez ABD Savunma Bakanı James Mattis ile birlikte Bağdat’ta katıldığı bir basın konferansında, sivil ölümlerini küçümsüyordu.
MAKUL KANIT: RUSYA VE SURİYE O SIRADA OPERASYON YAPMIYORDU
Sivil kayıplarına dair somut deliller bir süredir farklı kurumlar ya da gruplar tarafından raporlanıyor ve çeşitli mecralarda yayımlanıyor. Airwars gözlemcileri, Suriye Demokratik Güçleri’nin kenti kuşattığı sıralarda, koalisyon saldırıları sonucu hayatını kaybeden sivillerin sayısının 700’den fazla olabileceğini duyurmuştu. Airwars, 2014’ten bu yana koalisyonun Irak ve Suriye’deki faaliyetleri neticesinde 5 bin 100’ü aşkın sivilin yaşamını yitirdiğini değerlendiriyor.
FP’de yer alan bilgilere göre bu tahminler Airwars’ın 'makul' sınıfına soktuğu raporlardan derlenen verilerden oluşuyor.
Bu sınıflandırmanın kriterleri; iki ya da daha fazla güvenilir kaynağın sivil kayıplardan bahsetmesi ve saldırıyı gerçekleştiren taraf olarak koalisyona atıf yapması, saldırının kaynağına dair herhangi bir tartışmanın olmaması. Yani bu sınıfta yer alan veriler, 5 bini aşkın sivilin öldürüldüğü saldırılar sırasında Rusya ya da Suriye kuvvetlerinin ilgili bölgeye saldırı düzenlemediğini gösteriyor.
FP’nin aktardığına göre ABD öncülüğündeki koalisyon saldırılarının yol açtığı hasara dair raporlar, bölgedeki gözlemcilerce de destekleniyor: “Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden araştırmacılar yakın zamanda Rakka civarındaki kent, kasaba ve kampları ziyaret edip, hava ve top saldırıları ile IŞİD faaliyetlerine dair birbirine benzer dehşetli hikayeler anlatan tanıklarla mülakatlar yaptılar. BM’nin Suriye araştırma heyeti de hayatta kalanlar ve tanıklarla, bölgede gerçekleşen bir dizi saldırı hakkında görüşme fırsatı buldu.
Airwars gözlemleri, Rakka’daki sivil kayıp sayısının, saldırının yoğunluğuyla yakından ilişkili olduğunu gösteriyor. Basitçe söylersek: Daha az koalisyon bombası, daha az sivil ölümü. Örneğin temmuzda, Rakka’da koalisyon saldırıları sonucu yaşanan sivil ölümlerinin sayısı, Haziran’a göre yüzde 33 oranında azaldı. Koalisyon güçlerinin kente yaptığı atışların sayısı da neredeyse aynı oranda, yüzde 32 oranında azalmıştı.”
FP’ye göre kimi siviller rüşvet marifetiyle kentten kaçmayı başarıyor ancak özellikle çocuklar mağdur durumda:
“Haziran 2017’den bu yana Rakka’da 150’den fazla çocuğun yaşamını yitirdiğine dair güvenilir raporlar bulunuyor ve ‘Rakka Sessizce Katlediliyor’ gibi kimi grupların raporlarına göre bu sayı her hafta artıyor. Söz konusu çocukların çoğunun ismi, ailelerinin sosyal medyadan yayınladığı fotoğraflar aracılığıyla kesinleştiriliyor.”