Suriye ordusunun Rusya'nın büyük hava desteğiyle hızlı bir operasyon ile ülkenin doğusundaki Deyr ez Zor'daki IŞİD kuşatmasını kırmasının yankıları sürüyor. Suriye ordusu kent ve petrol ve doğalgaz yatakları açısından önem taşıyan etrafındaki arazide ilerlemeye başlarken, ABD'den ordunun Fırat'ın doğusuna geçmesine geçit verilmeyeceği haberi eşliğinde Kürtlerin YPG'sinin asli unsurunu oluşturduğu SDG'nin bölgeye hareketlenmesi geldi. Deyr ez Zor etrafındaki gelişmeleri ve son dengeleri Tele 1 televizyonu programcısı, yorumcu ve gazeteci Çağlar Tekin ile konuştuk.
Suriye ordusunun Deyr ez Zor kuşatmasını üç sene sonra kırması eşliğinde savaşın büyük ölçüde bittiği yorumlarına atıf yapan Çağlar Tekin, Independent'ın ünlü Ortadoğu muhabiri Robert Fisk gibi yazarların da bu saptamalarını anımsattı. Tekin'e göre Deyr ez Zor cephesinde dengelerdeki değişiklik, ılımlı İslam projesinin de sonuna işaret ediyor:
"Deyr ez Zor'un alınmış olması demek, Suriye'nin aşağı yukarı, başından sonuna dek savaşa hâkim olmuş olması, ABD'nin Esad'ı deviremeyeceğini anlamasından sonra Suriye'yi parçalara ayırma politikasının sona erdiği anlamına geliyor. Daha tarihsel anlamda bakarsak, Deyr ez Zor'a Suriye ordusunun girmesi aslında Erdoğan'ın iktidara gelmesiyle başlayan ‘ılımlı islamlaştırma' dediğimiz sürecin de mezar taşı anlamına gelmiş oldu. Erdoğan o dönem BOP eşbaşkanı olarak ABD ile görüştü, iktidara geldi, bunun ardından bir dizi hamle yapıldı, Irak işgali de bunların üstüne geldi. O zamanlar ABD medyasının, think-thankların defalarca yazdığı, CIA'nın bunu açıkça dile getirdiği bir dönemde, bölgede bir ılımlı İslam projesi gerçekleştirilecekti. Burada ılımlı İslamı ABD ile iş yapan yani ‘uyumlu' olarak okumak daha anlamlı. Çünkü ağırlıklı olarak Arap baharı sürecinin başlamasıyla birlikte buradaki ihale İhvan ekolün kaldı ve AKP de İhvan'ın Türkiye ayağı bir yerde. Bu ekolü birleştirdiğimizde, ortaya çıkıyor ki; daha sonraları Mısır'ın, Tunus'un, İhvan iktidarlarının ortaya çıkmalarının anlamı da buydu ve Suriye savaşı bu işin nihai yere varacağı noktaydı. Fakat Suriye savaşının tıkanmasıyla beraber, hem Mısır'da İhvan iktidarı kaybetti, hem Tunus'ta kaybetti hem de Türkiye'de Erdoğan'ın da söylediği gibi AKP iktidara sahip oldu ama toplumsal iktidara sahip olamadı. İslamcı iktidarların sonunun geldiğini görmüş olduk."
Tekin'e göre Suriye'deki gelişmelerin en derinden etkilediği ülkelerden birisi de İsrail. ABD-Erdoğan cephesinin hiçbir planının Ortadoğu'da tutmadığını belirten Tekin, Suriye ordusunun yıllardır sahada kazandığı tecrübe ile İsrail için artık daha büyük tehdit haline geldiğini vurguladı:
"İslam İsrail'e şu iyiliği yapacak gibi gözüküyor; bu mesele Filistin sorununu anlamsız hale getirecektir. Netanyahu önceki gün ‘Araplarla bizim işbirliğimiz, tarihimizde gelmediğimiz bir aşamaya erişti' dedi açıkça. Hem Suudi Arabistan ile, hem Katar ile hem de Türkiye ile İsrail'in ilişkisi gayet iyiydi ve sorunlu olduğu tek ülke Suriye idi ve İsrail Suriye'yi ‘kırılmış yumurta' olarak nitelendirmişti. Yumurta kırıldıktan sonra, omlet olduktan sonra eski haline gelmez diyorlardı ama bugün İsrail yanıldığını ve Suriye'nin eski haline benzediğini hatta daha tehlikeli hale geldiğini görüyor. Suriye ordusu şu anda gerilla savaşına da adapte olmuş durumda. Ayrıca Hizbullah bölgede ciddi anlamda güç kazanmış durumda. Bu anlamda İsrail, ABD'den ve Erdoğan'dan hatta İslamcı iktidarlardan sonra kaybeden durumundadır. Diğer yandan Rusya'yı bölgeden uzaklaştırmak istiyorlardı ama görünen o ki, Rusya Suriye'den çıkmaktan öte, dünya siyasetine geri dönüş süreci yaşamış oldu. Bu anlamda ABD'nin kaybettiği cephelerden biri de buydu. Diğer yandan İran'ın Filistin'e uzanan kollarından bir tanesi olan Suriye'ydi ve bunu aradan çıkarmak istiyorlardı ve bu alamda da tam tersi meydana geldi. Bu anlamda ABD, Erdoğan ve benzer tarafların hiçbir beklentisi meydana gelmedi."
‘ABD'NİN SAHADAKİ İŞBİRLİKÇİLERİNİN MEŞRUİYET SORUNU'
"Bütün Batı medyası ve Türkiye'deki yandaşlar ile merkez medya dediğimiz alan, Suriye savaşına dair neredeyse tek bir doğruyu dillendirmedi. Suriye savaşı bir yalanlar savaşı haline geldi. Ayrıca bu bizim medya cephesinde yaşanan bir savaş haline geldi ve yalanlar ile doğrular en fazla Suriye başlığında birbiriyle çatıştı. Fakat bütün medya gücüne rağmen, ABD ve Türkiye'deki egemen medya istediğini kamuoyunda tam olarak oturtamadı ve savaşın ilerleyen cephesinde bu ortaya çıktı. Burada sosyal medya etkisini ciddi anlamda anmak lazım çünkü geçmişte ABD Irak'ı işgal ederken, orada kimyasal silahların olduğunu söylüyordu. Tüm dünya bunu merkez, egemen medya üzerinden takip etmek zorundaydı ve alternatif kaynaklara ulaşmak çok zordu. Oysa burada işler daha farklı oldu ve Suriye'de ABD her ne kadar kimyasal silah yalanlarını dillendirse de, bunların gerçek olmadığına sosyal medyada rahatlıkla ulaşıldı. El Nusra cephesine ‘ılımlı' dediler hatta bir dönem IŞİD ismi almadan evvel, militanları ÖSO çatısı altındaki örgütlerde faaliyet gösteriyordu ve onlara da ‘ılımlı' deniliyordu. Bu kesimlerin söyledikleri gibi ılımlı kesimler olmadıkları bu sayede çok rahatlıkla anlaşıldı."
‘ŞAM'IN SINIRLA BAĞLANTISINI KOPARTMAK HEDEFİ'
ABD'nin savunduğu son noktanın bölgedeki seküler güç olarak Kürtler olduğunu söyleyen Tekin, "Bu da garip bir tarihsel ironiyi çağrıştırıyor. İslamcıların iktidara gelmesi için başlatılan bu savaşta, artık Kürtler bölgedeki seküler güç olarak ABD tarafından destekleniyor" diye konuştu. ABD ile sahadaki ortakları YPG'nin ilişkisinin gitgide absürt bir hale geldiği ve YPG'nin IŞİD'den aldığı yerlerde kurulan ABD üslerine dikkat çeken Tekin, ABD'nin bölgedeki emellerinden vazgeçmediğini ve bu doğrultuda Kürtleri Deyr ez Zor'a doğru savaşmaya sevk ederek Suriye-Irak bağlantısını koparmak istediğini ifade etti:
‘ABD'NİN HİÇBİR PLANI TUTMADI'