Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, yeni adli yıl açılış töreninde konuştu. Yargıtay Konferans Salonu'ndaki törene Başbakan Binali Yıldırım ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.
Cirit'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Tamamen bir güven mesleği olan hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık 1/3'ünün terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur. Toplumun en çok güven duyması gereken meslek mensuplarının bir terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket etme ihtimali dahi, tek başına bir toplumun şaşkınlık ve sarsıntı yaşamasına yeterlidir.
Terörle mücadelede bütün devletlere görev düşmekte olup, devletler özellikle silah ve mühimmatın terör örgütlerinin eline geçmesini önleyici tedbirler almak zorundadır. Bu önlemleri almamak, teröre açıkça destek vermekle eşdeğerdir. Ancak teröre destek veren ülkeler, bu silahların bir gün kendilerine çevrileceğini bilmelidir. Teröre doğrudan ve dolaylı destek veren ülkelerin, uluslararası sözleşmelere ve uluslararası hukuka uygun davranmalarını bekliyoruz.
Teröre karşı mücadele ülkemizin en doğal hakkıdır. (FETÖ yargılamaları) Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, ön yargıyla davranmak değil, Türk hukuk sisteminin son yıllarda büyük bir başarı ile yükselttiği insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir.
'FİRARİ FETÖ ÜYELERİNİN İADE EDİLMEMESİ…'
- Kanun kaçaklarını iade etmeyen devletlerin öncelikle kendilerini hukuka saygı duyması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Firari FETÖ üyelerinin iade edilmemesi yargılamarda bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemektedir. Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır. Bu kişilerin, adil bir şekilde yargılanması, hukukumuzda öngörülen cezalara çarptırılması ve sarsılan kamu düzeninin yeniden tesisi kuşkusuz sağlanacaktır.
Gelecek yıl 150. kuruluş yıldönümü kutlayacak Yargıtay'ımız bugün olduğu gibi yarın da ülkemize fedakarca hizmet etmenin haklı gururunu yaşamaktadır. Adalet bayrağının onurla taşınmasında payı olan ve emeği geçen herkese şükranlarımız sunuyorum. Adalet toplumla devlet arasındaki manevi bağdır. Büyük medeniyetler adaletle yükselmişler adalet güneşinin sönmesiyle yok olup gitmişlerdir. Vicdan kavramının günümüzde iyi bilindiğini ve uygulandığını söylemek güçtür. Açlık yoksulluk ve çocuk yaştaki askerlerin görüntüleri bu yüzyılda vicdandan ne kadar uzaklaştırıldığını göstermektedir. Suriyeli Aylan bebek ve 16 aylık Arakanlı küçük Muhammed'in fotoğrafı insanlığın 21. yüzyılda kaybettiği vicdanın resmidir. Bugün ülkemiz dünyanın vicdanını tek başına temsil etmektedir. Bugün bazı devletlerin teröre verdiği destek bilinen bir olgudur.
'HUKUK FAKÜLTELERİNDE YAŞANAN ARTIŞ RİSK DOĞURDU'
Adli hizmetlerin kalitesinin sağlanması bakımından önemli bir faktör de etkili bir hukuk eğitimidir. Lisans, lisansüstü, doktora eğitimlerinin yanında meslek öncesi, meslek içi eğitimin belli bir standardın ve kalitenin üzerinde olması gerekir. Hukuk fakültelerinin sayısında, son yıllarda yaşanan olağanüstü artış, kanaatimce 85 hukuk fakültesi ve bir kısmı da beklemekte, hukuk sistemimiz bakımından önemli riskler doğurmuştur. Bu risklerin en büyüğü, yetersiz hukuk eğitimi alan kişilerin hakim ve cumhuriyet savcısı olmasıdır. Temel hukuk eğitiminin yetersiz olması, meslek öncesi ve meslek içi eğitimlerin verimini de düşürmektedir. Bu durum, hatalı karar sayısını artırarak, adli hizmetlerin kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.
'HUKUK FAKÜLTESİ 5 YIL OLMALI'
- Önerimiz olarak, hukuk fakültelerinin lisans eğitiminin 5 yıl olması, birinci sınıflarda hukuk sosyolojisi, hukuk tarihi, hukuk felsefesi, Türkçe dilbilgisi derslerinin zorunlu olarak okutulmasının hukuk eğitiminin kalitesini artırması bakımından yararlı olacağını düşünmekteyiz.