Valilik açıklamasında, Lice ilçesinin Bağlan köyünde 3 Eylül'de PKK mensuplarına yönelik olduğu ifade edilen operasyonla ilgili bazı basın yayın organlarında HDP milletvekillerince gerçeği yansıtmayan açıklamalar yapıldığı savunuldu.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Şırnak doğumlu teröristin 2011 yılında Beytüşşebap ilçesi kırsalından terör örgütüne katılan 'Dijvar' kod adlı Mehmet Barkın olduğu tespit edildi. Söz konusu teröristin 21 Eylül 2015'te Dicle ilçesinde Kaymakamlık konutu, İlçe Emniyet Müdürlüğü binası ve zırhlı kobra aracına, 26 Aralık 2015'te Ergani ilçesinde Kaymakamlık konutuna, 16 Ocak 2016'da Kocaköy İlçe Jandarma Komutanlığına, 5 Şubat 2016'da Hani ilçesinin Vezirboğazı bölgesinde üs bölgesine roketatarlı, 18 Şubat 2016'da Dicle ilçesinin Taşağıl köyü yol ayrımındaki yol kontrol faaliyetinde görevli personele silahlı saldırıda bulunduğu, 21 Şubat 2016'da Diyarbakır-Bingöl karayolu Çalıbükü köyü mevkisinde yol kestiği, araç yağmaladığı, 1 Mayıs 2016'da Dicle İlçe Jandarma Komutanlığına patlayıcı madde yüklü araçla düzenlenen, 1 askerin şehit edildiği, 36 askerin yaralandığı saldırıyı gerçekleştirdiği belirlendi. Teröristin Sur ilçesinin Dürümlü mezrasında patlayıcı yüklü kamyonun infilak ettirilmesi sonucu 16 vatandaşın hayatını kaybettiği, 23 kişinin yaralandığı saldırıyı gerçekleştiren örgüt mensupları arasında bulunduğu tespit edilmiştir. İddia edildiği ve çarpıtıldığının tam aksine sivil katliamın faili ve masum insanların katili terörist etkisiz hale getirilmiştir."
Açıklamada, PKK'lıların bulunduğu ifade edilen evin doğu istikametine kaçışlarının önlenmesi amacıyla helikopterle inmekte olan ikinci grup operasyon birliklerine, helikopterden iniş esnasında PKK'lılara ateş açıldığı, 'Terör örgütüne üye olmak', 'kasten öldürmek' ile 'uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapmak' iddialarıyla hakkında arama kararı bulunan, Celal Yıldırım el bombası ile yanağından ve kafasından ağır yaralı, Bedri Yıldırım'ın ise sağ olarak yakalandığı aktarıldı.
Olay yerindeki el bombasının muhafaza altına alındığı, yaralı Celal Yıldırım'ın helikopterle götürüldüğü Lice Devlet Hastanesi'ndeki ilk müdahalenin ardından, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Teröristler ve iş birlikçilerince, operasyon birliklerine helikopterlerden iniş esnası ve sonrasında ateş edilmekteyken, köyde ayağından yaralı olduğu tespit edilen iş birlikçi Münir Serin ambulansla Lice Devlet Hastanesi'ne, akabinde helikopterle Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Teröristlerin bulunduğu evin yakınlarında 4 Eylül günü yapılan arama çalışmalarında tabanca, 10 kilogram toz esrar, 50 gram kubar esrar, 200 gram kenevir tohumu ve terazi ele geçirildi."
'SORUŞTURMA SÜRÜYOR'
Açıklamada, şu bilgiler verildi:
"Yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle icra edilen operasyon neticesinde, biri ölü, biri ağır yaralı 2 terörist etkisiz hale getirildi. Teröristleri evinde barındıran ve operasyon birliklerinin helikopterle inişi sırasında ve sonrasında evden ateş eden bir kişi yaralı, bir iş birlikçi sağ yakalanmıştır. Güvenlik kuvvetlerine ateş eden terörist ve iş birlikçilerine ateşle karşılık verilmiş, kesinlikle teröristlerle iş birlikçiler haricinde hiçbir vatandaşa ateş edilmemiş, yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle operasyon icra edilmiştir. Delil niteliğindeki silah, mühimmat ve esrar muhafaza altına alınarak, soruşturma sürdürülüyor."
Öte yandan BBC Türkçe'den Hatice Kamer'in haberine göre, halen tedavisi devam eden köylülerden Celal Yıldırım'ın kızı ve Bedri Yıldırım'ın kız kardeşi Maviş, babası ve ağabeyinin akşam yemeğinden hemen sonra bahçedeki sebzeleri sulamak için traktörle çıktıklarını çok kısa bir süre sonra silah sesleri duyduklarını anlattı.
Yıldırım'ın kızı, çatışmanın akşam 20.30 sularında meydana geldiğini, sokağa çıkma yasağının ise saat 23.00'den itibaren ilan edildiğini söyledi ve "Sokağa çıkma yasağı ilan edilseydi ne abim ne de babam evden dışarıya adım atmazdı" diye konuştu.
'YARALILARA YARDIMA GELDİK DEDİK…'
Maviş Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her gün yaptıkları gibi sebzeleri, tütün tarlasını sulamak için çıktılar. Silah sesler gelince, traktörün tarandığından habersiz evden koşarak çıktık. Sonra öğrendik ki askerler babam ve abime ateş açmış. 'Biz köylüyüz' demelerine rağmen dinlemeden ateş açmışlar. Traktörden atlamışlar, daha sonra onları darp etmişler. Dışarda askerler vardı. Komşular, akrabalar yaklaşık 30 kişi olay yerine gittik, 'Yaralılara yardıma geldik' dedik. Askerler yaralı olmadığını söyledi. Traktöre yaklaştırmadılar. Yaralı halde onları öylece beklettiler."
Maviş Yıldırım güvenlik görevlileri yaralıları hastaneye götürmelerine izin vermeyince Diyarbakır'daki akrabalarını arayarak ambulans için yardım istediklerini, daha sonra HDP milletvekillerinin devreye girmesi ile yaralıların hastaneye nakledebildiklerini söyledi.
Yıldırım "Babamı Diyarbakır'a ağabeyimi Lice'ye götürdüler. Her ikisiyle de görüştürmüyorlar. 'Terörist işbirlikçisi' demişler. Diyarbakır'da emlakçılık yapan abim bayram için eşi ve çocuklarıyla gelmişti, babam tarlaya gidince o da ona yardıma çıktı. Onlar terörist değil, herkesin tanıdığı insanlar" dedi.
