Sözcü'den Nil Soysal'ın sorularını yanıtlayan Özdağ'ın açıklamalarından bir kısım şöyle:
Sayın Akşener dışında parti kurulma aşamasında yapılan görevlendirmelerin parti kurulduktan sonra devam edip etmeyeceği ile ilgili bir karar alınmış değil. Partinin resmen kurulmasından sonra ve kurulların oluşmasıyla birlikte kimin hangi görevi üstleneceği belli olacak.
Partinizin adı Merkez Demokrat Parti mi olacak?
Partinin adı üzerinde çalışmalar devam ediyor.
İktidara geldiğinizde ilk icraatınız ne olacak?
Saray, yeni kurulacak bir üniversiteye kampüs olarak verilecek. Cumhurbaşkanı'na ait 13 uçak satılacak. Sayın Akşener, Atatürk'ün mirası olan Köşk'te kalacak. Bütün israfa sert ve kesin bir şekilde son verilecek. Devlette tasarruf ana ilke olacak. Sonra üretim ekonomisi başlayacak.
Hızlı başladınız!… Programınızda neler var?
Türkiye'yi içine girdiği çok boyutlu kısır döngüden kurtaracak bir kadro ve program ile geliyoruz. Türkiye bugün tarihinin en sıkıntılı döneminden geçiyor. Bu ağır sorunları aşmak için ekonomi, dış politika, eğitim, her konuda uzman kadrolar ile eylem planları hazırlıyoruz. İlk günden 365'inci güne kadar neler yapacağımız belli. Öncelikle, kimseyi dışlamayan, dışlandığı duygusunu vermeyen bir iktidar olacağız. Liyakati olan herkes, hangi partiye oy verirse versin bizim kadromuz, Türkiye'nin kadrosu olacak. Bütün toplumu kucaklayan tarzda kimsenin yaşam tarzı ile uğraşmayacağız, kimsenin uğraşmasına da izin vermeyeceğiz. Yıkılan devlet kurumlarını, eğitimi ve sanayiyi, Dördüncü Sanayi Devrimi'ni esas alarak yeniden inşa edeceğiz. Yoksa dünyayı yakalayamayız.
Erdoğan'ın FETÖ mücadelesine güvenmiyoruz. Çünkü Erdoğan SÖZCÜ'yü, bizi, bütün muhalefeti FETÖ'cü ilan ederek FETÖ'yü sulandırıyor. Erdoğan'ın 5 metre ötesini görememek gibi bir sorunu var. FETÖ gibi tarihimizin en tehlikeli iç düşmanını 15 sene göremedi. FETÖ'nün katlettiği hukuku, masumlardan çaldığı hayatları, yalanlarını dolanlarını keyifle izledi. Her adımda FETÖ'den yana oldu. Kozmik Oda'nın anahtarını FETÖ' ye teslim ederek inanılmazı başardı. Suriye dış politikasının nelere mal olacağını da göremedi. Apo ile Anayasa hazırlamanın PKK'ya nasıl alan hakimiyeti sağladığını da göremedi. Şimdi de hukuksuz bir Türkiye'nin nelere mal olacağını, bugün yaptığı hataların yarın nelere yol açacağını göremiyor. Türkiye'yi hızla 1913 yılının şartlarına sürüklediğini bile göremiyor. Nil Hanım, Türkiye tüm dünya ile kavgalı bir ülke oldu. Erdoğan'ın dünya kamuoyundaki desteği Kaddafi'den, Saddam Hüseyin'den veya Kuzey Kore liderinden fazla değil. Erdoğan, hukuktan ve milli iradeden gelen gücünden kalanı 16 Nisan Kirli Referandumu ile tamamen kaybetti. Dolayısıyla hukukun ve özgürlüklerin değerini bilen bir heyet olacak bizim heyetimiz. Naralar atıp Yunanistan'a 18 ada bağışlayan değil. Türkiye'nin menfaatlerini koruyan bir heyet olacak, iç politikada oy peşine düşüp toprak kaybeden değil.