Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İstanbul'da yoksanız ülkenin kalanında ne yaparsanız yapın başarıya ulaşamazsınız. Bizim seyri siyasetimizde de İstanbul adeta amiral gemisi mahiyetinde bir öneme sahip olmuştur.
Unutmayınız, İstanbul'da teklersek Türkiye'de tökezleriz. İstanbul'da metal yorgunluğu olursa Türkiye'de paslanırız. Buna karşılık İstanbul'da kıpırdanırsak Türkiye'de şahlanırız.
- İstanbul'u sağlam tutarsak Türkiye'de de, dünyada da bizi yıkacak bir güç tanımıyoruz.
- İstanbul'un hakkını vermek zorundayız. Yaptığımız işi, bu şehre uygun şekilde yürütmezsek hedeflerimize ulaşamayız. İstanbul'un büyüklüğünü anlamayan hiç kimse İstanbul'a ve AK Parti'ye hizmet edemez.
Bir şeyin tabii üzerinde durmamız lazım. Biz Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde İstanbul'da, küsuratları konuşmayacağım, yüzde 48'le büyükşehir belediye başkanlığı seçimini aldık. Ardından halk oylamasında malum İstanbul yüzde 48.65 oyla neticeyi verdi. Tabii biz İstanbul'u böyle görmek istemiyoruz. İstanbul, Türkiye ortalamasının altına düştüğü an buna yanarız, buna üzülürüz.
İstanbul Türkiye ortalamasının altına düşmemeli, onun üstünde olmalı. Üstünde olduğu anda birçok şey değişir. Öyleyse bir yerde yanlışımız var, bir yerde eksiğimiz var. Eğer metal yorgunluğu diyorsak, burayı şöyle oturup değerlendireceğiz. Kimse bundan üzülmeyecek çünkü bu hareket alışılmış bir siyasi parti hareketi değildir, bu bir davadır buna böyle bakacağız. Bizim İstanbul'a ihtiyacımız var. Diğer örneklere, alternatiflere baktığımızda görüyoruz ki İstanbul'un bize ihtiyacı var. Öyleyse şehrin en kılcal damarlarına kadar girerek, ayak basmadık yer, eline ve gönlüne dokunmadık insan bırakmayarak, her taşına hayran olduğumuz İstanbul'u kendimize de ram edeceğiz.
Hareketleniyoruz. Hareketleneceğiz, gidilmedik il bırakmayacağız. Ama İstanbul'da da çalınmadık kapı bırakmayacağız.
Soruyorum sizlere, bize kibir yakışır mı? Bize gurur yakışır mı? Gurur Allah'a yakışır, bize değil. O onun. Bize ne oluyor ki afra tafra yapıyoruz? Bize ne oluyor ki koltuklardan güç almanın gayreti içerisine giriyoruz. İdeal siyasetçi oturduğu koltuktan güç alan değildir, oraya güç katandır, bunu böyle bilmemiz lazım.
Kongre sürecinde değişim asla bir tasfiye değildir. Bizim siyaset terbiyemizde vefa çok önemlidir. Hiçbir arkadaşımızın emeğini unutmadık, unutmayacağız.
© AA / Kayhan ÖzerErdoğan, AK Parti'de görev yapmış yöneticilerin teşekkür belgelerini imzaladı.
Erdoğan, AK Parti'de görev yapmış yöneticilerin teşekkür belgelerini imzaladı.
© AA / Kayhan Özer
Genellikle sosyal medya hesapları veya kimi köşe yazarları üzerinden başlatılan bu tartışmalarda, birilerinin şahsımın adına adeta racon kestiği, herkese ayar vermeye çalıştığı anlaşılıyor. Burada bir kez daha açık ve net olarak ifade ediyorum: Benim, milletimle, partimle paylaşacağım bir düşüncem, bir teklifim, bir hissiyatım varsa, bunun yolları bellidir. Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim. Bu da böyle bilinmeli.
(Kalabalığın 'Bir gece ansızın gelebiliriz' sözleri üzerine) Hiç şüpheniz olmasın. İzinle değil kendi kararımızla bir gece ansızın gelebiliriz.
Ben zaten konuşuyorum. Bunlara gerek yok ki. Ben derdimi anlatmaktan aciz de değilim, yeri geldiği zaman bunları anlatıyorum, anlatmaya da devam edeceğim. Hele hele başkalarının adına açılmış sosyal medya hesapları ve köşe yazıları gibi mecraları aracı kılma alışkanlığım kesinlikle bulunmuyor, bu da böyle biline.
Herhalde dünyada benim kadar şeffaf olan, benim kadar açık konuşan, benim kadar görüşlerini net ifade eden bir başka lider var mıdır, onu da pek bilmiyorum. Kimsenin yüzüne karşı söyleyemediğim bir sözü arkasından ifade etmeyeceğimi şahsımı az çok tanıyan herkes çok iyi bilir.
Şahsım ve sözcülerimin dışında yapılan açıklamaların benimle ve partimle ilgilisi yoktur. 'Şu köşe yazarının Cumhurbaşkanı ile şöyle dostluğu var' diyorlar, hiçbiri beni bağlamaz.
Bunun dışında 'Cumhurbaşkanı şöyle istiyor, reis şöyle düşünüyor.' Bak benim ne düşündüğümü de bilenler var. 'Genel başkan böyle arz ediyor.' Bu tür yakıştırmalara hiç kimse itibar etmemelidir. Hatta şahsıma bu türden yakıştırmalar izafe edenlerin hukuki takip için cumhurbaşkanlığındaki ve partideki ilgili arkadaşlara bildirilmesinde fayda görüyorum.
FETÖ'cüleri yakın zamanda tulumlarıyla birlikte göreceksiniz. Yıl sonuna kadar yargılarımız kararını vermiş olacak. Çünkü bizim öyle çok vaktimiz yok.
Seçime giden Almanya hala bizimle uğraşıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel bana laf atıyor, ya sen kimsin? Önce haddini bil. Senin muhatabın ben değilim. Senin muhatabın, ben 'Dışişleri Bakanı' dedim dün. Dışişleri Bakanımız (Mevlüt Çavuşoğlu) daha da ileri gitti, 'Onun muhatabı Avrupa Birliği Bakanı' dedi.
Şu anda ne diyorlar, diyorlar ki 'Bizim demokratik mücadelemize karışıyor.' Ne alakası var. Ben senin gibi kalkıp sizin bize yaptığınızı yapmıyoruz. Biz sadece vatandaşlarımıza Türkiye düşmanlarına sandıkta demokratik bir ders verin diyoruz, bu kadar.
Buradan sizlerin şahsında, tüm Türkiye'ye ve dünyaya sesleniyorum, bin tırı aşkın tır Irak'tan geldi, bunlar zırhlı araçlar, mühimmat ve bütün bunlar Suriye'ye geçti. Suriye'deki terör örgütlerine bunlar teslim edildi ve şimdi onları güya Suriye'de kullanacaklar. Sonra? Sonra onlar Türkiye'ye karşı kullanılacak ve kendilerini uyarıyoruz, diyoruz ki 'Böyle böyle, bu silahları ne yapacaksınız?' G20'de bunu Sayın (ABD Başkanı Donald) Trump'a da söyledik. O da biraz bundan dolayı arkadaşlarına serzenişte bulundu. Ama biz bunların lütfen geri alınmasını istiyoruz. 'Biz de işte bunların numaraları var. Seri numaraları var. Biz bunların hepsini toplayıp alcağız' diyorlar. Biz bunlara inanmıyoruz. Bu mücadeleyi beraber verseydik bunlara gerek kalmazdı.