‘ZİYARETİN SEMBOLİK ÖNEMİ VAR’
İran ve Türkiye’nin komşu iki ülke olduğunu ve İran’dan Türkiye’ye yapılan her ziyaretin büyük önem taşıdığını belirten Zeynep Gürcanlı, ziyaretin iki önemli başlığının Irak ve Suriye konuları olduğunu vurguladı:
“Suriye’de İran ile beraber IŞİD’e karşı savaşıyoruz ama karşı taraflarda da olduğumuz oluyor. Irak’ta da ortak anlayışlarımız olduğu kadar, birtakım karşı çıkışlarımız da var. Dolayısıyla İran’dan gelen bütün üst düzey yetkililer, yapılan görüşmeler ve ziyaretlerin hepsi çok önemli. İran Genelkurmay Başkanı’nın yaptığı son görüşme ayrıca önemli çünkü 1979 İran devriminden sonra genelkurmay başkanlığı düzeyinde yapılan ilk ziyaret. Bu anlamda bu çok önemli bir ziyarettir ve sembolik değeri de vardır. Bir önceki Genelkurmay Başkanı özellikle Suriye konusunda ağır ifadelerle Türkiye’ye yükleniyordu. Bundan iki sene önce Türkiye’yi Suriye’de kan dökmekle, sivilleri hayatına girmekle, onları öldürmekle suçlamıştı ve çok fazla tepki çekmişti. Suriye konusunda anlaşmazlıklar İran Genelkurmay Başkanı aracılığıyla ortaya dökülmüştü. Şimdi yeni gelen Genelkurmay Başkanı bir anlamda, askeri ilişkileri yumuşatmayı, düzeltmeyi amaçlayan bir tavır içine girdi. Bu ziyarette iki önemli başlık vardı; biri Irak, biri de Suriye. Yan gündem maddesi olarak, her zaman konuşulan terör konusuna da üçüncü başlık diyebiliriz.”
‘HAŞDİ ŞABİ SEBEBİYLE IRAK KONUSUNDA ANLAŞMA SAĞLANAMADI’
“Irak konusu anlaşmazlıkla bitti çünkü Türkiye Musul konusunda, Musul’da IŞİD’e karşı verilen mücadelede kullanılan güçler konusunda şüphelere sahip. Haşdi Şabi grubu orada ve ön cephede savaşıyor. Haşdi Şabi bir Şii oluşumu ve İran ile çok yakın ilişkileri var. İran Devrim Muhafızları tarafından lojistik olarak destekleniyor. Musul’un ve Tel Aferi’in Sünni yapısına Şiilerin girmesinin, oradaki yapıyı bozacağını düşünen Ankara bu konuda endişeli. Ankara’nın bakış açısı Irak’ta Sünni olması ve Türkmen olması konusunda çok farklı anlamlarda öne çıkıyor. Tel Afer Türkmen kenti olarak görülüyor ve Türkmen kentine İran’ın girmesini rahatsızlıkla karşılıyor ya da İran’a bağlı olabilecek, Şii ağırlıklı, ön plana Şiiliği çıkaran güçlerin girmesi Ankara’da ciddi huzursuzluk yaratıyor. Son aldığımız duyumlara göre, görüşmelerde bu konuda bir uzlaşı sağlanamadı. Öte yandan Suriye konusunda işler biraz daha iyiye gitmiş gözüküyor. Türkiye geri adım attı demeyelim ama Suriye’de Esad yönetimine karşı tutumunu yumuşattı. Türkiye Suriye krizinin başından beri oradaki birtakım Sünni gruplar, önce ABD ile sonra da tek başına destekledi. Son dönemlerde gelen haberler, Türkiye’nin bu Sünni gruplara ya da doğru ifadeyi kullanmak gerekirse, cihatçı gruplara desteği kestiğini gösteriyor. Bu da sözlü olarak Esad yönetimi tanınmasa da, zımni ve fiili olarak tanınması anlamına geliyor. Bu konu bu ziyaretin ana unsurlarından bir tanesiydi ve bu yüzden geldi İran Genelkurmay Başkanı. Masada Suriye’nin sonrası konuşuldu. Ankara, Esad ile birlikte olmak istemiyor. Masada Esad sonrasının konuşulduğu, yine Esad’a bağlı olan ama Esad olmayan bir yönetim ihtimallerinin konuşulduğu ve bu konuda pazarlıklar yapıldığı bilgisine ulaştım.”
‘ASKERİ ANLAŞMALAR BÖLGEDE DENGELERİ DEĞİŞTİRECEK NİTELİKTE’
“Türkiye ve İran arasında Kürtler konusunda uzun zamandır çok ciddi bir işbirliği var ve iki ülke bunu geliştirecek gibi gözüküyor. İlk kez İran ile birlikte yapılacak ortak tatbikatlardan bahsediliyor. Daha önce böyle şeyler olmuyordu. Bu tatbikatların sadece sınırla sınırlı kalmayacağı söylenebilir çünkü donanmaların da ortaklaşa birtakım çalışmalar yapmasından bahseden açıklamalar yaptı İran Genelkurmay Başkanı. Bu çok önemli çünkü belli ki sınırda teröre karşı mücadele için yapılacak ortak eğitim tatbikatının ötesine geçecek. Çünkü denizde de bir şeyler yapabilecek unsurlar ve işbirliği öne çıkıyor. İran Genelkurmay Başkanı’nın yaptığı açıklamalarda bunlar var. Ayrıca açıklamalarda öğrenci değişiminden bahsediyor, yani NATO üyesi Türkiye’de İranlı subayların yetiştirilebileceği, askeri eğitim alabileceği gibi konular konuşulmuş. Bunlar bölgede ciddi anlamda denge değiştirecek unsurlar ama bunların ne kadar ileri gideceğini henüz bilmiyoruz. Daha önce benzer konular Esad ile de görüşülmüştü, ortak tatbikatlardan bahsedilmişti ve o dönemde İsrail ayağa kalkmıştı. Daha sonrasında Türkiye’nin Esad’a karşı nasıl bir tavır aldığını gördük. Şimdi de tüm orduyu kapsayabilecek tatbikatları, öğrenci değişimi konusunu İran Genelkurmay Başkanı bizzat kendi basınına yaptığı açıklamalarda belirtiyor. Konuşulan konular arasındaki son unsur da Kuzey Irak’ta Barzani’nin yapacağı referandum oldu. Bu konu çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve aldığımız bilgilere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İran Genelkurmay Başkanı arasındaki görüşmede ana konu bu olmuş. Çok net bir şekilde iki ülke de, buna karşı durma konusunda fikir birliğine varmış. Nitekim bu görüş Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarında var.”
‘İRAN TÜRKİYE’Yİ REFERANDUM KARŞITLARI CEPHESİNE ZORLA KATTI’
“Irak Kürdistan Bölgesi’nde bu referandumun yapılmasına İran, Türkiye’den çok daha fazla karşı çıkıyor. AKP hükümeti’nin sabrı, dostlar alışverişte görsün misali itiraz etmekle sınırlı fakat İran diplomasisinin ne kadar güçlü ve fırsatçı olduğunu biliyoruz. Hatırlanırsa, en son İran’dan yapılan ziyaret Dışişleri Bakanı’nın ziyaretiydi ve Cevat Zarif İran’da bombalar patlarken buraya gelmişti. Tahran’da bombalar patlarken İran Dışişleri Bakanı buraya gelmeyi tercih etmişti çünkü o dönemde ABD’ye karşı Türkiye ile birlikte fotoğraf vermek gerekiyordu. Şimdi de Iraklı Kürtlere karşı, Türkiye ile birlikte fotoğraf vermek ve Türkiye’yi kolundan tutarak trene çekmek gerekiyor ve İran Genelkurmay Başkanı tam da bunu yaptı. Buraya kadar gelip, böylesi bir şekilde üst düzey ağırlandıktan sonra, Ankara bu referanduma çok da karşı olmadığını söyleyemedi ve referandum karşıtları cephesine girmek zorunda kaldı. Bu İran’ın diplomatik bir zaferidir çünkü bu saatten sonra Ankara’nın geri adım atması çok zor. Barzani’ye ne söz verilmiş olursa olsun, İran o sözü geçersiz kılacak çok önemli bir diplomatik ziyaret yapmış oldu.”
‘RUSYA İDLİB’DE YPG’Yİ KULLANMAK İSTİYOR’
“En son Lübnan’dan aileleriyle birlikte yedi bin cihatçı İdlib’e taşındı. İdlib bir anlamda cihatçıların, doğruyu söylemek gerekirse El Kaidecilerin, teröristlerin merkezi haline geldi. Buradakilerin büyük çoğunluğu aslında Rusya kökenli, oradan gelen yabancı savaşçılar. ABD’den başka ülkelerden de gelen var ama büyük çoğunluğu Rus vatandaşı ve Rusya topraklarında yetişmiş ve buraya gelmiş. Şimdi Rusya’nın en büyük sıkıntısı bu savaşçıları, kendi ülkesine gelmeden çözebilmektir. Burada çözüm nasıl olur bilemiyoruz. Bir operasyon mu düzenlenir yoksa başka bir çözüm mü bulunur bilinmiyor ve bence Rusya Genelkurmay Başkanı’nın birinci gündem maddesi İdlib. Tahminimce Ruslar, ABD’nin yaptığını yapmak istiyor. ABD’liler IŞİD’e karşı YPG başta olmak üzere, yerel unsurları kullandılar. Afrin’de yine Türkiye’nin terörist dediği YPG var ve orası YPG’nin kontrolünde. Rusya YPG’yi orada kullanarak, orada İdlib meselesini çözmek mümkün mü diye bir plan içine girdi. Bunun için de önce Türkiye’yi devre dışı bırakmak gerekiyor çünkü Afrin tam da Türkiye sınırında, Rakka ise epey uzakta kalıyor. Fakat İdlib’den bahsettiğimiz zaman, Hatay ve Osmaniye’nin sınır bölgesi buralar. Ruslar Türkiye’yi rahatsız etmeden, en azından girmesini engelleyerek, YPG ile bu operasyonu yapma peşinde.”
‘İDLİB’DEN KAÇACAK CİHATÇI AİLELERİNE TÜRKİYE SINIRI KAPATAMAZ’
“İdlib sadece savaşçılardan oluşmuyor, Halep’ten çıkan binlerce kadın ve çocuk da İdlib’e taşındı. Orada çok fazla sayıda kadın, çocuk ve yaşlılar var savaşçıların aileleri olarak. Türkiye burada çok zor bir durumda çünkü eğer oraya bir operasyon yapılırsa, bu insanların kaçacağı tek yer Türkiye sınırı. Bu anlamda Türkiye’yi çok büyük bir tehlike geliyor. Bu durum iç politika açısından da çok önemli çünkü AKP hükümeti bir dönem bu gruplara destek verdi. AKP hükümetine Türkiye’de destek veren seçmenlerin bir kısmıyla orada yaşayanlar çok da farklı görüşlerde değiller. Bir yandan İsrail’in Mescid-i Aksa’da yaptığına kızarken, diğer tarafta sınırına gelmiş kadın ve çocuklara sınırı kapatmak Türk hükümeti açısından çok ciddi bir ikilem olacak. En çok da kendi tabanından eleştiri alacaktır. Türkiye’nin ya da Türk hükümetinin en büyük ikilemi şu anda İdlib. Hem Rusya’yla hem İran’la yapılan görüşmelerin, bu konu bu noktaya gelmeden engellenmesi ya da çözülmesi yönünde yapıldığını düşünüyorum. Fakat ne kadar görüşülürse görüşülsün, o bölge de Esad’a devredilecek ve bu devir sırasında yaşanacaklar mutlaka Türkiye’yi etkileyecek.”
Son olarak Türkiye ve İran arasında PKK konusunda hiçbir fikir ayrılığı bulunmadığını ifade eden Gürcanlı, iki ülke arasında bir dönem sıkıntılar yaşandığını belirtti ve şöyle devam etti: “Kandil’in İran kısmında Türkiye’nin yıllardır söyleyip yapamadığını İran yaptı ve o bölgeye İran bayrağı dikildi. Kandil’e Türk bayrağını dikebilmek ya da orayı PKK’dan temizleyebilmek Türk iç politikasının en kritik unsurlarından biridir ve İran kendi tarafında bunu yaptı. Bir dönem arada sıkıntılar yaşanmıştı. Türkiye’nin Kandil’e yaptığı sınır ötesi operasyonlardan kaçanların İran tarafına sığındığı söylenmişti. İran’ın özellikle PKK’nin üst düzey yöneticilerini koruduğu söylenmişti ama benim bu ziyaretten anladığım, PKK konusunda sıkıntılar aşılmış durumda ve terörle mücadele konusunda ortak bir duruş var.