Ekonomist Arda Tunca'ya göre enflasyonun tekrar tek hanelere dönmesinin nedeni hükümetin devreye girip tüketici tarafındaki yansımasını kontrol edebilmiş olması:
"Bir yandan tüketici enflasyonu oranı tek haneye indi. Diğer yandan ise işin üretici tarafı var. O tarafta da dikkat edecek olursanız bir yükselme söz konusu. Bu tarafta da şirketlerin satın alma yaparken üretimi için, kendi girdileriyle ham madde alırken onunla ilgili alımları tarafında maruz kaldıkları enflasyon oranı anlamına geliyor. Onun için verileri dikkatli okumaktan yanayım ben.
‘DEVLET BÜTÇESİ POLİTİKALARIYLA MERKEZ BANKASI'NIN UYUMLU OLMASI GEREKİR'
Merkez Bankası'nın para politikası tarafında bankaların onanma maliyetlerini arttırdıkları bir durum söz konusu. Burada sıkı bir gidiş var. Burada bir çelişki var. Aslında devlet bütçesinin kontrol edildiği politikalarla, Merkez Bankası'nın kontrol ettiği para politikasının birbiriyle uyumlu olması gerekir ve aranır. Ama şu anda pek böyle bir durumumuz söz konusu değil. Ama alınan önlemlerin yansıması enflasyonu aşağı çekmek yönünde olmuş. Tabi burada enflasyonu azdıracak bir talebin olmadığını da, özel tüketim tarafında talep yetersizliğinin de olduğunun altını çizmek gerekir.
Yapısal bir takım değişiklerle gerçekleşmiş değil, arzi bir takım geçici önlemlerle oluşmuş bir tüketici enflasyonu düşüşünden söz ediyoruz. Ama öteki tarafta üreticinin maruz kaldığı enflasyonun da yükseldiğini ve ilerleyen zamanlarda bunun etkilerini tüketici tarafında da olacağını görmek lazım. Olması gerektiğini söylemiyorum fakat olması gerekir normalde ama hükümet devreye girdiği için tüketici tarafındaki yansımasını kontrol edebilmiş görünüyor. Bu sebeple de enflasyon tekrar tek hanelere döndü."
"Merkez Bankası'nın hedeflediği noktayla tahmin ettiği nokta arasında hep fark oluşuyor" diyen Tunca, "Merkez Bankası para musluklarını sıkarak enflasyon oranını kontrol altında tutabileceğini düşünüyor. Bu şekilde bir önlemden söz ediyor. Nitekim Merkez Bankası'nın önümüzdeki dönemde de bu politikası sürdüreceğini düşünüyorum ama 8.7 ne kadar gerçekçi? Hükümet tarafında kendi aldığı önlemler faiz tarafında aldığı önlemler yeterli kalabilir. Ama önümüzdeki dönemde enflasyonun 8.7'ye kadar gerilemesi biraz piyasadaki arz tarafında birtakım yeniliklerin yapılmasıyla, yeni ürünlerin Türkiye'ye ithalatının açılmasıyla yine düşecektir gibi bir görüntü alıyorum açıkçası. Sene başında hesaba katılmamış bir takım önlemler alıyor. Bu sebeple tahminlerde biraz zorlanabiliyoruz. Alınan önlemler kısa vadede belki çözüm ama uzun vadede benim katılmadığım önlemlerle enflasyon tek hanelere indirildi. Şu anda geldiği seviyeden de yıl sonunda 8.7 seviyesine dokunabilir. 8.7 çok gerçekçi gelmemekle birlikte yine 9'un üstünde bir yerlerde kalacaktır" şeklinde konuştu.
Arda Tunca şöyle devam etti: "Enflasyonun yüzde 5 seviyesine çekilmesi için yapısal bir takım önlemler alınması gerekiyor. Kanunda bir iki tane vergi oranını değiştirmekle yapısal önlem alınmış olmuyor. Şu anda Türkiye'de üretim yapan şirketleri biz Türk markası olarak düşünüyoruz ama değil. Aldığımız her şey ithal. Sadece Türk işçisi çalışıyor. Bunları satışa sunduğumuz yerler bile yabancı. Üretim tarafını Türkiye yıllardır unutmuş durumda. Bunu geri kazanması lazım.
‘EKONOMİK REFORM DİYE ANLATILAN ŞEY REFORM DEĞİL'
Enflasyon konusu çok ciddi başka konuları da açıyor. Ama ekonomik reform diye anlatılan şey reform değil. O zaman zaten biz ekonomik reformun tanımında bir yanlış yapıyoruz. Bugün adım atsanız 15-20 sene sonra sonuçlarını alabiliyorsunuz ancak. Dünya endüstri 4 ‘ü konuşuyor. Karanlık fabrikaları konuşuyor. Bu bir eğitim politikası meselesi aslında. Zaten enflasyon bize bu sinyali veriyor. Daha fazla üretmemiz, kaliteli üretmemiz lazım."
"2008 krizinden bu yana dünyanın en büyük ve en etkili Merkez Bankası konumunda Amerikan Merkez Bankası FED, ‘Ben artık normalleştireceğim, toparlandım' dedi. En son yüzde 2.6 oranında bir büyüme verisi geldi. Yalnız enflasyonu istedikleri sağlıklı olan yüzde 2'ye getirip orada istikrarlı kalamıyorlar. Çünkü ekonomide verim artışı tarihi düşük seviyelerde gidiyor ABD'de. Onun için de ücretler artamıyor. Ücretler artamadığı için de bir türlü enflasyona etki edemiyor. Bu sebeple FED'in atacağı adımların özellikle zamanlaması çok ciddi bir tartışma konusu. Çünkü bilançoyu küçültmek yoluna gideceklerini söylüyorlar. Doların likiditesinin anlamında faiz arttırılması gibi bir etkisi var. Aynı zamanda faizi de arttıracağım diyor. Aralık ayında bu konuda genel bir beklenti oluşmuş durumda.
‘DOLAR ÇEKİLMESİ YAŞANACAK'
Bu sene içinde iki kere yaptığı 0.25'lik bir faiz artırımını Aralık ayında bir kez daha yapacağım, diyor. Hem de bilançonun küçülmesi sebebiyle piyasadan dolar çekilmesi yaşanacak. Bu beklentilerin fiyatlamasının oluştuğu bir süreçteyiz. Bu bizim gibi gelişmekte olan ülkeler açısından ve cari açığı olan ülkeler açısından bir zorluk ifade ediyor piyasalarda. Yaşadığımız yükselmelerin de bununla bir ilgisi var.
Euro karşısında etkisini kaybetmesinde ise bir Trump etkisi var. Siyasi istikrarın enteresan şekilde Amerika'da bozulduğu bir süreç var şu anda. Trump, Amerikan dolarının etkisini kaybetmesinde bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bu durumun Amerikan ekonomisine şöyle bir faydası var: Bu sayede ihracatını arttırabiliyor. Amerikan doları, euro karşısında değer kaybetse bile bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin karşısında değer kazanabiliyor. FED'in atacağı adımların etkisiyle ekstra birkaç önlem alınması gereken bir döneme doğru gidiyoruz."