Venezüella'da beş aya yakındır devam eden huzursuzluk Nicolas Maduro yönetiminin Kurucu Anayasa referandumu öncesinde daha da şiddetlendi. Ülkedeki sağ muhalefetin grev ve boykot kararıyla sokak gösterileri şiddetlenirken, Amerikan yönetimi de devrede. CIA direktörü Mike Pompeo Güney Amerika'daki geçmiş kanlı müdahillikleriyle adeta dalga geçer bir üslupla Venezüela'daki yönetimi ‘dönüştürme faaliyetlerini' doğruladı.
‘LATİN AMERİKA'DAKİ SIKIŞMIŞLIK HOUNDRAS DARBESİ İLE BAŞLADI'
Metin Yeğin'e göre ‘Latin solunun epey sıkışıklık yaşadığı bir dönemden' geçilen bu süreç Houndras darbesiyle başladı. Sıranın artık Venezüela'ya geldiğine dikkat çeken Yeğin, Maduro yönetiminin kurucu anayasa girişimi ile krizi aşma çabasını şöyle değerlendirdi:
"Her şey çok güllük gülistanlık gitti şeklinde görüldüğü zaman, Obama dış politikası ile Houndras darbesi ve bir domino taşı gibi tüm kıtadaki süreci değiştirdi. O sürede Brezilya'nın da ürkek ve tedirgin tutumu arkasından Lugo'ya karşı Paraguay darbesini getirdi. Bunların hepsi farklı ritimli darbe ama arkasından Brezilya şimdi aynı şekilde bu süreci yaşıyor. Venezüella'da zaten Chavez'den sonra çıkarılacak oldukça büyük dersler vardı iki arada kalmaya ilişkin. Venezüella için bu Pazar yapılacak seçim çok kritik bir durum çünkü Venezüella'da kurucu anayasanın yapılıp yapılmamasına ilişkin bir referandum düzenlenecek. Bu referandumu Maduro Hükümeti savunuyor. Hemen hemen bütün sağ kesimi bu referandumu boykot ediyor. Venezüella'da 19 bin 600 seçmen var şu anda ve eğer Pazar günü yedi milyon kadar oy kullanılabilirse —ki bu oy oranı sadece ‘Chavistlere ait olacak-, bu Maduro için bir başarı olur çünkü hükümet seçim yerine bütün sorunlara çözüm olabilecek bir kurucu anayasa öneriyorlar. Bu yüzden de barış için muhalefet ile oturmayı ve bu kurucu anayasa üzerinden yeniden Venezüella Anayasa'sını inşa etmeyi öneriyorlar."
‘CIA ARTIK KITADAKİ DARBE FAALİYETLERİNİ GİZLEMİYOR'
Yeğin' göre Maduro'nun kurucu anayasa girişimi, kâğıt üzerinde çok demokratik ancak son kertede Chavistlerin egemenliğini sağlayacak. Yeğin, CIA'nın kıtadaki darbe girişimlerini artık gizleme ihtiyacı duymadığını belirtti:
‘MADURO'NUN MUHALEFETE DÜŞMESİ MÜCADELEYİ GÜÇLENDİRİR'
Önümüzdeki süreçte Maduro'nun iktidarda kalmasının zor olduğu tespitlerini yapan Yeğin, Maduro'nun muhalefete düşmesi halinde daha faydalı olacağını vurguladı ve böylece örgütlenme faaliyetlerinin daha da hızlanacağını ifade etti:
‘VENEZÜELLA'DAKİ İLERLEYİŞİ ENGELLEYEN İÇİNE DÜŞÜLEN İKİLEMDİR'
Venezüella hiçbir zaman Batılı devletlerin iddia ettiği gibi televizyonları kapatılmadığını tam aksine her zaman sağcı televizyonların Venezüella'nın esas yayın organlarına hâkim olduğunu ifade eden Yeğin'e göre bunun nedeni Venezüella'da televizyonların oligarşinin elinde olması. Venezüella'da ilerlemenin önündeki en büyük engelin, ilerleyiş ve güce ulaşamama kaygısı arasındaki kaygı ve ikilem olduğuna işaret etti:
"Biraz daha geriye gidilirse, Maduro dönemi biraz daha kuşkulu ama özellikle Chavez dönemi hatırlanırsa, İngiliz solcu parlamenter Galloway'in Oxford Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşma vardı. Konuşmasında ‘Chavez'in seçildiği Venezüella seçimleri, dünyada yapılan en demokratik seçimdir. Bunu ben söylemiyorum, bunu eski ABD Başkanı Carter söyledi' dedi. Böyle bir durumda bile kendisine doğrudan darbe düzenleyen, darbeyi televizyondan ilan eden ve darbeden sonra da ‘ darbeyi biz düzenledik' diye programlar yayınlayan bir televizyon istasyonu kapatılmadı ancak iki yıl sonra lisansı yenilenmedi ve iptal edildi. Bunun üzerine bütün Batı devletleri Venezüella'nın televizyonları kapattığını iddia etti. Venezüella hiçbir zaman televizyonları kapatmadı, her zaman sağcı televizyonlar Venezüella'nın esas yayın organlarına hâkimdiler çünkü burada televizyonların sahipleri oligarşidir. Bu televizyonlar kapatılmadı ve Venezüella bunu niye yapamadı dersek, bunu bir örnekle açıklarsak; üç nesil gerilla komutanı Douglas Bravo, kendisi ile Caracas'ta konuşurken ‘bakma sen onlara. Şuradan aşağıya bak. Bir tane işçi gösterisi yok. Venezüella petrol demektir ama Chavez bütün petrol anlaşmalarının hepsinin altına imza attı ve bir şey değişmedi' diyordu. Bir de öyle bir bakış açısı var. Mesele ne siyah ne den beyaz aslına bakarsanız. Bir yandan tereddütlü bir ilerleyiş öbür yandan da bir türlü değişimi sağlayabilecek bir güce ulaşamama kaygısıyla yürüyen bir süreçte bir ikilem oldu. Güneşli Pazartesiler filminde anlatılan bir fıkra vardır; Sovyetler döneminde iki komünist yolda yürür. Biri ‘Sana kötü bir şey söyleyeceğim yoldaş biliyor musun galiba bu sosyalizm ile ilgili anlatılanların hepsi doğru değil'. Öbürü de diyor ki; ‘ben sana daha kötü bir şey söyleyeyim, bu kapitalizm ile ilgili anlatılanların hepsi doğru'. Venezüella'daki böyle bir ikilemdir. Böyle bir ikilem içerisinde biz halka daha fazla imkân tanıyan, bir ilerleme şansı tanıyan ve özellikle ülkenin gelirlerinden daha fazla pay alan bir tarafta olmak durumundayız. Bu yüzden de dünyadaki ya da Latin Amerika'daki değişimler tersine de dönse, bana göre Venezüella'daki hareket muhalefete düştüğü zaman daha güçlü, daha örgütlü bir şekilde mücadele edecek ve o mücadele onu daha görkemli bürokrasisinden ve kendi bürokrasisi içindeki Bolivarcı burjuvaziden kurtaracaktır."
‘LATİN AMERİKA'DA ESECEK YENİ DALGAYI FARC BAŞLATABİLİR'
Tüm Latin Amerika ülkelerinin kendilerine özgü süreçler yaşadığını fakat genel manada ortada bir orta sınıf çöküşü olduğunu vurgulayan Yeğin'e göre bu durumu aşmak ya da tersine çevirmek için yeni bir dalga gerekiyor:
‘ MERCOSUR KITA'NIN AB'SİDİR VE KAZANIMDIR'
Chavez ve sonrasında yaşanan süreçte olumsuzluklar yaşansa da MERCOSUR gibi yapıların kuurlması ve büyüklü küçüklü diğer kazanımların değerli olduğu tespitini yapan Yeğin, şu değerlendirmelerde bulundu: