DEMİRTAŞ NE DEMİŞTİ?
Demirtaş, ifadesinde şunları dile getirmişti:
“Bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz. Şahsımızı değil bizi seçen seçmen kitlelerini temsil ederiz. Şu anda da yasamanın, Parlamento’nun dokunulmazlığa sahip bir üyesiyim. Milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir. Ben adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. Veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur. Ülkemizde yargının saygınlığı ayaklar altında iken düğmesiz olan cüppelerini iliklemeye çalışan böylesi bir yargılamanın öznesi olmayı da asla kabul etmeyeceğim. Sizin şahsınıza ve kişiliğinize yönelik hiçbir tereddüdüm ve saygısızlığım yoktur. Ancak şaibelerle dolu bir siyasi geçmişe sahip olan Erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosunda figüran olmayı kabul etmiyorum. Soracağınız hiçbir soruya cevap vermeyeceğim. Yapacağınız hiçbir yargılama faaliyetinin adil olacağına inancım yoktur. Benim buraya getirilmem bile hukuk dışıdır. Sizden hiçbir talebim ve beklentim yoktur. Siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni halkım ve seçmenlerim siyaset sorgulayabilir.”
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Ocak 2017’de hazırladığı fezleke de Demirtaş’ın gözaltı sonrası yaptığı savunmasındaki bu ifadeleri, TCK’nin 299/1 maddesinde düzenlenen 'Cumhurbaşkanına hakaret' olarak değerlendirdi. Bu kapsamda dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen savcılık, Demirtaş hakkında fezleke hazırlayarak Adalet Bakanlığı’na gönderdi. Bakanlık Demirtaş hakkındaki fezlekeyi de geçtiğimiz günlerde Meclis’e gönderdi.
Demirtaş ile birlikte 4 Kasım gecesi çeşitli kentlerde eş zamanlı olarak gerçekleşen ev baskınlarında 11 milletvekili gözaltına alınmış ve çıkarıldıkları mahkemece 9’u tutuklanmıştı.