'ÖCALAN, PERVİN BULDAN VE İDRİS BALUKEN'DEN ÖZEL OLARAK RİCA ETTİ'
T24'ten Hülya Karabağlı'nın haberine göre, Önder'in Meclis'te yaptığı konuşmanın ilgili kısmı şöyle:
"Sayın Öcalan İmralı'da dedi ki: 'Bir devlet hendeği kabul edemez. Bu onun direkt egemenlik hakkına bir tecavüzdür.' Sayın İdris Baluken, Sayın Pervin Buldan'a da özel olarak rica etti: 'Gidin bunu araştırın ve benim tarafımdan kabul edilemez olduğunu her kim yapıyorsa söyleyin.' Biri Kilisli, biri Nurdağlı 2 uzman çavuş alıkonulmuştu —şimdi bundan dolayı hakkımızda fezleke var, bu yönüyle de önemli- 'Onları da behemehal ailelerine kavuşturun.' dedi. Biz dönemin İçişleri Bakanıyla bir koordinasyon oluşturduk ve —burası çok önemli- ertesi gün Millî Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. Asker, bürokrasi daha önce defalarca bölgedeki sürecin ruhunun gerektirmediği tutumlar içerisine giriyordu ve bu Hükûmetin iradesiyle bir şekilde baskılanabiliyordu. Burada dediler ki: 'Yarın Millî Güvenlik Kurulu'nda yazılı olarak müdahale talebi var dolayısıyla bunun yirmi dört saat içinde çözülmesi gerekiyor, yoksa süreç ciddi anlamda zarar görecek, belki de sona erecek.' Biz bu itibarla gittik ve bu hendeklerin niye açıldığını, Sayın Öcalan'ın hendek meselesine yaklaşımıyla beraber aktardık. Gelip dönemin bakanlarıyla ve sorumlu bürokratlarıyla paylaştığımız gerçeklik şu: Baktık ki bölgede bir günde 116, belki de yanılıyorum, belki de 166 gözaltı yapılıyor ve bir sıra, özellik, kriter gözetilmeden; bir bu. İkincisi, kalekol inşaatları.
Lice, malumunuz, büyük bir deprem geçirmiş vilayetlerimizden biriydi. Daha Lice'de depremde evi yıkılan yurttaşlara, ihale edilen… Yani yaklaşık yirmi küsur yıl geçmiş, deprem evleri, defalarca yeniden ihale, restorasyon, revizyon, iptal, bilmem ne, daha deprem evleri bitirilememiş bir ilçede çok mübalağa bütçelerle kalekol inşaatı. 1990'lı yılları Lice'de yaşayan insanların ya da onu sonradan öğrenenlerin bildiği bir gerçeklik var: Lice'de karakol demek, mezarlığa açılan kapı demekti 1990'larda. Yani barış süreci yürüttüğünüz bir dönemin uygulamaları, dili, imgeleri, tümü barışa hizmet edecek şekilde seçilmek durumunda
'HENDEKLERİ AÇANLARA KAPATTIRDIK'
Sevgili grup başkan vekilim, döneminizin iktidarı, yürüttüğümüz müzakerelerle o kalekol inşaatını yıktı ve "hendek" denilen olgu kalmadı. Üstelik de yirmi dört saat içinde, oraya gönderilen bütün malzemeler tırlarla beraber alındı, biz de hendekleri açanlara kapattırdık, alıkonulan askerleri de biz gidip teslim aldık, getirdik, ailelerine teslim ettik. Uzunca bir dönem bu hendek işi güncellenmedi.
Dönemimizdeki istihbarat örgütleri artık ajan provokatör tarzıyla çalışmıyorlar. Nasıl çalışıyorlar? Gelişmelere meyil veriyorlar, eğim veriyorlar, her şeyin oraya akacağını biliyorlar çünkü akabinde. Bu refleksi gören bu darbe mekaniği —ki işte, bu operasyonu yürüten komutanlar bugün darbecilikten hesap veriyorlar- ne yaptı? Silvan, Cizre, Sur ve Nusaybin'de… Bakın, bütün Kürt illerinin tamamında hendek olmadı, şu oldu: Baktılar, 'Biz yönelince bunlar hendek kazıyor.' Darbe mekaniği bunu keşfetti ve yönlendirdi. Hükûmetten de buna teşne olan çok oldu çünkü bu, yeterince tartışılamadığı, hep hamaset düzeyinde konuşulduğu için bu mesele… Bakın, hendek açılan yerlere, hepsinde önce, pervasız, kritere dayanmayan, çok sayıda, yaygın tutuklama ve gözaltıların başlaması sonucudur."