CHP'li Erdoğan Toprak, yaptığı yazılı açıklamada; Türkiye Almanya geriliminin AK Parti'deki görüş ayrılıklarını su yüzüne çıkarttığını, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bu konuda ayrıştığını söyledi.
Almanya ile yaşanan süreç, AK Parti içinde Cumhurbaşkanının temsil ettiği, gerginliklerden beslenen 'şahin kanat' ile müzakereden yana olan, Türkiye'nin daha fazla örselenmesini istemeyen ılımlı kanadın varlığını açığa çıkarttı" diyen Toprak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanı ve etrafındaki dar kadro, 2019'u hedefleyerek, gıdasını çatışma ve gerilimden alan bir politika sergiliyor. Erdoğan'ın ‘Almanya aklını başına alsın, kendine çeki düzen versin' sözleri bunu gösteriyor. Başbakan Yıldırım ise aksine ‘Sorunu görüşerek çözeriz, germenin manası yok' tavrında. Başbakan, genel başkanlığı devretti. Başbakanlıkta nöbet süresinin dolmasını bekliyor. İkbal beklentisi kalmadığı için, daha ılımlı ve gerçekçi davranıyor. Cumhurbaşkanı ise başkanlık için tüm köprüleri atmaya, kırıp dökmeye hazır. Dış politikada, iktidar içindeki bu iki kutup, Türkiye'ye kaybettiriyor. Şu anda Türkiye'nin bölgede ve dünyada tek müttefiki kaldı o da Katar!"
Almanya politikasının siyasi boyutu dışında, turizm, dış ticaret, yatırımlar, AB ilişkileri ve Gümrük Birliği anlaşmasında, ağır ekonomik faturalar çıkabileceğini vurgulayan CHP'li Toprak, Almanya'nın Türkiye'nen ihracatında, turizminde ilk sırada, doğrudan yatırımlarda 6. sırada, ithalatta, Çin'den sonra ikinci sırada oldugunu söyledi. Türkiye'nin ise Almanya'nın ithalatında 14. sırada oldugunu hatırlatan Toprak, şunları ifade etti:
"AB'nin 28 üyesinin de Almanya ile birlikte hareket etmesi durumunda, tablo daha da ağırlaşacaktır. Onurlu dış politika, kırıp, döken, herkesle kavga eden değil, ülke çıkarlarını önde tutan, akılcı ve serinkanlı tutum gerektirir. Almanya ile bu noktaya gelinmesi yanında, ABD Kongresi, Temsilciler Meclisi'nin, Rusya ve İran'a yaptırımları genişletme yasasını kabul etmesi de asıl hedefi Türkiye olan bir başka handikaptır.
Şayet (ABD Başkanı Donald) Trump veto etmez de bu yasa yürürlüğe girerse, en ağır darbe, Rusya ile anlaşmaya varılan Türk Akımı, Akkuyu Nükleer Santralı gibi enerji projeleri ile İran'la yürütülen doğal gaz boru hattı projelerine yansıyacak. Rusya'nın yanı sıra, bu projelerde iş alan, almayı hedefleyen, Türk müteahhitleri, imalatçıları da yaptırımla karşılaşacak. Toplamı 40-50 milyar dolara yaklaşan bu projelerin finansmanı sıkıntıya girecek, bitiş süresi uzayacak, maliyetleri yükselecek. ABD, bu yaptırım yasasıyla ismini koymadan dolaylı olarak Türkiye'yi de cezalandırmayı hedefliyor. Rusya ve İran'ın yolu kesilirken, İsrail, Güney Kıbrıs ve Kuzey Irak Kürt doğal gaz projelerinin önünü açılması amaçlanıyor. Türkiye'ye de bu yolla mesaj veriliyor. NATO ve AB içinde Trexit (Türkiye'nin dışlanması) tartışılmaya başlandı bile."
'GÜÇLÜ BİR DEMOKRASİ GÜÇLÜ BİR EKONOMİ'
CHP'li Toprak, dış politikadaki bu tablonun siyasi, askeri ve ekonomik yansımaları olacağını, Türkiye'nin bir şekilde köşeye sıkıştırılmak istendiğini belirterek, bunun için de güçlü bir demokrasi ve güçlü bir ekonominin vazgeçilmez olduğunu vurguladı.