Kılıçdaroğlu'ndan AB'ye: Türkiye Cumhuriyeti AKP'den ibaret değildir

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Dün, 24 Temmuz'du. Basın Bayramı ve sansürün kaldırılışının 109. yılıydı. 109 yıl önce medya üzerindeki baskılar kalktığı için bayram ilan edilmişti. Gazeteciler bugünü bayram olacak kutlamadılar. Medya özgürlüğü Türkiye'de yok. Aynı gün İstanbul'da adliye sarayında Cumhuriyet gazetesinin davası görülüyordu. Cumhuriyet gazetesi cumhuriyetle yaşıt bir gazetesi. Bütün ömrü FETÖ gibi suç örgütleriyle mücadele eden bir gazete. Şimdi alıyorsunuz, yazarlarını FETÖ ile iltisaklı diye hapse atıyorsunuz. Umuyorum adalet tecelli eder de serbest bırakılırlar. Düşünün Kadri Gürsel'in çocuğuna sarılmasına izin vermiyorlar. Ahmet Şık, 'tek servetim kızımdır' diyor. Cumhuriyet iddianamesini hazırlayan savcı da FETÖ'den yargılanan birisi.

'TÜRKİYE, LOZAN'DAN BERİ İLK KEZ TOPRAK KAYBETTİ'

• Lozan'dan beri ilk kez Türkiye toprak kaybına uğradı son 15 senede. 12 adasını Yunanlılara teslim etti, Süleyman Şah türbesini kaçırdı. Terör örgütlerinden toprağını bırakıp kaçıyorsun, Süleyman Şah türbesini kaçırıyorsun. Sen önce onun hesabını vereceksin. Süleyman Şah türbesini hangi gerekçe ile kaçırdın sen?
• Dış politika ciddi iştir. Bugün Türkiye dünyadan soyutlanmış bir ülke. Herkesle kavgadır. 15 yıl önceye bakın, herkesle barışık olan bir Türkiye, herkesle düşman olan bir Türkiye'ye evrildi. Buradan bütün AB yetkililerine seslenmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, hukuk devletir. Türkiye Cumhuriyeti AKP'den ibaret değildir.

'MESCİD-İ AKSA'DA İBADETİN YASAKLANMASINI ASLA KABUL ETMEYİZ'

Filistin yeniden kaynamaya başladı. Bizim duyarlılığımız bellidir.  Biz, İsrail ve Filistin halklarının kavga etmesini istemeyiz. Barışçıl yöntemlerle çözmelerini isteriz. Ama İsrail'in Mescid-i Aksa'da ibadeti yasaklamasını asla ve asla kabul edemeyiz. Her inanca saygı gösterilmesi lazım.

Bir sinagoga saldırı düzenlemek, insana saldırı düzenlemektir. Herkesin ibadetine saygı göstermek hepimizin görevidir. Yapacaksan eylemini git başka yerde yap. Hangi inançtan, hangi kimlikten olursa olsun bizim başımızın üstünde yeri vardır. Bir başka yerdeki olay dolayısıyla vatandaşlarımızı üzmek doğru değildir. 

'SİZE KOZMİK ODAYI BİLE VERDİLER'

Bir densiz kalkmış, şu açıklamayı yapıyor: "15 Temmuz'u Atatürkçüler yapmış olabilir." FETÖ örgütünün lideri bu. Sen Balyoz, Ergenekon davalarında ordudaki Atatürkçüleri ortağınla birlikte temizlemedin mi? AK Parti size devleti teslim etti. Savcınıza kurşun geçirmez araba tahsis etti. Biz 'F tipi yapılanma' var derken size 'hocaefendi' diyorlardı. Biz bunları unuttuk mu sanıyorlar? Her istediğinizi verdiler. Valiler, vali yardımcıları, kaymakamlar, generaller, üniversiteler, rektörler, okullar, dershaneler, emniyet müdürleri, istihbaratçılar, banka verdiler. Geldiler hep beraber kurdela kestiniz. Ve siz, biz Türkiye'nin bütün sınırlarını, kozmik odayı istiyoruz dediler. Size kozmik odayı bile verdiler. Kozmik odayı bir terör örgütüne vermek, vatana ihanettir. Vatana ihanet edenler de iktidardır.

'TUNCAY ÖZKAN O FLASH DİSKİ SAVCILIĞA VERECEK'

• 9 Şubat 2009'da flaş diskteki bütün bilgiler bir dosyaya aktarılır ve dosya bir şey yok diye kapanır. Bu flaş bellekte 15 bin subay ve astsubay içeren bilgi ve belge vardı. Yaşam biçimi ve alışkanlıklarına dair bilgiler vardı. 86 general hakkında özel fişleme bilgileri vardı. Örgütle bağları, himmet ilişkileri vardı. Elimine edilmek istenen TSK mensuplarının nasıl şikayet edileceği yazışma örnekleri vardı ve bu dosya 2009'da kapatıldı. 2007'de Tuncay (Özkan) Bey teslim ediyor, 2008'de gözaltına alınıyor, 6 yıl hapishanede kalıyor. Orduya teslim ettiği önemli bilgilerin tamamı yine silinir. Tuncay Özkan yargılanırken dönemin başbakanı ben bu davaların savcısıyım diyor. Soru şu; bu flaş diskteki bilgileri incelemek üzere kurulan Güneş Çalışma Grubu iktidarın bilgisi dahilinde kurulmuş mudur? Kurulmuşsa bu dosya kapatılırken Başbakan kimdi, Adalet Bakanı kimdir, Milli Savunma Bakanı kimdi, onların tamamının açığa çıkması lazımdı. Bu flash disktekiler yok sayılmasaydı bugün ne 250 şehidimiz ne de 2193 gazimiz olmayacaktı. Şimdi Tuncay Bey, yılların gazetecisi, aldığı bilgileri birden fazla yerde tuttu. Savcı şimdi, 15 Temmuz'dan sonra dosyayı yeniden açmak istiyor, diyor ki bilgiler sizde, verin dosyayı açacağız. Bir vatansever olarak her türlü teröre karşı çıkan bir insan olarak biraz sonra gidecek bir örneğini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verecek. Bakalım savcı siyasi ayağı ortaya çıkaracak mı?

'BİR CAMBAZ DÜŞTÜ, DİĞERİ DE DÜŞECEK'

• Sana devleti teslim edenlerden er geç hesabını soracağız. Bir ipte iki cambaz oynamaz. Biri düştü, diğeri de düşecek. Hesabını verecek.

'AYM ÜYELERİ KORKTULAR'

15 Temmuz'dan sonra hükümet bunu fırsata çevirdi. Darbenin olacağı biliniyordu, önlenmedi. 250 şehidimiz var, gazilerimiz var. Ama o bunu fırsata çevirerek sivil darbe gerçekleştirdi 20 Temmuz'da. 20 Temmuz, Türkiye'de sivil darbenin ilan edildiği tarihtir. OHAL ilan edildi, parlamentonun yetkileri elinden alındı. Terörle yakından uzaktan ilgisi olmayan düzenleme hayata geçirildi. Buna izni, üzülerek ifade edeyim, AYM izin verdi. AYM üyeleri de kendi geleceklerinden korkmuşlardır. Eğer sen, AYM üyesi isen eğer sen anayasaya sadakat konusunda yemin ettiysek, 'beni de FETÖ'cü ilan ederler' diye korkunun egemenliğine teslim olmuşsan o koltuktan ayrılacaksın ya da onurunla duracaksın orada.

İlk kez Türkiye Cumhuriyet'inde bir hükümet tutuklulara insanca davranmayacağını söylüyor.

'PARTİLİ OLURSAN ÇOCUKLARA TECAVÜZ BİLE SERBEST'

• Üniversiteler susturuldu. Atılan hoca sayısı 5602'yi buldu. YÖK, bir darbe kurumdur. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra da darbe kurumu görevini yerine getirdi. Bunlar OHAL ile kendi hukuklarını oluşturdular. Gayrimeşru bir anayasayı gayrimeşru bir zeminde hazırladılar. Biz bütün darbe hukuklarını gayrimeşru ilan ediyoruz, hiçbirini tanımıyoruz. Daha acı olan, 20 Temmuz sivil darbesinden sonra Türkiye süratle parti devletine dönüştü. Partili olursan çocuklara tecavüz bile serbest.