Suudi Arabistan, ABD ve Türkiye'nin desteği ile Ekim 2015'te Suriye'nin İdlib kentini eline geçiren Fetih Ordusu, yapıyı oluşturan en büyük iki bileşen olan Ahrar-uş Şam ile Suriye el Kaide'si, bugünkü ismiyle Hay'at Tahrir el Şam arasındaki çatışmalarla konuşuluyor. HTŞ, İdlib merkezini ve Bab el Hava sınırının kontrolünü ele alarak Türkiye destekli Ahrar'a büyük darbe vurdu. Ahrar-uş Şam'ın bileşenlerinden bazılarının Astana sürecini desteklediği bilinirken, Türkiye'nin bir taraftan da Rusya ile koordinasyon eşliğinde durumu nasıl idare edeceği merak konusu. Son gelişmeleri ve Türkiye'ye olası etkilerini Ortadoğu uzmanı gazeteci ve yazar Fehim Taştekin ile konuştuk.
‘TÜRKİYE'NİN DEĞİŞEN SURİYE POLİTİKASI CİHATÇI GRUPLARI BÖLDÜ'
Fehim Taştekin, Suriye'nin kuzeyinde bugün cihatçı gruplar arasında çatışmalar yaşanan bölgede daha önce ABD öncülüğünde ortak bir yapı oluşturulduğunu anımsatırken, bu yapı içindeki kırılmaların da Türkiye'nin Suriye politikasındaki değişimleri yansıttığı görüşünde. "Suriye'nin kuzeybatısında Türkiye sınırındaki bölgede kontrolü sağlayan gruplar, Türkiye, CIA ve Suudi Arabistan'ın desteği sayesinde bölgeyi ele geçirmişlerdi. Ancak son dönemlerde işler fazlasıyla değişti" diyen Taştekin yaşanan süreci şöyle değerlendirdi:
‘DEVRİM SÜRECİNDEN TERÖRLE MÜCADELEYE'
ABD ve Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Fetih Ordusu bileşeni olan El-Nusra'ya göre Astana sürecine katılmanın devrime ihanet olarak görüldüğünü belirten Taştekin, Ahrar-uş Şam'ın Astana sürecine Türkiye'nin de teşvikleri ile katılmaya zorlandığını vurguladı:
‘İDLİB'E ASKERİ MÜDAHALE OLASILIĞI TÜRKİYE'NİN BAŞINA İŞ AÇAR'
Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonu başlatılırken, hedefi dünyaya IŞİD olarak ilan ettiğini ve bunun uluslararası anlamda destek getirdiğini anımsatan Taştekin'e göre ‘Rusya da buna diğer ülkeler gibi göz yumdu çünkü Halep'i cihatçı grupların kontrolünden çıkarmak için, Türkiye'nin desteğine ihtiyaç vardı'. Taştekin, Türkiye sınırı ve İdlib'deki El-Kaide hâkimiyetine Türkiye'nin askeri müdahale ihtimalini de şöyle değerlendirdi:
"Rusya, Türkiye'nin Suriye'ye girmesine göz yumdu ancak burada durum biraz daha farklı çünkü bir şekilde Suriye'nin diğer kalanındaki silahlı gruplarla ilişki içerisinde olan daha farklı gruplar var. Bunlara karşı Türkiye'nin açık müdahalesi, bugüne kadar geliştirdiği ilişkileri açısından da farklı tepkiler doğurabilir. Burada hala Suriye yönetimine karşı hesaplar yapılıyor. Bu hesaplar bitmedi ve Türkiye de bu anlamda hesapları bitirmedi. Sahada sadece Nusra değil, onun müttefiki olan ve daha önce ABD'nin Tow füzeleri verdiği gruplar da var. Diğer bir deyişle bir şekilde El-Kaide ile ittifak kurmuş gruplar var. Herhangi bir askeri müdahale durumunda Türkiye bütün bu grupları karşısına almış olacak. Burada enteresan bir şekilde büyük bir paradoks var. Şu anda Türkiye'nin karşısına aldığı yapı, devrimin gerçek temsilcilerinin kendileri olduklarını ve Ahrar'ın kendilerini ve devrimi sattıklarını iddia ediyorlar. Böyle olunca bu yapı bir çekim merkezi haline geliyor. Dağılmakta olan veya dağılmış ve IŞİD'den kopmuş gruplar da bir şekilde buraya gelecekler. Kendilerini ‘ılımlı' diye tanımlayan gruplar da, eğer Türkiye'nin oyun planını kabul etmiyorlarsa buraya yaklaşacaklardır. Kısacası tam bir zehirlenme süreci yaşanıyor."
‘SURİYE MUHALİFLERİNİN EL KAİDELEŞME RİSKİ VAR'
Suriye'deki muhalif gruplar açısından El-Kaideleşme riski olduğuna dikkat çeken Taştekin'e göre Türkiye'nin cihatçıları birbirlerine karşı kullanma planı çöktü ve bu durum büyük problemler açabilir:
‘TÜRKİYE CİHATÇILARA KAPILARINI RESMİ OLARAK KULLANDIRIYOR'
İdlib'e bütün kaynağın Türkiye üzerinde aktarıldığını ve bu kesilirse, durumun değişeceğini ifade eden Taştekin, bu geçiş engelinin ilerleyen dönemlerde gelişmesi muhtemel siyasi çözümlere de kapı açabileceğini de vurguladı:
‘ANKARA HALA AMERİKALILAR GİBİ DÜŞÜNÜYOR'
Türkiye'nin en başından beri bölgede Kürtler ile ilgili hesapları olduğunu ve son birkaç yıldır bu konunun asıl mesele haline geldiğini dile getiren Taştekin'e göre Türkiye'nin Şam ile barışma şartının bedeli Kürtler ve her şeye rağmen Türkiye hala savaş sonrası Suriye'de pay kapma hesapları yapıyor:
‘SURİYE TÜRKİYE'YE SAVAŞ SONRASI PAY VERMEZ'
Türkiye'nin savaş sonrası Suriye'de pay almak istemesinin Suriye'de siyasal ve toplumsal bir karşılığı olmadığını fakat Ankara'nın bunu anlamakta zorlandığını belirten Taştekin, şu yorumları yaptı:
‘SURİYE'NİN TOPLUMSAL HAFIZASI TÜRKİYE'Yİ AFFETMEYECEK'
Türkiye'nin cihatçıları birleştirerek İdlib'de Fetih Ordusu kurumla planını, sahadaki etkisini daha da arttırmak ve Şam'a karşı elinde güç bulundurmak amacıyla desteklediğini fakat güncel durumda bu planın işlemediğini ifade eden Taştekin, şöyle konuştu: