RS FM'de Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programında konuyu değerlendiren emekli Büyükelçi Oğuz Demiralp, Türkiye'nin insan hakları konusunda imajının iyi olmadığını, dünya medyasında Türkiye'nin gittikçe otoriterleşen bir ülke gibi gösterildiğini belirterek esas çerçevenin Türkiye-Almanya ilişkileri değil Türkiye ile Avrupa ilişkileri olduğunu söyledi.
Demokrasinin en önemli unsurunun insan hakları olduğunun altını çizen emekli Büyükelçi, "Eğer güneş kadar görülür deliller yoksa Büyükada'dakine benzer tutuklamaları dünyaya anlatamazsınız ve iş büyür. Çözüm ciddi bir hukuki değerlendirme yapmak, uluslararası hukuku uygulamaktır. Yani tarafı olduğumuz sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ni aynen uygularsak çözüm odur" dedi.
Batının siyasi ve iktisadi nedenlerle Türkiye'deki bazı gelişmeleri görmezden gelme tavırlarının artık sınıra dayandığını belirten Oğuz Demiralp, Batı'yla ilişkilerin koparılması halinde bundan daha çok zarar görecek tarafın Türkiye olacağını anlattı:
"Avrupa toparlanıyor. Türkiye'yi kaybetmek istemez ama çok da Türkiye'yi kaybetmeyeceğim kaygısı taşımıyor. Öyle olsa bir an önce Avrupa Birliği'ne almaya çalışırdı. Fakat Türkiye'nin Avrupa'dan kopma tehlikesini görüyorum. 'Avrupa Birliği ilişkileri keserse çok rahatlarız' gibi açıklamaları tehlikeli buluyorum. Biz Batı aleminin Osmanlılardan beri parçasıyız. Osmanlı bir Avrupa devletiydi her şeyden önce unutmamak lazım. Tarihte ilk önce Osmanlılar Balkanlar'a yerleşti, ondan sonra Ortadoğu'ya geldiler. Osmanlı Balkan devletiydi sonra Avrupa'ya yöneldi. Abdulhamit dahil son hükümdarların amacı Osmanlı'yı Avrupalı bir monarşi haline getirmekti. Bu batıdan kopma söylemini çok hayretle karşılıyorum. Doğuda da gideceğimiz bir yer yok. Suudi Arabistan, Mısır hepsi bize karşılar. Rusya ile zaten tarih boyunca ilişkilerimiz ortada. Yeri gelmişken hatırlayalım, Rusya Türkiye'yi en uzun süreli işgal eden güçtür.
Dolayısıyla bu Batı'dan kopma söylemi ateşle oynamak anlamına gelir. İnşallah edebiyattan ibarettir. Ama ben Türkiye'nin geleceğiyle ilgili olarak çok kaygılıyım. Bugün gelinen nokta Türkiye'nin Avrupa ile geçmişte yaşadığı bir takım krizlere benzemiyor. Bugün daha varoluşsal bir durum var. Osmanlılardan başlamış 200 senelik bir medeniyet savaşının çok kritik bir aşamasındayız."